bugün
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım11
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek12
- kızların mesajlara geç cevap vermesi11
- en dindar özelliğiniz12
- bacağa kramp girmesi10
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu9
- zall beceremiyorsan bırak git11
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- anın görüntüsü19
- türkiye den soğuma sebepleri22
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması26
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
özellikle hasretliği çektirme tanrım gözümüz yollarda kalmasın sözüyle birbirinden uzak olan sevgililerin hislerini 1 cümleyle ifade edebilmiş şarkıdır. güzeldir ve sözler müziğe oldukça yakışmıştır.
değişik bir şarkı. insanın gidip yanaklarını sıkası geliyor bu ikilinin. en odun adama bile bi neşe, enerji verebilecek nitelikte bir şarkı.
''..biz dünyayı çok sevdik, ölüm bizden uzak olsun...''
''..biz dünyayı çok sevdik, ölüm bizden uzak olsun...''
oya-bora nın aşkı en iyi tanımlayan şarkılarından biridir. öyle ki, bu şarkı yapıldığında çoğumuz çocuktuk ama hala hatırlayıp, sözlerini ezbere bildiğimize, duyduğumuzda aynı coşkuyla eşlik edebildiğimize göre her kelimesi, her cümlesi amacına ulaşmıştır.
(bkz: severek dinlenen şarkılar)
(bkz: severek dinlenen şarkılar)
1965 yapımı türk filmi yönetmen metin erksan oyuncular müşfik kenter, sema özcan, süleyman tekcan, fadıl garan oynuyor.
--spoiler--
boyacı halil adada köşklerden birini boyarken duvarda asılı duran fotoğraftaki kadına aşık olur film bu ya kadın çıkagelir ve o da ona aşık olur; ancak genç halil kıza aşık değil onun fotoğrafına aşıktır..
--spoiler--
--spoiler--
boyacı halil adada köşklerden birini boyarken duvarda asılı duran fotoğraftaki kadına aşık olur film bu ya kadın çıkagelir ve o da ona aşık olur; ancak genç halil kıza aşık değil onun fotoğrafına aşıktır..
--spoiler--
gordugu bir resme aşık olan genç bir adamın öyküsünü anlatan efsanevi türk filmi. bir nevi sana değil resmine aşığım durumu yaşayan müşfik kenter filmin başında sonuna kadar sema özcan'ın büyük çerçevedeki fotoğrafını, oradan oraya gittiği her yere, usanmadan yılmadan taşıyor.
metin erksan ın türk sinema tarihine yön veren yapıtlarındandır.surete aşık olma teması üzerine kuruludur.müşfik kenterve sema özcan rol almıştır bu 1966 yapımı filmde.özellikle müşfik kenter,yıldızlaşmıştır fakir boyacı halil rolünde.
"size değil resminize aşığım"en vurucu cümlelerinden biridir,evet...
"size değil resminize aşığım"en vurucu cümlelerinden biridir,evet...
kanal d video tarafından dvd'si piyasaya sürülmüştür.alınmalıdır, izlenmelidir.
--spoiler--
kacirilan zaman. gitti mi gelmiyor i$te $erefsizin cocugu ismini hakeden densiz, dilsiz, dinsiz kavram. dedem kizinca ermeni tohumu derdi. cok kotu bir $ey sanardik. cocukluk sanrisi i$te.
yaz dediler sevmek zamaninda, yazamadim. duz bir cizgi cizdim, yamuk, yumuk, pamuk avuc iclerine, diken gibi kanatti, aglatti. ben cocukkken yuzemezdim, denizin tuzlu suyunu yutardim ve her yudumda boguldum diye korkar simsiki yumardim gozlerimi. korkudan kalbim cirpina cirpina olecek bir ku$ gibi olur sonra ucardi kanatlanip, aglardi bir dala konup.
yaz dediler sevmek zamaninda, yazamadim. elektrokardiyografide duz bir cizgi cektim, alki$ladi herkes, yamuk, yumuk, pamuk avuc icleriyle...
