bugün
- en obez özelliğiniz17
- mauro icardi'nin karısı9
- 15 mayıs 2024 türkiye japonya voleybol maçı9
- nişanlı kalmanın saçma olması11
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım14
- karadeniz bölgesinde yaşamak8
- larisalisa'nın parayla şukulatması9
- namuslu erkek bulmanın çok zor olması16
- herkesin merak ettiği o piç erkeğim soru alayım18
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası19
- icardi190514
- şampiyonluk için yanak okşatmak52
- gençler iş beğenmiyor8
- sevdiğiniz sözlük yazarları16
- kızılcık şerbeti dizisi12
- iki adım atınca kan ter içinde kalmak8
- öpüşme ile bulaşan hastalıklar8
- en nefret edilen yazarlar9
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin14
- kaç yaşındaki insan evde kalmıştır14
- anın görüntüsü14
- larisalisa18
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri16
- aç karnına poğaça yemek11
- karşı cinse giyim önerileri11
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- en dindar özelliğiniz17
- chat sitesi kurmak9
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- embesil yazarlar9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı25
- doğum gününde hatırlanmamak14
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git13
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
bir hakan günday şaheseri.
arka kapak;
''Topaz Jewellery Center evrenin en büyük kuyumcusudur. Temeli Kapalıçarşı'da, çatısı Antalya'dadır. Çatının altında dört kat yatar. Her biri yedi yüz metrekaredir. Topaz'ın penceresi yoktur. Havalandırma sistemi eşsizdir. Bina, var olmayan bir ülkenin büyükelçiliğine benzer, içine adım atıldığında Türkiye'den çıkılır. Dışarıdan Kabe'ye, içeriden ana rahmine benzer. Topaz, üç delikli bir kasadır. Her deliğin şifresi farklıdır. Birinci delik ana giriştir. Ön cephenin balina grisi rengindeki duvarı, hayat geçirmez camdan üretilmiş kapılar taşır. Girerken yüksek, çıkarken alçak görünmesinler diye doğu cephesinde ikizleri vardır. Topaz'ın ikinci deliği doğu cephesindeki siyah camdan kapılardır. Binanın bağırsağına denk düşen arka cephedeyse duvarla aynı renkte tokmak taşıyan balina grisi demir bir kapı vardır. Topaz'a giren birinci deliği, çıkan ikincisini kullanır. Çünkü Topaz'a girmiş olan turistle, girecek olan turist karşılaşmamalıdır. Topaz'da çalışansa girip çıkmak için, duvara gömülmüş, görünmez delikten geçer. Topaz Jewellery Center, evrenin en büyük kuyusudur."
arka kapak;
''Topaz Jewellery Center evrenin en büyük kuyumcusudur. Temeli Kapalıçarşı'da, çatısı Antalya'dadır. Çatının altında dört kat yatar. Her biri yedi yüz metrekaredir. Topaz'ın penceresi yoktur. Havalandırma sistemi eşsizdir. Bina, var olmayan bir ülkenin büyükelçiliğine benzer, içine adım atıldığında Türkiye'den çıkılır. Dışarıdan Kabe'ye, içeriden ana rahmine benzer. Topaz, üç delikli bir kasadır. Her deliğin şifresi farklıdır. Birinci delik ana giriştir. Ön cephenin balina grisi rengindeki duvarı, hayat geçirmez camdan üretilmiş kapılar taşır. Girerken yüksek, çıkarken alçak görünmesinler diye doğu cephesinde ikizleri vardır. Topaz'ın ikinci deliği doğu cephesindeki siyah camdan kapılardır. Binanın bağırsağına denk düşen arka cephedeyse duvarla aynı renkte tokmak taşıyan balina grisi demir bir kapı vardır. Topaz'a giren birinci deliği, çıkan ikincisini kullanır. Çünkü Topaz'a girmiş olan turistle, girecek olan turist karşılaşmamalıdır. Topaz'da çalışansa girip çıkmak için, duvara gömülmüş, görünmez delikten geçer. Topaz Jewellery Center, evrenin en büyük kuyusudur."
bir makine elemanı
(bkz: malafat)
tezgahtarlığın anlatıldığı satış üzerine kurgulu mükemmel bir hakan günday kitabı.
