bugün

mevlana celaleddin-i rumi'ye tabi olanlarin tesis etmis oldugu tarikat.
mevlana'dan sonraki* seyh olan sultan veled zamaninda tarikat olarak olusmustur.
bekri ve hafi zikir yapilan bir tarikattir.
(bkz: semah)
bu tarikatin inanclarini benimsemis kimseye celebi denilirdi. osmanli padisahlarindan bazilari da bu tarikata bagli kimselerdi. bunlarin en bilineni celebi mehmet de denilen padisah 1. mehmet'tir. sazli, sozlu, raksli sapkin bir tarikatti. ulu basbug ataturk bu sapik tarikati tekke ve zaviyelrin kapatilmasi kanunuyla bu topraklardan surmussse de irk, soy ve din dusmanlari tarafindan yeniden hortlatilmistir.
hz. mevlana tarafından kurulan kökleri kübreviliğe dayanan ve de sultan veled tarafından günümüzde de uygulanan kimi şekiller kazanan tasavvuf yoludur.

mevlana arapça efendimiz demek olduğu gibi mevlevilik de tam bir efendilik yoludur. mevlevilerdeki her hareketin her sözün ince ve edebi bir anlamı vardır.

mevleviliğin bu edebi güzelliği pek çok alanda zuhur etmiştir. mevlevilik yolunda ilerleyen bir kişi(ki bu kişi durumuna göre önce muhip, sonra nevniyaz, can, dede gibi isimler alırdı.) mutlaka bir sanat alanında da kendini geliştirirdi. bunun etkisiyle günümüze kadar gelen harika eserler ortaya çıktı.

mevlevilik üzerine konuşulmak istense saatlerce dil dökmek, yazı halinde anlatmak istense ciltlerce kitap yazmak gerekir. ancak burda mevleviliğin kimi güzelliklerini daha aktaralım:

mevlevilik her zaman devletle ve milletle iç içe ve barışık durumda olmuş bir tarikattır. ne osmanlı döneminde ne kurtuluş savaşı zamanında ayrılıkçı faliyetlerle ilgisi olmamıştır. aksine hem birinci dünya harbi hem de kurtuluş savaşı sırasında ellerinden gelen çabayı sarf etmişlerdir.

konya dergahı son postnişini olan abdülhalim çelebi(ki çelebilik mevlevilikte genellikle mevlana soyundan gelenlere verilen bir ünvandır) , millî mücadeleye destek vermiş, Konya mebusu olmuş ve 1. Devre T.B.M.M. reis vekilliğine seçilmiştir. Kurtuluş savaşı sırasında Meclis çatısı altında görevini sürdüren Abdülhalim Çelebi'nin bu hizmetleri unutulmamış ve 21 Ekim 1923'de kendisine yeşil şeritli istiklâl Madalyası verilmiştir.
Tekke ve Zaviye kanunu çıkmadan, Gazi Mustafa Kemal Paşa ile konuşmalar yapmış ve onun da onayını alarak, oğlu Mehmed Bakır Çelebi'yi, Halep Mevlevîhanesi'ne şeyh olarak tayin etmiştir.

mevleviliğin bu topraklara olan hizmeti hiç unutulmamıştır. ve bu yüzden her sene devlet kendi eliyle şeb-i arus törenlerini düzenlemektedir. her ayin bitiminde postnişin dua ederken "devamı türkiye cumhuriyeti" kısmını eklemekte binlerce insan hep beraber "amin" demektedir.

peki devletimizin kurucusu atatürk'ümüz mevlana ile ilgili ne demiştir:

"Ne zaman bu şehre gelecek olursam, Mevlana'nın Ruhaniyeti bütün benliğimi sarar. O çok büyük bir Dahi, devirleri aşan bir Teceddüt aşığıdır.

Mevlana, Müslümanlığı Türk Ruhuna intibak ettiren büyük bir Reformatördür. Müslümanlık aslında geniş manasiyle müsamahalı ve modern bir dindir.

Mevlevilik ise Türk ananesinin Müslümanlığa nüfus örneğidir.

ilahi bir musikinin ahengi içerisinde dönerek, Allah'a yaklaşma fikri, Türk dehasının, ileri görüş ve düşüncenin tabii bir ifadesidir."

atatürk mevlanaya olan sevgisiyle mevlana türbesini müzeye çevirterek devlet eliyle korumaya aldırtmıştır.

mevlana ve mevlevilik günümüzde de yaşamaktadır. devlete, millete ve dine hizmet etmeye devam etmektedir. böyle olmasa mevlana müzesi türkiyenin en çok ziyaret edilen ikinci müzesi olmazdı( ve daha nice örnek...). ne gariptir ki bu güzelliğe dil uzantanların pek çoğu belirttiğimiz konularda hiçbir emek sarf ettememiş lafla peynir gemisi yüzdürerek vatan millet sakarya diyen insanlardır.

onları da öyle mazur görelim:

olgunun halinden anlar mı hiç ham
söz uzar kısa kesmek gerektir vesselam.

evet azıcık bir şey yazmak istesek yine bu kadar uzar bu konu.

konuyala ilgili başka bilgiler için: http://www.mevlana.com/mevlana_dosyalar/ataturk.htm
mevleviliğin temel ilkeleri:
1- insanlığa hizmet etmek,
2- bşkalarına her zaman iyi ve güzel davranışın örneği olmak,
3- mesnevi oukmak ve mutasavvıf olmak,
4- aklı iyi kullanmak, hikmet sahibi olmak,
5- dindar olmak,
6- içini her zaman temiz tutmak,
7- mevlana'yı pir tutmak,
8- mevlana'nın yolundan ayrılmamak,
9- tanrı'dan, hz. muhammed'den sonra mevlana'ya bağlanmak ona gönülden inanmak,
10- bilim edinmek, bilgili olmak,
11- alçakgönüllü, sabırlı, gülen yüzlü ve nazik olmak,
12- maddi ve manevi bakımdan temiz olmaktır.
mevlana nın oğlu sultan veled in sistemleştirdiği tarikat. kendine özgü bir eğitim anlayışı ve yaşam biçimi vardır.

