bugün
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı26
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor11
- anın görüntüsü20
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok10
- jose mourinho23
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git24
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi26
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- en dindar özelliğiniz31
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin11
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor13
- icardi19058
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl14
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
ülkücülerin mapushaneye verdikleri isimdir, kendilerinin mapushanede hz. yusuf gibi sabır sınavından geçtiklerini savunurlar.
kökeni yüzyıllar öncesine dayanan bir nitelendirmedir. kısaca özetlemek istersek
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
ehil olmayan insanı koyduğunuzda adı zindan olan medresedir.
ehil ve akil kişiyi koyarsanız medrese-i yusufiye'dir adı.
ehil ve akil kişiyi koyarsanız medrese-i yusufiye'dir adı.
silivri-metris hattı.
medrese-i yusufiye bir sabır dergahıdır..
medrese-i yusufiye adam olma yeridir..
medrese-i yusufiye nurcuların değil, ülkücülerin mekanıdır..
tabiri biz ülkücüler kullanmışızdır, ne nurcu kesim, ne de bir başka dinci unsur tarafından kullanılmamıştır..
bu söz kalıbını başka yerlere yontmaya gerek yok..
bugün nasıl ki mapushane tabiri solcu kesim için geçerliyse medrese-i yusufiye ülkücülerin cezaevi için kullandığı tabirdir.
ne said-i nursi si be kardeşim, götten uydurmayın..
said-i nursi ibnesinin kandırmacalarına bir de keser yontuluyor ya o da ayrı bir mevzu, hadi şimdi saydırmayayım arkasından, ölmüş gitmiş..
medrese-i yusufiye adam olma yeridir..
medrese-i yusufiye nurcuların değil, ülkücülerin mekanıdır..
tabiri biz ülkücüler kullanmışızdır, ne nurcu kesim, ne de bir başka dinci unsur tarafından kullanılmamıştır..
bu söz kalıbını başka yerlere yontmaya gerek yok..
bugün nasıl ki mapushane tabiri solcu kesim için geçerliyse medrese-i yusufiye ülkücülerin cezaevi için kullandığı tabirdir.
ne said-i nursi si be kardeşim, götten uydurmayın..
said-i nursi ibnesinin kandırmacalarına bir de keser yontuluyor ya o da ayrı bir mevzu, hadi şimdi saydırmayayım arkasından, ölmüş gitmiş..
Hapse giren mübarek allah evliyalarının hapiste kurduğu medreselerdir. Said-i nursi hazretlerinin kurduğu medresesi buna bir örnektir.
güncel Önemli Başlıklar