--spoiler--
kacirilan zaman. gitti mi gelmiyor i$te $erefsizin cocugu ismini hakeden densiz, dilsiz, dinsiz kavram. dedem kizinca ermeni tohumu derdi. cok kotu bir $ey sanardik. cocukluk sanrisi i$te.
yaz dediler sevmek zamaninda, yazamadim. duz bir cizgi cizdim, yamuk, yumuk, pamuk avuc iclerine, diken gibi kanatti, aglatti. ben cocukkken yuzemezdim, denizin tuzlu suyunu yutardim ve her yudumda boguldum diye korkar simsiki yumardim gozlerimi. korkudan kalbim cirpina cirpina olecek bir ku$ gibi olur sonra ucardi kanatlanip, aglardi bir dala konup.
yaz dediler sevmek zamaninda, yazamadim. elektrokardiyografide duz bir cizgi cektim, alki$ladi herkes, yamuk, yumuk, pamuk avuc icleriyle...
--spoiler--
yeşilçam filmi. senarist ve yönetmen koltuğunda metin erksan oturmuştur.
bir süre genç senarist adaylarına ders niteliğinde gösterilmiştir vesselam.
bir süre genç senarist adaylarına ders niteliğinde gösterilmiştir vesselam.
(bkz: aşk zamanı)
oya bora 'nın içi kıpır kıpır yapan aşk şarkısı. şimdi sevmek zamanı.
çocukluğumun en güzel şarkısı.
--spoiler--
- resminle benim aramdaki mesele seni ilgilendirmez, ben senin resmine aşığım.
+ iyi ama aşık olduğun resim benim resmim, işte ben buradayım söyleyeceklerini dinlemeye geldim
- resmin, sen değilsin ki. resmin benim dünyama ait bir şey. ben seni değil, resmini tanıyorum. belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.
+ bu davranışların bir korkudan ileri geliyor.
- evet, korkudan ileri geliyor. bu korku sevdiğim şeye ebediyen sahip olabilmek için çekilen bir korku. ben senin resmine değil de sana aşık olsa idim o zaman ne olacaktı? belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme, belki de alay edecektin sevgimle...
halbuki resmin bana dostça bakıyor, iyilikle bakıyor ve ebediyen bakacak.
+ ben de sana bakmak istiyorum.
- hayır, benimle resminin arasına girme, istemiyorum seni. ben senin yalnız resmine aşığım.
--spoiler--
dağlanmış ve daha da acımaktan korkan bir yüreği nasıl da güzel anlatıyor.
1965 metin erksan filmi. müşfik kenter oynar.
- resminle benim aramdaki mesele seni ilgilendirmez, ben senin resmine aşığım.
+ iyi ama aşık olduğun resim benim resmim, işte ben buradayım söyleyeceklerini dinlemeye geldim
- resmin, sen değilsin ki. resmin benim dünyama ait bir şey. ben seni değil, resmini tanıyorum. belki sen benim bütün güzel düşüncelerimi yıkarsın.
+ bu davranışların bir korkudan ileri geliyor.
- evet, korkudan ileri geliyor. bu korku sevdiğim şeye ebediyen sahip olabilmek için çekilen bir korku. ben senin resmine değil de sana aşık olsa idim o zaman ne olacaktı? belki bir kere bile bakmayacaktın yüzüme, belki de alay edecektin sevgimle...
halbuki resmin bana dostça bakıyor, iyilikle bakıyor ve ebediyen bakacak.
+ ben de sana bakmak istiyorum.
- hayır, benimle resminin arasına girme, istemiyorum seni. ben senin yalnız resmine aşığım.
--spoiler--
dağlanmış ve daha da acımaktan korkan bir yüreği nasıl da güzel anlatıyor.
1965 metin erksan filmi. müşfik kenter oynar.
insanın kendini anlattığını sandığı şarkılardan biri işte.
şuradan dinlenebilecek oya-bora şarkısı. güzeldi be..
http://www.youtube.com/watch?v=Ogm4P8WCjvo
http://www.youtube.com/watch?v=Ogm4P8WCjvo
--spoiler--
biz dünyayı çok sevdik ölüm bizden uzak olsun.
aşık olduk yüreklendik kader bizden yana dursun.
hasretliği çektirme tanrım gözümüz yollarda kalmasın.
ne istersen al götür ama sevda bize aşk bize kalsın.
