bugün
- aziz yıldırım12
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması9
- erkek erkeği siker mi8
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- jose mourinho17
- anın görüntüsü17
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi31
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu32
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması16
- esma bint mervan9
- yazarların bira içme rekorları12
- zalbert ramstein11
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması38
- irem derici'nin erkek sevdası12
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
- sözlükten hatun kaldırmak9
- maca sekiz10
- ankarayı sel aldı27
- iskilipli atıf hoca8
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi20
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi8
- gideon reid morgan jj10
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak13
- meral akşener13
- giden gider9
- kemalist rejimin astığı hocalar8
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- kıza iğne batıran türbanlı14
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- herkesle iyi geçinmek18
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
- aşkım ben hiç osurmuyorum bizde genetik diyen kız16
- gizli samyelin moderatör olması13
- kuresel ikinma'nın sevgilisi19
- dünyanın en güzel kızını tarif et16
- icardi190526
- sekse doymuş erkek12
- dem parti'nin tc kürdistan da işgalci açıklaması9
- en ilginç bilgiler11
- gizli samyel12
- küresel ıkınma9
kökeni yüzyıllar öncesine dayanan bir nitelendirmedir. kısaca özetlemek istersek
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
"hz yusuf mısır bölgesinde evinde bulunduğu sırada mısırlı bir hristiyan azizin eşinin kendisinden hoşlanması fakat karşılık bulamaması neticesinde hz.yusuf'a iftirada bulunur. "bu adam bana saldırdı tecavüze yeltendi" der. buna karşılık delil olarak da elbisesinin yırtılan kısmını gösterir. bu adamın kendisine saldırdığını kendisi kaçarken de elkbisesinden tutarak yırttığını gösterir. devrin ileri gelenleri bunu bir delil olarak kabul ederler. ancak hz.yusuf -ki kuran'da iffetli olması ile anılır- kendisini şu şeklide savunur; "madem bu kadın benden kaçarken ben onun arkasından elbisesinden tutarak yırttım. o zaman elbisesinin ön kısmı değil de arka kısmı yırtılması daha mantıklı değil midir?"diye sorar. ancak hz.yusuf'un etkileme kabiliyetinden korkanların da ayak oyunları ile ve iftiraları ile hz. yusuf zindana atılır.
"(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir... Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı... Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü)ağır bastı.(Yusuf Suresi, 33-35) "
tarih boyunca sırf inandıkları değerler uğruna iftiraya uğrayanlar ve zindan(hapishane)a düşenler hz.yusuf'un bu affedici tavrını, bu zindanda dahi kendi inancı doğrultusunda müsebbiblerine muhabbetle bakmaya çalışmışlar, bu durumlarını bir ceza olarak algılamak yerine kendilerini yetiştirmek ve yeni bilgileri kendilerine katmak üzere bir fırsat olarak algılamışlardır.
iftira ile hapishaneye düşmüş müslüman kişi bu durumu tevekkülle karşılamak olgunluğuna erişmeye çalışır. "De ki: Allahın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve müminler yalnızca Allaha tevekkül etmelidirler. (Tevbe Suresi, 51)"
bu kişiler bu dünyadaki bu haksız eziyetleri kendilerinin ahiretteki günahlarına bir keffaret olması temennisinde bulunmaya çalışırlar. bu durumu dahi allah'a kulluğun bir gereği olarak sabır ile karşılamayı görev bilirler. bu sabır kendisini eyüp sabrı adı altında yıllarca hem edebiyatta hem de dinler tarihinde kendisine yer bulmuştur.
işte hapishaneye medrese-i yusufiye denmesinin nedeni hem yeni duyguların kazanıldığı, yeni bilgilerin kazanıldığı yer olmasından hem de hz. yusuf'u anma ihtiyacından doğmuştur.
bu tabirin yakın zamandaki isim babası ise sanılanın aksine ülkücü kesim değil, bediüzzaman said-i nursi'dir. "... Yusuf daha nice yıllar zindanda kaldı (Yusuf Suresi, 42) ayetinin ihbarı ve sırrıyla Yusuf Aleyhisselam mahpusların piridir. Ve hapishane bir nevi Medrese-i Yusufiye olur. " bu sözler said-i nursi'nin Risale-i Nur Külliyatı, Onbirinci Şua, Meyve Risalesi, 193. sayfada kelimesi kelimesine geçmektedir. bu tabiri kullanma nedenini ise "Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz (Bakara Suresi, 216) " ayetten esinlendiğini belirtmektedir.
said-i nursi yine aynı eserinde medrese-i yusufiye için şu tanımlamayı kullanmıştır; "insanları yalnızca Allah'a kulluk etmeye ve güzel ahlaklı olmaya çağıran samimi Müslümanlar için, hiçbir suçları bulunmadığı halde zaman zaman yaşamak zorunda bırakıldıkları hapishaneler, manevi açıdan çok güzel birer eğitim ve nefsi terbiye yeridirler. Diğer bir deyişle, müminler için hapishaneler birer medrese hükmündedirler. " diyerek açıklamıştır.
insanların bu hapishanelerde bir mektep öğrencisi gibi kendilerini geliştirmelerine örnekler vermek gerekirse;
hüseyin üzmez; meşhur malatya suikasti nedeniyle girdiği medrese-i yusufiye'de ileri derecede ingilizce öğrenmiştir. hatta ahmet emin yalman ile bir mektuplaşmasında karşıdaki kişinin sık sık ingilizce kelime ve tabirler kullanmasını kendisini hakir gördüğünü düşünmesine neden olduğundan yaklaşık 6 ayda hücre arkadaşı necip fazıl kısakürek'ten ingilizce öğrendiğini anlatır. ahmet emin yalman'a ise son mektubunu sayfalarca yazmış ve tamamını ingilizce yazmıştır. "yıllar sonra ahmet emin yalman bir köy cehaleti sahibi olduğunu düşündüğü hüseyin üzmez'in son mektubunun kendisini inanılmaz derecede şaşırttığını vatan gazetesindeki köşesinde belirtmiştir.
bir diğer örnek ise; Yusuf Ziya Arpacık'tır. o da 5 yılını geçirdiği hücresinde yan koğuştaki bir diğer mahkumdan yabancı dil öğrenmiştir.
biraz uzun oldu farkındayım...
ama kısaca medrese-i yusufiye ne bir hapishane ne bir zindandır artık bugün...ciddi anlamda insanların kendilerini bilgi-birikim alanında ve/veya manevi anlamda geliştirme yerleri olmuştur.
bu psikolojiyi anlatan en önemli eserlklerden birisi de sanırım rasih yılmaz'ın yazdığı "toros yüzlü adam; osman yüksel serdengeçti"dir.
güncel Önemli Başlıklar