bugün

Bir yerlerden temin ettiği diplomaya dayanarak bir yerlerde matematik anlatan kişi.
kendisine verilen soruları " evladım ben bunu tenefüste çöziyim getiriyim. " diyerek sorunun çözümüne yönelik gerekli bilgileri kitaplardan temin edebilecek zamanı bulan kimseler.
hayati boyunca ogrencilerinin en az %50sinden beddua yemeye yemin etmis yaratik
çoğunlukla zerre kadar matematik bilmeyen,formasyon aldım diye gezen ki özellikle kadın olunca ızdıraba dönüşen insansı
atanamayan...
kalem oynatmadan soruyu çözebilirim mantığıyla zeka ispatı içerisinde olan bölümün mezunları.
kesinlikle mustafa sözer'dir. bütün lise ahalisi bu adamın elinden geçmiştir. 17 ağustos 1999 gölcük depreminde kendisini kaybettik. ruhu şad olsun...
hayatım boyunca tanışmak istediğim kişi. şöyle eline not almadan takır takır ders anlatan, çözdüğü zor soru sonrası orgazm olmayıp adam gibi açıklayan, öğrencilere siz salaksınız ben dehayım gibisinden bakmayan bir hocam olsun isterdim. artık çok geç.

(bkz: ben yandım siz yanmayın)
annesini düşünen matamatik öğretmeni olamaz.
lisedeki matematik öğretmenim: "senden hiçbişey olmaz bifincancay" dediğinde; "lan üniversite diplomamı aliim rulo yapıp götüne sokucam senin" derdim. yok lan. içimden.

sonra gittim üniversiteyi bitirdim. cüzi miktarda bir ücret karşılığı günde 7 saat derse girmek suretiyle ücretli öğretmenlik yapıyorum şimdi. garantim yok. kadrom yok. tatilde maaşım yok. hiçbişeyim yok.

hani diplomamı aldım.. rulo yaptım. elimde tutuyorum.. da kime şeetsem karar veremedim. hocaya mı, kendime mi..

hülasa efendim bunlar boşa konuşmuyor. sözlerine kulak vermek lazım. her adamı matematik öğretmeni yapmıyorlar neticede.
Kendisini diğer branş öğretmenlerinden üstün gören yaratık.
teorik olarak herkesin yaratık olduğunu düşünemeyen sosyal bilimleri zayıf yaratık.
soruları ezberleyen matematik öğretmenleri de vardır.
"diğer öğretmenliklere nazaran okuması daha zor olan bölümdür matematik" gibi bir savı olanların mesleği. ha benim gibi fizik öğretmenleri** bunların gördüğü dersi kulağına damlatıyo. lineerse lineer, difse dif neyimiz eksik sizden paşam.
matematik bölümünü bitirip bu meslek dalına dahil olanların diğer matematik öğretmenlerinden pratikte hiçbir farkları olmamasına rağmen kendi çaplarında ayrı bir havaları vardır nedense.
iki tane unutamadığım vardır. ikiside hayatıma yön verenlerden. biri sayısal zekamı ortaya çıkarmış diğeri siyasi görüşüm yüzünden sınıf değiştirmeme neden olacak tavırlar takınmıştır.
Bi' gariplerdir. Ya da matematik korkusu olan öğrencilerin gözünde böylelerdir, orasını bilmem.
içinde en kurnaz insanları barındıran meslek.
antalya anadolu lisesindeki versiyonları hiç sevimli değildir. genelde matematik öğretmenleri sevimli değildir ki lan. bakın ingilizcecilere yok efendim edebiyatçılara nasılda tatlılar.
kendileri çok iyi ders anlatmak ve dersi sevdirmekle birlikte zamanında işçi havuz problemleri ile ilgili şunları beyan etmiştir:

--spoiler--
o havuzlar hiçbir zaman tam olarak dolmayacak ve o işçiler birgün işsiz kalacak. sahi sen duydun mu geçenlerde grev hakları ellerinden alındı işçilerin. yazık oldu insanlara. grev hakkı demek özgürlük demek. resmen özgürlükleri alındı. biz de işçiyiz. bu işe emek veriyoruz. neyse soruyu sen dimi?
--spoiler--
mağazalarda yapılan indirimlere takılıp, o dakika içinde, aslında indirim yapılmadığını ispatlayandır. karşısındaki insanı dumur eder.

(bkz: ben bunu gördüm)
(bkz: gördüm lan)
(bkz: valla bak)
çoğu öğrencinin baştan önyargı ile baktığı biri olmaktır. zor değildir, sonuçta sizin işiniz bu ama öğrencilerin kafasında ve bu ülkenin geneline hakim bir algı var. matematik mi? yaaa ufff! bunu kırmak çok zor işte. aam matematiksiz de olmuyor, lise biter üniversite sınavı, o da biter kpss, ales bilmem ne. peki bu sınavlarda başarılıyı belirleyen şey ne? matematik.

öğrencilerime matematiği ezberletmiyorum, öğretiyorum, bir dili öğretmek gibi öğretiyorum, problemlerle konuşsunlar istiyorum, yorum getirme kabiliyeti kazabilsinler. yoksa formülleri ezberle sınavı geç ne olacak ki?

zordur matematikçi olup o önyargıyı bertaraf etmek ama başardıkça daha çok seviyorum işimi. hatta şu son önlisans orta öğretim kpss sınavı vardı, sonuçları açıklanmış bugün. telefonum sabahtan beri susmuyor, 30 yaşını geçmiş, çoluklu çocuklu insanlara matematik çalıştırdım hem de sıfır noktasında iken, bir çoğu en az 25 neti görmüşler, hem de benim sayemde. bunun verdiği haz hiçbir şeye değişmez.

edit: öğrencilerimden biri eksiledi galiba, sordun da cevap mı vermedik, dunkof! *
matematik meraklısı, aklı evvel sınıf öğretmenlerince matematik öğreteyim derken matematikten soğutulup, (sen müfredatı öğret ne eksik ne fazla gerisine karışmaaa bende...) matematik yetenekleri katledilmiş, çarpım tablosunu dahi bilmeyen öğrencilere, trigonometri anlatmak ya da anlatmamak işte bütün mesele bu durumuyla cebelleşen; branşdaşın olmayan öğretmenlerce asosyal ve kitap okumaz zannedilen; mantıksal çıkarımlarınızdan köşeye sıkıştıklarında hocam her şey matematik değil gibi saçma sapan bir cümleyle güya üste çıktığı, (sanki öyle bir iddada bulunan varmış gibi) ezikliği gözlerindeki öfkeden aşikar öğretmenlerin, sempatiyle bakmasa da saygı duyduğu; okulda tenefüslerde dahi soru çözdürülüp köle gibi çalıştığı halde takdiri ve teşekkürü resim ve müzik öğretmenlerinin götürdüğü bir sistemin içinde kendini amele hissetmesine karşın, öğrettikleriyele hayatları ve dünyayı değiştirdiğini iyi bilip gerisini umursamayan öğretmendir.
içler dışlar çarpımı bile yapamayan bir öğrenciyi alıp lysde 40 net yapacak duruma getirebilecek kadar işini ciddiye alanları da vardır. Gerçekten en kutsal mesleklerden biri olan öğretmenliğin daha da kutsal bir alanıdır matematik öğretmenliği.
yaklaşık 3 sene sonra yapacağım meslek. önyargıları kırmanın oldukça zor olmasından iyice zorlaşan meslek.