kendine has bir dil ile anlatılan eser, ilk başlarda okuyucuyu biraz sıksa da hakan günday fanatiklerinin şevkini kıramamaktadır. ilerleyen sayfalarda ve bölümlerde, kozan'la birlikte insan olmanın zorluğu adım adım, santim santim ortaya konuluyor.
bir tezgah dönüyor ortada. birisi harcıyor. diğeri harcanıyor. hiç kimse olduğu taraftan memnun değil. kozan, düşünüyor. öyle ki, sohbetin neresinde olduklarını müşterinin ağız hareketlerinden anlıyor.
ve "bay gerrard" diyor kozan. "efendim" diyor gerrard. hemen atlıyor kozan.
-tanri başarısız oldu.
+nasıl?
-big bang. büyük patlama. deney kapsülü elde patladı.
susuyor okuyucu gibi gerrard da. bir anlığına doğruluk payını düşünüyor. bir başka bölümde yazarın en kral ayarı ile imkansızlığı görüyor.
"tanri ile başbaşa kalmalıyım" diyor kozan. "tüm insanları öldürmeliyim. başbaşa kalmalıyız."
sonra irkiliyor kendi cümleleriyle.
"o sadece insanların tanri'sı değil ki. bitkilerin, hayvanların... hepsinin tanri'sı. başbaşa kalmamız için hepsini öldürmem lazım."
kozan yok olurken her satışta, geçmişini o kadar derine gömüyor ki dünyanın altından çıkıp uzay boşluğunda yok oluyor.
okuyucuyu, son cümle ile ruhundan çivileniyor...
kendine has bir dil ile anlatılan eser, ilk başlarda okuyucuyu biraz sıksa da hakan günday fanatiklerinin şevkini kıramamaktadır. ilerleyen sayfalarda ve bölümlerde, kozan'la birlikte insan olmanın zorluğu adım adım, santim santim ortaya konuluyor.
bir tezgah dönüyor ortada. birisi harcıyor. diğeri harcanıyor. hiç kimse olduğu taraftan memnun değil. kozan, düşünüyor. öyle ki, sohbetin neresinde olduklarını müşterinin ağız hareketlerinden anlıyor.
ve "bay gerrard" diyor kozan. "efendim" diyor gerrard. hemen atlıyor kozan.
-tanri başarısız oldu.
+nasıl?
-big bang. büyük patlama. deney kapsülü elde patladı.
susuyor okuyucu gibi gerrard da. bir anlığına doğruluk payını düşünüyor. bir başka bölümde yazarın en kral ayarı ile imkansızlığı görüyor.
"tanri ile başbaşa kalmalıyım" diyor kozan. "tüm insanları öldürmeliyim. başbaşa kalmalıyız."
sonra irkiliyor kendi cümleleriyle.
"o sadece insanların tanri'sı değil ki. bitkilerin, hayvanların... hepsinin tanri'sı. başbaşa kalmamız için hepsini öldürmem lazım."
kozan yok olurken her satışta, geçmişini o kadar derine gömüyor ki dünyanın altından çıkıp uzay boşluğunda yok oluyor.
okuyucuyu, son cümle ile ruhundan çivileniyor...
makinalarda kullanılan dikey eksenli millerin genel adı..
dünya üzerinde her şeyin satıldığı bir tezgahtır. satılacak bişey kalmadığında ruhlar girer devreye..
hakan günday'ın diğer kitaplarının yanında biraz sönük kalan ve kullandığı kelimeleri anlaması biraz zaman alan kitabıdır. ama her kitabında olduğu gibi bu kitabında da müthiş aforizmalar vardır.
"antalya , dünya üzerinde kendine ait güneşi olan tek kenttir.bu güneş ısıtmaz ama ıslatır.kanser yapmaz ama kan kusturur.ırkçı bir orospu çocuğudur.turisti bronzlaştırırken, çalışanı buharlaştırır."
Bir eksen üzerinde bulunan parçaları, aynı eksende tutan bir mildir.
Kuyumcuların yüzük ölçüsünü tesbit etmek için kullandıkları uzun ve demirden araçtır.
maalesef sonu tahmin edilebilir bir hakan gunday kitabi. diger kitaplarinin tadini vermese de okunabilir yine de.
almadan önce derin bir nefes alınması gereken kitap. hakan günday tarzını bilenler ne demek istediğimi çok iyi anlayacaklardır.
bir solukta okunan hakan günday şaheseri.
