bugün

woody allen'in new york'ta cekmedigi filmi. son filmi. londra'da geciyor.

Tutku ve hirs, sapkinlik ve takinti, paranin bastan cikarici etkisi, ask ve seks ile ilgili bir drama. Bundan daha önemlisi, sansin hayatimizda sandigimizdan cok rol oynadigini gösteren bir hikaye.

Scarlett Johansson, Jonathan Rhys Meyers, Emily Mortimer, Matthew Goode, Penelope Wilton ve Brian Cox oynuyor.

http://www.matchpoint.dreamworks.com/main.html
başrollerinde Jonathon Rhys Meyers ve Scarlett Johannson'ın oynadığı Woody Allen tarafından yazılıp yönetilen son zamanların en etkileyici filmlerinden.
closer'ı izleyen bir insanı tatmin etmeyecek sıradan bir film.

--spoiler--
tenis hocası olan genç bir adam zengin bir kadın ile tanışır ve evlenir.sonrasında yasak aşk yaşamaya başlar...

bir kere konusu itibariyle 124 dadkika çok bu filme.aşırı uzatılmış bir film.aslında bu yasak aşk bile değil sadece seks.seks dışında hiçbir şey paylaşmıyorlar.paylaşmadıkları içinde yasak aşkı(seksi) anlatma zamanı çok uzun olmuş.

filmin son 15 dakikası hariç doğru düzgün bir şey yok diyebilirim.son 15 dakikasında da çok hata var çok basite indirgenmiş plan var.

closer'daki vuruculuk,çatır çatır diyaloglar,olayların çirkin yüzü bu filmde hiç yok.basit bir şekilde anlatayım denilmiş.

para ile seks arasında kalmış bir adamın basit bir hikayesi...

bu kadar...

Woody Allen yaptı diye abartılmış bir filmdir kanaatimce.o yapmasaymış sıradan bir film ilgisinden başka bir şey olmazmış.benim için hala öyle...
--spoiler--
genellikle voleybol, tenis gibi spor dallarında kullanılan alınması halinde maçın bitmesini sağlayan terim
hayattaki şans faktörünü yatay atış problemi ile bağlayan film. gerilim çok iyi hissediliyor, orasına laf yok. scarlett johansson var, taş gibi.
genç tenis eğitmeni bir bayanın, zengin bir ailenin oğluna verdiği özel dersler sayesinde yaşanan bir aşk filmi.
bu filmde yönetmenliği woody allen yapmış olup matthew goode ve jonathan rhys meyers başrolleri paylaşmışlardır.
kynk:byzprd
çok güzel kurgulanmış bir woody allen filmi.aralarda temposu ağırlaşsa da özellikle sonlara doğru insanı şaşırtmayı başarıyor.

--spoiler--
scarlett johansson'ın canlandırdığı nola ile jonathan rhys meyers'ın canlandırdığı chris'in yaşadığı ihtiras dolu yasak aşkın; chris'in para ve konumunu koruma arzusuyla nasıl sona erdirildiğini anlatan film boyunca chris'in yaşadığı ruhsal değişimler mükemmel yansıtılmış.özellikle yaşlı kadını öldürdükten sonra geçirdiği kriz inanılmaz.
--spoiler--

filmin en güzel yanı jonathan rhys meyers gibi bir ilahla tanışmak oldu,kendisini burdan tebrik ediyoruz.
(bkz: hastası olunan erkekler)
klasik sonlara öyle alışmışız ki sonuyla dumur eden film.
Tenisçinin maçı alması için gerekli olan puandır.

(bkz: championship point)
Woody Allen'ın yaptığım en iyi filmlerden biri dediği güzel bir yapıt. Kötü kadın rolündeki Scarlett Johansson'ı izlemek ise ayrı bir keyif.
başrollerini matthew goode ve jonathan rhys meyers'in ve deee özellikle scarlett johansson'un paylaştığı 2005 tarihli film.
tenis öğretmeni bayan değil, jonathan rhys meyers'in canlandırdığı chris wilton adlı delikanlıdır..
aşk uğruna hayatın birçok değerinin feda edilebildiğini anlatan romantik drama diyebiliriz sanırım.
kaynak:atv*
edit:yalnız 02.30 da uyumak zorunda kaldım sonunu izleyenler entry yumulsun.
içinde Scarlett Johansson, Jonathan Rhys-Meyers, Matthew Goode, Brian Cox, Penelope Wilton gibi oyuncular barındıran bir filmdir. buda filmi anlatan bi reklamdır.

