bugün

müşfik kenter

yazları datça 'ya gelişinde kesinlikle gördüğüm ve her görüşte mutluluklardan mutluluk beğendiğim büyük sanatçı. evet, bu yaz gelemedi, artık gelemeyecek... göremedim onu çok istesem de. aklıma birkaç minimal anı geliyor. sözlükteyim öyle takılmaktayım. kaptırmışım kendimi. arkadan tanıdık ve etkileyici bir ses (o muhteşem ses) bana boş şişe- bidon vs. sordu. haşmetle kalktım yerimden. koştum benzinliğe. ona benzin için bidon bulmaya uçtum birden. beni inanın bu ülkede başka birisi o şekilde sözlük başından kaldıramazdı. hocaydı o! bir taneydi, müthiş bir dinginliği vardı! bir gün de soğan tohumu satmıştım efendim. bu daha da eski. neden bilmem kendimi ifadeye giriştim. sinema sevgimden edebiyatın uçsuz bucaksızlığından bahsettim. hafif gülümsedi. o bile yetmişti fazlaca.
bugünkü ölüm haberi derinden etkiledi beni. keşke gene kalksam bilgisayar başından, koşsam hışımla ne istiyorsa bulsam. saygı da kusur olmasa ona. o muhteşem ses tonuna iç geçirsem. mutlu olsam bakışlarındaki derin manaya.
ahhh hocam ahh! sevmek zamanı , sizin ellerinizde (bakışlarınızdaki yoğun hissiyat ve çetrefillilikle) başyapıt oldu. bundan bahsemedim size. hem de öyle bir başyapıt ki artık duygulanarak tekrar tekrar yoğun hisler içinde izlememek ne mümkün. sizi seviyorum!