--spoiler--
aşkı en güzel anlatanlardan eski bir klasik.
Final Fantasy videolarıyla yapılmış klibi de görülmeye değerdir.
http://www.youtube.com/watch?v=Ogm4P8WCjvo
biz dünyayı çok sevdik ölüm bizden uzak olsun.
aşık olduk yüreklendik kader bizden yana dursun.
hasretliği çektirme tanrım gözümüz yollarda kalmasın.
ne istersen al götür ama sevda bize aşk bize kalsın.
--spoiler--
aşkı en güzel anlatanlardan eski bir klasik.
Final Fantasy videolarıyla yapılmış klibi de görülmeye değerdir.
http://www.youtube.com/watch?v=Ogm4P8WCjvo
oya bora nın Time of the Gypsies filminin soundtrack albümündeki kustino oro (track 4) adlı parçaya türkçe söz yazarak seslendirdikleri şarkıdır.
türk sinemasının bu güzide filmiyle ilgili yorumlarımıza geçmeden önce biraz üstte yer alan sayın walter klemmer a ait yazıyı mutlaka okumanızı salık verelim. böylelikle izlemediyseniz bile yeterli bilgiye sahip olabileceksiniz.
sinemamızda çığır açan bir filmdir dersek abartmış olmayız. konudan ziyade anlatım biçiminin önemli olduğu ilk eserdir. metaforik ve imgeseldir ancak bir david lynch filmi kadar komplike de değildir. esasında konu gayet alışık olduğumuz, bizden bir öykü; postmodern leyla ile mecnun masalı desek çok da yanlış olmaz. aradaki fark sadece şuradadır; mecnun leyla' sız geçen çöl günlerinde onun hayaline aşık olmuş ve leyla yanına geldiğinde onu kovmaktan beter etmiştir. yani önce asıl sonra suret. oysa sevmek zamanı' nın esasoğlanı halil, meral' i görmeden kafadan resme aşık olmuş, o yüzden kızı terslemiştir. birinde esas oğlan hikayenin sonunda terslerken sevdiceğini, diğerinde olay terslenmeyle başlar. ama netice itibariyle başında yahut sonunda, leyla' nın da meral' in de kalbi kırılmıştır. buradan çıkarılacak sonuç; 'bütün erkekler öküz' dür. yalnız, o aşık olunan resim de ne resimmiş arkadaş? insanda kaçıp gitme isteği uyandırıyor daha ziyade. cadaloz gibi çıkmış güzel ablamız.
halil demişken; müşfik kenter ustamızın neden o adeta bir marka olmuş, ismiyle müsemma sıcak ve sevecen sesi yerine bir dublaj sanatçısı tercih edilmiş anlamakta zorlanıyoruz. aslına bakacak olursak halil karakteri o güne kadar alışılagelmiş tipik yeşilçam jönlerinin aksine içekapanık, buruk ve melankolik biri olduğundan, kendisinin gerçek sesiyle mükemmel uyuşmaktadır. eğer sevgili erksan (yönetmenle samimiyim, ona sevgili metin vb derim havası) halil' i jön olarak görmüş ve bu sebepten, o her filmde duyduğumuz davudi sesi seçmişse bu kez ona sorulacak soru; 'neden örneğin bir kartal tibet, ediz hun değil de müşfik kenter' i oynattınız' olmalıdır kanımca. bununla birlikte r harflerini -bir beyazıt öztürk, bir aziz yıldırım misali- söyleyemeyen meral' e de takılmadık değil. eğer bu, karakteri naif gösterme adına yapılmış bilinçli bir seçim ise, halil için bu kadar kasmak niye?.. yoksa bunların sebebi bilinçaltına yerleşmiş, olası bir 'zengin kız - fakir erkek aşkında fakir olanı yüceltmeye çalışma' obsesyonu mu?