(bkz: çile)

(bkz: mevlevihane)
huzur bulabilmektir. işler nekadar içinden çıkılmaz boyutta olsa da, tünelin sonunda görülen ışıktır, dayanabilirliktir, sufilik hoşgörüdür..
Allah nasip ederse ilerde üyesi olmayı istediğim tasavvuf tarikatı. Hz. Mevlana'nın oğlu tarafından kurulmuştur, temelinde Hz.Mevlana'nın düşünceleri vardır.
bilinenin aksine mevlevilik tarikatı hz. mevlana tarafından kurulmuşmamıştır bunu belirtmek gafilin ahmaklığından öte bir tutum değildir.

mevlevilik tarikatı (bkz: sultan veled) tarafından kurulmuştur, hz mevlananın dünya görüşünü, felsefesini kendine temel alır ayrıca tarikat mensuplarıda oruç tutar, namaz kılar, fazladan sema eder (bkz: sema etmek) bilinenin aksine bir raks değildir yahut ibadette değildir: sema etmek hz. mevlananın felsefesin yanlızca sembolik bir ifadesidir buna farklı bir anlam yüklemek küfürdür, haramdır.
hint-iran ateşgede; mubid anlayışının islamileştirilmeye çalışılmış versiyonu. başarılı mı? hayır maalesef.
bir gün şizofreni olarak tanımlanacak ideolojidir.
Hz. Mevlâna’nın öğretilerini gelecek nesillere aktarmak üzere oğlu Sultan Veled, talebesi Çelebi Hüsameddin ve torunu Ulu Arif Çelebi tarafından kurulmuş ve daha sonra, o soydan gelen Çelebi’ler arasından seçilen Makam Çelebi’si tarafından idare edilmiştir.

Mevlevîlerce Konya’daki Mevlâna Türbesi ve Mevlevîhâne makam olarak kabul edilmiştir. Makam Çelebileri burada ikamet etmişlerdir. Türbenin etrafında kurulan bu ilk Mevlevîhâne ‘Âsitâne-i Âliyye’ olarak adlandırılmıştır.

MoseleumMevlevîhâneler 1001 günlük eğitimi verebilen Âsitâneler ve bunlardan daha küçük olan, eğitim teşkilatı bulunmayan Zâviyeler olmak üzere iki çeşittir. Âsitâneler diğerlerine göre daha merkezî idiler ve daha örgütlü bir yapıları vardı. Dedeler sadece Âsitânelerde eğitilirdi ve 1001 günlük çile döneminin gerçekleştiği Matbah-ı Şerîf olarak adlandırılan mimari bölüm yalnızca Âsitânelerde bulunurdu. Âsitânelerdeki Postnişînler Zâviyelerdeki Postnişînlerden daha yüksek bir statüye sahiplerdi. Zâviyeler Osmanlı imparatorluğu’nun birçok şehrinde, hatta köylerinde kurulmuştu. 17. yüzyıla kadar Zâviyeler, imparatorluğun genişleyen sınırları içerisinde yayılmış ve daha geniş bir kesime hizmet vermişti. Osmanlı imparatorluğu sınırları içinde 140’a yakın Mevlevîhâne bulunmakta idi.
Mesneviden ders almak tam olarak bu oluyo. Tarikata üye tanıdığım biri yok ama örnek aldıkları insan mevlana olunca kötü olma olasılıkları olduğunu sanmıyorum.
cumhuriyet akabininde demokrasinin gücüyle, marshall yardımları sırasında 1960-1 civarında ilk defa mevlevi ayin-i şerifi meydane geliyor. Maalesef çok olaylı geçen mevlevi ayininin kaydını ve anlatımını yaşayanlardan dinlemeniz üzere birkaç kaynak bırakıyorum. Bunun dışında sayın nezih uzel'in "mevlevi ayinleri" başlıklı yazısını paylaşıyorum. Umarım ki birkaç kişinin gönlüne değiverir bazı ezgiler. Umarım ki en azından bir kişinin ciğeri yanar bazıları gibi.

Bayati mevlevi ayin-i şerifi:

https://www.youtube.com/watch?v=CV9QbBaeHdg

Yukarıda bahsi geçen ayin-i şerifin arkaplanı:

https://www.youtube.com/w...v=C3c6AmQkwCU&t=1454s

bunların haricinde (küçük bağlantılarla) nezih uzel'in "Mevlevi ayinleri" adlı yazısı (istanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi/ Taha Toros Arşivi):

http://earsiv.sehir.edu.t...1641865010.pdf?sequence=1

yazar notu: Sayın nezih bey'e yaptığı her şey için teşekkür ederim.
zengin tarikatıdır.
eskiden beri büyük saygı duyduğum, ağırbaşlı insanların tarikatı. bir gün mutlaka iyi bir mevlevi olmak isterim.
Tüm tarikatlar gibi boştur. Ne Türkiye ne de islam bünyesinde tarikatlara yer yoktur.

Ama fişek gibi döndükleri gerçeğini değiştirmez tabi.
Mevlevim sen yoksan eğer, aşk uğruna yananlar
sen de beni yıktın gittin, geçen yıl bu zamanlar...
Üstteki yazarı kınıyorum.

Tanım: Türk tasavvuf geleneğimizin önemli bir ekolüdür.