Dot'un 17. Uluslararası istanbul Tiyatro Festivali için hazırladığı yeni oyunu:
MALAFA-MANDREL
Yazan ve Oyunlaştıran: HAKAN GÜNDAY
Yöneten: MURAT DALTABAN
28,29,30 Mayıs 2010
iksv/ Deniz Palas / SALON
MALAFA-MANDREL
Yazan ve Oyunlaştıran: HAKAN GÜNDAY
Yöneten: MURAT DALTABAN
28,29,30 Mayıs 2010
iksv/ Deniz Palas / SALON
30 mayıs gösterimine deliler gibi bilet aramakta olduğum dot oyunu.
30 mayıs gösterimine deliler gibi bilet aramakta olduğum dot oyunuydu. aradım. buldum. müthişti! daha iyi bir uyarlama olamazmış. dot'tan yine alternatif bir seyir.. oyuncular ve murat daltaban harika bir iş çıkarmışlar. hakan günday'ı bizzat kutlamak da bonus oldu. festival'den sonra bir yerlerde oynayacakmış sanırım. kesinlikle izleyelim!
hakan günday'ın son derece başarılı tezgahtarların hayatını anlattığı, kendini okutturan eseri.
Filmi çekilmediği için hiç üzülmediğim, beni derinden etkileyen, içinde yaşadığımız dünya'ya biraz daha kafa yormamız gerektiğini bana hatırlatan hakan günday romanı. filminin çekilmediğine neden üzülmediğim konusuna gelince; evet, ben yapacağım onu.
"Gabor: Bir insanın ilk öğrendiği şey nedir?
Mart : Yürümek mi?
Gabor: Hayır dostum, düşünmek!
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Evet, neden ile sonucu eşleştirmek. Bir bebeğin öğrendiği ilk şeydir. Yani düşünmek.
Peki , söyle bakalım, bir insanın ilk unuttuğu bilgi hangisidir?
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Zeki bir adamsın..."
"Gabor: Bir insanın ilk öğrendiği şey nedir?
Mart : Yürümek mi?
Gabor: Hayır dostum, düşünmek!
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Evet, neden ile sonucu eşleştirmek. Bir bebeğin öğrendiği ilk şeydir. Yani düşünmek.
Peki , söyle bakalım, bir insanın ilk unuttuğu bilgi hangisidir?
Mart : Düşünmek mi?
Gabor: Zeki bir adamsın..."
bir tesadüf eseri dünya turizm gününde okumaya başladığım kitap oldu. enteresan bir rastlantı.
turizm sektörü ve tezgahtarlığı irdelemiş, para için atılan ve attırılan taklaları ilgi çekici bir üslüpla işlemiş bu kitabında hakan günday. okuduğum diğe kitapları ile mukayese olayına girmeyeceğim. her kitabın kendi ruhu vardır kalıbı aynı olsa da.
turizm sektörü ve tezgahtarlığı irdelemiş, para için atılan ve attırılan taklaları ilgi çekici bir üslüpla işlemiş bu kitabında hakan günday. okuduğum diğe kitapları ile mukayese olayına girmeyeceğim. her kitabın kendi ruhu vardır kalıbı aynı olsa da.
dili sayesinde başta ilerlemeyen fakat sonradan kelimelerin anlamlarını bulunca zevk alınmaya başlanan bir kitap. kitabı özetlemek gerekirse 'kimin tezgahtar olduğu tezgahın sonunda belli olur' cümlesi yeterlidir.
aklıma gelmeyeni başıma getiren hakan günday kitabıdır. hiç düşünmemiştim yazar hanesinde hakan günday yazan bir kitabı bitirmeden, kitabın satırlarının hatta sayfalarının altını defalarca çizmeden ve onu raftan aklıma düştükçe alıp çizdiklerimi okumadan öylece kaldırıp bir yere koyacağımı. dili çok katlanılmaz geldi benim gibi anlamlarını aramaya üşenecek biri için. yani bir malesef kitabıdır.
güncel Önemli Başlıklar