halil ve meral; iki parça can. tüm zamansızlığı ve mekansızlığı içinde sevginin, bütün sınıfsal kaygılara boş vererek kırlarda umarsızca koşuşan yılkı atlar gibi aşklarını doyasıya yaşamaya karar veren dünyalar güzeli iki insan... halil bir deli oğlan, namuslu, aşkına sadık, yüreğine ve bileğine sağlam. yeter ki sevdiği yanında olsun, taş taşır yine bakar ona. şimdi ordan biri çıkıp da 'bu godoş resme aşık oldu. yarın öbür gün beşiktaş' taki barbaros heykeline de hallenir ehuehuehu' derse terbiyesizdir, sanat düşmanıdır hatta i. melih gökçek' dir. kardeşim film öyle izlenmez, ordaki duyguya bakacaksın. sen msn de skype da aşk yaşamıyo musun? yaşıyorsun di mi, o zaman halil abimin sevdası neden ters geliyo sana a denyo, a sığır? bütün filmi dikkatlice izledim, adamın tek falsosunu bulamadım. sütte hile var bunda yok. kız olacan, alıp evlenicen şerefsizim. bir de bizim ahmet emre diye bi arkadaş var, o da sağlam çocuktur.
gelelim meral hanıma. o zamana kadar karşılaştığımız zengin kızlarına hiç benzemez bu abla; sevginin değerini bilir, saygılı, mazbut, hanım hanımcık bir insandır. ' tenhalara çekerim de ellerim' düşüncesinde olan gafillere pabuç bırakmaz. öyle midir gerçekten? bir detaya dikkatinizi çekmek isterim: filmin başları, henüz giriş paragrafındayız. meral, yatağına uzanmış, üzerinde seksi bir gecelik ve elinde bir kitapla düşünceli düşünceli bakmaktadır. büyük ihtimalle halil' i düşünüyordur. peki elindeki neşriyatın üzerinde yazanı gördünüz mü? SEViŞME YOLU... (bkz: ovid) şimdi bunu gören ve akabinde 'ehehe bu hatun mokar hastasıymış yav' diyen arkadaşa ne cevap verebiliriz ki? halil' i bıraktı meral' e sardı gudik...
değişik bir kız babası ve üstelik zengin bir kız babasını da bu filmde görürüz ilk defa. genelde bu amcalar ' kızımın peşini bırakmak için ne kadar istersin' diye çek defterini çıkarırken, meral' in babası halil'i karşısına alıp ona öğütler vermiş, zengin kızı düşük hayat standartlarında yaşatmanın olası* sonuçlarını anlatmıştır. kalender adam vesselam... filmin en alışılagelmedik taraflarından biri de yardımcı roldeki, piçlik amiri arkadaş başar' ın kişiliğidir. şimdi bu gavat oğlu gavat diyesi terbiyesiz şerefsiz it; halil' i arkadaşlarına dövdürerek gerçek bir kötü adamın yapması gereken vazifelerden birini yerine getirmiştir. ancak biz ondan dayak sahnesinin akabinde 'debelenme sefil kadin, senin de hosuna gidezek' diyerek meral' e tecavüz etmesini beklerdik. o ise ne yaptı, kızı arabaya aldı evine götürmek için. sonra da ısrarlarına dayanamayarak dağın başında bıraktı. üşütmesin diye ayakkkabılarını vermesi de gösteriyor ki başar, romantik edebiyat dönemimizin etkisiyle sinemaya da yansımış olan tek taraflı, komple kötü bir arkadaş değil. iyisiyle kötüsüyle insan, tutkuları hayalleri var hepimiz gibi. o da bir can... bak acıdım lan şimdi adama, empati ne pis birşeymiş be arkadaş! zaten çocuk halil' in esamesi okunmazdan beri aşıktı meral' e. sonra gelsin elin badanacısı, alsın elinden gül gibi mitrayı. sen olsan kaldırabilir misin hafız?... en sonunda adam her delikanlının yapacağını yaptı (gerçi bayağı bi tereddüt etmedi değil hani, üçüncü seferde ancak ateşleyebildi tüfengi) ve namusunu kurtarmak adına hem nikahlısını hem de halil' i vurdu. bu sahne bize bir kez daha ispat etmiştir ki ; eğer bir filmin başında silah görünürse mutlaka kullanılır.