--spoiler--
Eski bir profesyonel tenis oyuncusu olan Chris Wilton, hayatında istediği başarıyı yakalayamamıştır. Ta ki Tom Hewett'la tanışıp, onun kızkardeşi Chloe ile evlenene kadar. Artık hayalini kurduğu paranın ve başarının tadını çıkarmaya başlar.

Ancak Chris, Tom'un nişanlısı Nola'ya karşı konulmaz bir aşık duyar. Chris, zor bir kararın eşiğine gelir. Yine eski günlerine dönme pahasına da olsa, aşkla yüzleşebilecek midir?
--spoiler--
woody allen'ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği 2005 yapımı filmdir.
--hafif spoiler--
sonuyla son derece insanı etkileyen, donakaldıran * , şaşırtan, bir insanın elde ettiği hayatı kaybetmesi endişesiyle ne kadar acımasız olabileceğinin kanıtı olan,yaşamın gerçeklerini tokat gibi yüzümüze çarpan woody allen filmi
--hafif spoiler--
başlangıcında geçen diyaloğu filmin sonuna müthiş bir şekilde bağlayan etkileyici bir filmdir. scarlett johannson ayrıca bir etkiye sahiptir, özellikle ilk kez gözüktüğü* sahnede nefes kesmektedir.
sonlarına doğru yaklaşırken maç sayısı ile alaka kuramayıp ne oluyo ne alaka lan diye beni sinirlendiren, daha sonra yüzüğün demirden dönmesiyle kafama kocaman bir darbe inen, vay be woody yine döktürmüş dedirten sıradışı film.
Film, Woody Allen'in farklı bakışını yansıtır. Dikkat çekici olan Scarlett Johansson'u elde eden- aşkından ölüyordu nihayetinde- genç tenis hocasının, elde ettiği kariyeri ve bunu sağlayan evliliğini feda edememesidir. Yaşadığı lüks hayata müdahale etmeye başlayan Scarlett'ten nefret etme pozisyonuna gelir. Ne kadar seversek sevelim yaşamı diğer etkenler düzenler mesajı verir sanki Woody Allen.
filmde güzel sayılar alınmıştır. *
güzel şeylerin nasıl bok edilebileceği, toparlayayım derken kantarın topuzunun nasıl kaçırılabileceğini anlatan güzel bir film.
harika kurgulanmış hayran olunası woody allen filmi. 'iyi biri olmaktansa şanslı biri olmayı tercih ederim" düşüncesiyle başlıyor film, ağır ağır sinsice alıveriyor sizi içine, bazen çok çok hızlı bazense aşırı yavaş ilerliyor ve harika bir sonla noktalanıyor...
hayatta şans unusurunun ne kadar önemli olduğunu bize göstern filmdir.
basrollerinde scarlett johansson'un memelerinin oldugu film.
hayatta adalet var mıdır ı sorgulayan bir film.
şansın ne kadar önemli olduğunu anlatıyor film, e anladık biz de. ilk sahneyle filmin sonundaki bağlantı güzel bir de scarlett johansson güzel.

ama başka bir numarası yok filmin, vasat bir yapım. gereksiz uzun sahneler, daha uzun üzerinde durulması gereken dinamiklerin kısa verilmesi filmi vasat kılıyor.
sonunun şaşırtıcı oluşu -ki bu bilgide bir spooilerdır gerçek film izleyicisi için-
beğenilmesindeki en büyük faktör bence.
pek çaktırmasa da suç ve ceza'ya cevap olarak çekilmiş, ancak dostoyevski'ye nanik yapan bir woody allen filmidir. filmin havasını bozmamak adına detaylardan bahsetmiyorum ama dikkatli bir izleyici bunu mutlaka fark edecektir.

ekleme: soundtrack'leri en az scarlett johansson'ın dudakları kadar hoş ve ilgi çekiciydi.