Herkesin bakınca ''ne nur yüzlü adam '' dediği biri vardır elbet.Benimki Müşfik Kenter.Ona benzediği için çok sevdiğim bi otobüs muavini amca bile var.Ne zaman görsem aklıma gelir usta tiyatrocu Müşfik Kenter.Eve gelip haberlerde ölüm haberini duyunca uzun zamandır hiç üzülmediğim kadar çok üzüldüm.(Bu zamana kadar üzüldüğüm şeylerin ne kadar saçma olduğunuda anladım tabii.) Sesini, oyunculuğunu, kişiliğini çok beğendiğim birisiydi.Mekanı cennet olsun, huzur içerisinde uyusun büyük usta.Eminim kaybettiğimiz diğer tiyatrocular onu alkışlarla karşılamışlardır cennette...
tüm kulislerde onun sesi yankılanacak bu gece.
bu gece boş localar onu dinleyecek.
sahneler yalnız onu konuşacak.
karanlığı sesi ile aydınlatacak çınar.
"Bence artık kendinize gelin. Çünkü parlatıcıyla aydınlanmaz gelecek, fön çekince düzelmez hayat ve fondotenle kapanmaz yaralar"
sözlerinin sahibi müthiş ses, bundan sonra duyamayacak olmak üzücü.
yazları datça 'ya gelişinde kesinlikle gördüğüm ve her görüşte mutluluklardan mutluluk beğendiğim büyük sanatçı. evet, bu yaz gelemedi, artık gelemeyecek... göremedim onu çok istesem de. aklıma birkaç minimal anı geliyor. sözlükteyim öyle takılmaktayım. kaptırmışım kendimi. arkadan tanıdık ve etkileyici bir ses (o muhteşem ses) bana boş şişe- bidon vs. sordu. haşmetle kalktım yerimden. koştum benzinliğe. ona benzin için bidon bulmaya uçtum birden. beni inanın bu ülkede başka birisi o şekilde sözlük başından kaldıramazdı. hocaydı o! bir taneydi, müthiş bir dinginliği vardı! bir gün de soğan tohumu satmıştım efendim. bu daha da eski. neden bilmem kendimi ifadeye giriştim. sinema sevgimden edebiyatın uçsuz bucaksızlığından bahsettim. hafif gülümsedi. o bile yetmişti fazlaca.
bugünkü ölüm haberi derinden etkiledi beni. keşke gene kalksam bilgisayar başından, koşsam hışımla ne istiyorsa bulsam. saygı da kusur olmasa ona. o muhteşem ses tonuna iç geçirsem. mutlu olsam bakışlarındaki derin manaya.
ahhh hocam ahh! sevmek zamanı , sizin ellerinizde (bakışlarınızdaki yoğun hissiyat ve çetrefillilikle) başyapıt oldu. bundan bahsemedim size. hem de öyle bir başyapıt ki artık duygulanarak tekrar tekrar yoğun hisler içinde izlememek ne mümkün. sizi seviyorum!
"Benim oyunculuk yapmak diye bir düşüncem hiçbir zaman olmadı. Yıldız'ın vardı mesela. O, Halkevi'nde oynuyordu. Bütün amacı oydu. Ama ben, oyuncu olmayı aklımın köşesinden bile geçirmedim doğrusu. Bir gün ağabeyim "Sen de girsene konservatuara. Herkes giriyor" dedi. O şimdi doktor ve Amerika'da yaşıyor. "Ya! boşver," dedim. Yıldız da "Haydi git bir bak" dedi. Gittim baktım, sınavlara bir hafta varmış. Çalıştık, girdik. Fakat bana çok komik geliyor. Yıldız'la çalışıyorum, gülüyorum. "Gülme!" diyor Yıldız bana. Hala gülerim. Oyunculuk bana hala çok tuhaf gelir, komiğime gider. Çok çalışır ederim ama çok fazla da ciddiye almam. Çok fazla ciddiye alınca başka türlü oyuncular çıkıyor ortaya. Sonradan onu keşfettim ben. Hiçbir zaman çok ciddiye almadım ama gerçekten çok çalıştım. Yine de, her zaman dalgasını geçerdim. Belki de o yüzden fazla kasıntı bir şey olmadım."
- adam gibi bir adamı, bir büyük üstadı kaybettik! ölümü ülke adına gerçekten büyük kayıptır, başımız sağ olsun.
bazı insanlar vardır hani böyle birer birer giderler. onlar gittikten sonra dünyada bir daha dolmayacak gibi bir boşluk bırakırlar sanki, büyük yada küçük.
işte müşfik kenter hatırı sayılır bir boşluk bırakıp gidenlerden. hani bir kere olsun bile canlı izlemesek ve fazla takip etmesekte. sırf sesi bile yeterdi...
ama arkalarında güzel şeyler bırakıp gidenlerden tıpkı birkaç gün önce ölen metin erksan gibi, beraberce var ettikleri sevmek zamanı gibi...
yıllar boyunca her akla geldiğinde, sesi yankılanacak milyonların kulağında...
allah rahmet eylesin demek, ölüm ona yakışmadı demek, bir çınar daha devrildi demek belki her ölümün ardından söylenen klişe sözler ama keşke elden daha fazlası gelebilseydi usta için. Gerçekten iç sızlattı ölümü, acıttı sahiden de. ışıklar içinde yat sahne ışıkları altında yıllarca parıldayan güzel insan.