filmin fikrimce en başarılı yanlarından biri de müzikleridir. dikkatli kulaklar,pinhani'nin beni al şarkısının nereden esinlenildiğini anlamakta güçlük çekmeyeceklerdir. uzun lafın kısası, izleyiniz izletiniz abicim. gayet başarılı...
sinemamızda çığır açan bir filmdir dersek abartmış olmayız. konudan ziyade anlatım biçiminin önemli olduğu ilk eserdir. metaforik ve imgeseldir ancak bir david lynch filmi kadar komplike de değildir. esasında konu gayet alışık olduğumuz, bizden bir öykü; postmodern leyla ile mecnun masalı desek çok da yanlış olmaz. aradaki fark sadece şuradadır; mecnun leyla' sız geçen çöl günlerinde onun hayaline aşık olmuş ve leyla yanına geldiğinde onu kovmaktan beter etmiştir. yani önce asıl sonra suret. oysa sevmek zamanı' nın esasoğlanı halil, meral' i görmeden kafadan resme aşık olmuş, o yüzden kızı terslemiştir. birinde esas oğlan hikayenin sonunda terslerken sevdiceğini, diğerinde olay terslenmeyle başlar. ama netice itibariyle başında yahut sonunda, leyla' nın da meral' in de kalbi kırılmıştır. buradan çıkarılacak sonuç; 'bütün erkekler öküz' dür. yalnız, o aşık olunan resim de ne resimmiş arkadaş? insanda kaçıp gitme isteği uyandırıyor daha ziyade. cadaloz gibi çıkmış güzel ablamız.
halil demişken; müşfik kenter ustamızın neden o adeta bir marka olmuş, ismiyle müsemma sıcak ve sevecen sesi yerine bir dublaj sanatçısı tercih edilmiş anlamakta zorlanıyoruz. aslına bakacak olursak halil karakteri o güne kadar alışılagelmiş tipik yeşilçam jönlerinin aksine içekapanık, buruk ve melankolik biri olduğundan, kendisinin gerçek sesiyle mükemmel uyuşmaktadır. eğer sevgili erksan (yönetmenle samimiyim, ona sevgili metin vb derim havası) halil' i jön olarak görmüş ve bu sebepten, o her filmde duyduğumuz davudi sesi seçmişse bu kez ona sorulacak soru; 'neden örneğin bir kartal tibet, ediz hun değil de müşfik kenter' i oynattınız' olmalıdır kanımca. bununla birlikte r harflerini -bir beyazıt öztürk, bir aziz yıldırım misali- söyleyemeyen meral' e de takılmadık değil. eğer bu, karakteri naif gösterme adına yapılmış bilinçli bir seçim ise, halil için bu kadar kasmak niye?.. yoksa bunların sebebi bilinçaltına yerleşmiş, olası bir 'zengin kız - fakir erkek aşkında fakir olanı yüceltmeye çalışma' obsesyonu mu?
halil ve meral; iki parça can. tüm zamansızlığı ve mekansızlığı içinde sevginin, bütün sınıfsal kaygılara boş vererek kırlarda umarsızca koşuşan yılkı atlar gibi aşklarını doyasıya yaşamaya karar veren dünyalar güzeli iki insan... halil bir deli oğlan, namuslu, aşkına sadık, yüreğine ve bileğine sağlam. yeter ki sevdiği yanında olsun, taş taşır yine bakar ona. şimdi ordan biri çıkıp da 'bu godoş resme aşık oldu. yarın öbür gün beşiktaş' taki barbaros heykeline de hallenir ehuehuehu' derse terbiyesizdir, sanat düşmanıdır hatta i. melih gökçek' dir. kardeşim film öyle izlenmez, ordaki duyguya bakacaksın. sen msn de skype da aşk yaşamıyo musun? yaşıyorsun di mi, o zaman halil abimin sevdası neden ters geliyo sana a denyo, a sığır? bütün filmi dikkatlice izledim, adamın tek falsosunu bulamadım. sütte hile var bunda yok. kız olacan, alıp evlenicen şerefsizim. bir de bizim ahmet emre diye bi arkadaş var, o da sağlam çocuktur.
gelelim meral hanıma. o zamana kadar karşılaştığımız zengin kızlarına hiç benzemez bu abla; sevginin değerini bilir, saygılı, mazbut, hanım hanımcık bir insandır. ' tenhalara çekerim de ellerim' düşüncesinde olan gafillere pabuç bırakmaz. öyle midir gerçekten? bir detaya dikkatinizi çekmek isterim: filmin başları, henüz giriş paragrafındayız. meral, yatağına uzanmış, üzerinde seksi bir gecelik ve elinde bir kitapla düşünceli düşünceli bakmaktadır. büyük ihtimalle halil' i düşünüyordur. peki elindeki neşriyatın üzerinde yazanı gördünüz mü? SEViŞME YOLU... (bkz: ovid) şimdi bunu gören ve akabinde 'ehehe bu hatun mokar hastasıymış yav' diyen arkadaşa ne cevap verebiliriz ki? halil' i bıraktı meral' e sardı gudik...
değişik bir kız babası ve üstelik zengin bir kız babasını da bu filmde görürüz ilk defa. genelde bu amcalar ' kızımın peşini bırakmak için ne kadar istersin' diye çek defterini çıkarırken, meral' in babası halil'i karşısına alıp ona öğütler vermiş, zengin kızı düşük hayat standartlarında yaşatmanın olası* sonuçlarını anlatmıştır. kalender adam vesselam... filmin en alışılagelmedik taraflarından biri de yardımcı roldeki, piçlik amiri arkadaş başar' ın kişiliğidir. şimdi bu gavat oğlu gavat diyesi terbiyesiz şerefsiz it; halil' i arkadaşlarına dövdürerek gerçek bir kötü adamın yapması gereken vazifelerden birini yerine getirmiştir. ancak biz ondan dayak sahnesinin akabinde 'debelenme sefil kadin, senin de hosuna gidezek' diyerek meral' e tecavüz etmesini beklerdik. o ise ne yaptı, kızı arabaya aldı evine götürmek için. sonra da ısrarlarına dayanamayarak dağın başında bıraktı. üşütmesin diye ayakkkabılarını vermesi de gösteriyor ki başar, romantik edebiyat dönemimizin etkisiyle sinemaya da yansımış olan tek taraflı, komple kötü bir arkadaş değil. iyisiyle kötüsüyle insan, tutkuları hayalleri var hepimiz gibi. o da bir can... bak acıdım lan şimdi adama, empati ne pis birşeymiş be arkadaş! zaten çocuk halil' in esamesi okunmazdan beri aşıktı meral' e. sonra gelsin elin badanacısı, alsın elinden gül gibi mitrayı. sen olsan kaldırabilir misin hafız?... en sonunda adam her delikanlının yapacağını yaptı (gerçi bayağı bi tereddüt etmedi değil hani, üçüncü seferde ancak ateşleyebildi tüfengi) ve namusunu kurtarmak adına hem nikahlısını hem de halil' i vurdu. bu sahne bize bir kez daha ispat etmiştir ki ; eğer bir filmin başında silah görünürse mutlaka kullanılır.
filmin fikrimce en başarılı yanlarından biri de müzikleridir. dikkatli kulaklar,pinhani'nin beni al şarkısının nereden esinlenildiğini anlamakta güçlük çekmeyeceklerdir. uzun lafın kısası, izleyiniz izletiniz abicim. gayet başarılı...
bikmamak icin dinlememeye calistigim keyifli oldugu kadar da huzunlu olan harika sarki.
yeşilçam sinemasının en şahane filmlerinden biridir. en iyi türk filmleri kategorisinde ilk beş sıranın içinde olan filmdir. harikuladedir.
Yıldız Asyalı, Burcu Canbaş ve Seda Telciler üçlüsünün oluşturduğu Grup Mp3'ün de başarı ile seslendirdiği bir Goran Bregoviç şarkısı. Oya&Bora ikilisinden dinlemeye alıştığımız bu şarkıyı en az onlar kadar iyi yorumlamışlar.
ilk göz ağrıları unutulumaz, o da ayrı.
ilk göz ağrıları unutulumaz, o da ayrı.
şu an kulağıma bağıran efsane şarkı.
güncel Önemli Başlıklar