bugün
- bugün hangi kadın yazara ne diksem8
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması9
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı17
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak28
- ali koç12
- anın görüntüsü21
- jose mourinho21
- günahların takımı galatasaray13
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri9
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu21
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü18
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- zall beceremiyorsan bırak git15
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi19058
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması8
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması9
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması11
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- uludağ sözlük kapatılacak11
Film, kısa film, video gibi eserlerin hazırlanış aşamalarını sunan filmler. Bunları izlerken, genelde "vay be" ve türevi ünlemler kullanılır istemsiz olarak.
Bu arada making of kalıbının anlamı da "yapım"dır.
Bu arada making of kalıbının anlamı da "yapım"dır.
Filmlerin "perde arkasını" anlatan özel belgeselleri, çekim güncesini, "making of" dedikleri ek çalışmaları sever misiniz? Ben bayılırım.
Eskiden böyle bir çalışma yapılmazmış. Şimdi artık, özellikle filmin "DVD'sine koymak" amacıyla mutlaka yapılıyor. "Making of" faslı, bir filmin "anatomisi" oldu adeta.
Bunları, piyasaya yeni çıkacak filmleri tanıtmak amacıyla bazı televizyon kanalları da oynatıyor.
Genellikle yarım saat kadar süren bu "yan filmlerde", bir kere mutlaka ana filmin çekimi gösteriliyor, kamera arkası, bir planın motor-stop süreci, kalabalık ekip, araç ve gereçler... ikinci bir ekip de bunun için çalışıyor. Çekim sonrası uygulanan özel efektler, bilgisayar numaraları... Buna mutlaka "kullanılmayan planlar" ve "çekim hataları" da ekleniyor. Bu da pek eğlenceli oluyor doğrusu.
bu "making of" muhabbetinde adet olmuş, seyirci eşek ya, yönetmen de oyuncu da uzun uzadıya "ne yapmak istediğini" anlatıyor.
Buna da genellikle, oyuncunun "filmdeki kostümü üzerinde", iki çekim arası setin bir köşesinde ayaküstü yakalanmış da konuşturulmuş havası veriliyor.
Ortaya müthiş bir "yabancılaştırma efekti" çıkıyor tabii.
Bir şövalyenin sigarasını yakıp cep telefonuyla konuştuğunu, bir on yedinci yüzyıl kontesinin elinde Fanta şişesiyle dolaştığını, bir kralın plastik bardaktan Nescafe içtiğini, bir SS neferiyle bir Kızılordu albayınının kolkola yemek kuyruğuna girdiğini görüp şaşırıyorsunuz...
Örneğin, "The Shining" filminin belgeselinde, kafayı yemiş ve karısına çocuğuna baltayla saldıran Jack Nicholson'un, yönetmen stanley kubrick'in "stop" sesi üzerine birdenbire "normale" dönüp "ben acıktım, yemeğe gelen var mı" demesini hiç unutmam!
Hele, "est-ouest" filminin "yatak sahnesinde", Oleg Menchikov'un koynunda yarı çıplak yatan Sandrine Bonnaire'i "bu karı beni güldürüyor abi" diye yönetmene şikayet etmesi!...
işte bu "making of" faslı aynı zamanda bir tür sinema eğitimidir. Çok yararlıdır.
"Üff, herif karıyı ne biçim götürüyor" dediğiniz en ateşli sevişme sahnesinde, kameranın arkasında otuz çift göz olduğunu görünce oyunculara acırsınız... En iyi açıyı yakalamak için erkeğin beline ip bağlayıp kadının üzerine "milimetrik" sarkıtırlar tavandan... Hadi seviş bakalım...
Bu eğitim, özellikle, filmle gerçeği ayırt edemeyen, örneğin filmde seyrettiği kötü adamı gerçekten kötü adam sanıp taşla kovalayan halkımız için çok yararlı.
Fakat onlar da DVD almıyorlar.
Çünkü Türk sinemaya para vermez, televizyonda beleş seyreder. DVD benim gibi eşeklere mahsus bir lüks. Üstelik kitap okumak gibi kötü bir alışkanlığım da var, hem param gidiyor, hem gözlerim bozuluyor.
Siz benim gibi yapmayın. Bunlarla ilgilenmeyin. Bir şey öğrenmeyin.
Sonra da sıkıştığınız konuları tarihçilere bırakırsınız!
Eskiden böyle bir çalışma yapılmazmış. Şimdi artık, özellikle filmin "DVD'sine koymak" amacıyla mutlaka yapılıyor. "Making of" faslı, bir filmin "anatomisi" oldu adeta.
Bunları, piyasaya yeni çıkacak filmleri tanıtmak amacıyla bazı televizyon kanalları da oynatıyor.
Genellikle yarım saat kadar süren bu "yan filmlerde", bir kere mutlaka ana filmin çekimi gösteriliyor, kamera arkası, bir planın motor-stop süreci, kalabalık ekip, araç ve gereçler... ikinci bir ekip de bunun için çalışıyor. Çekim sonrası uygulanan özel efektler, bilgisayar numaraları... Buna mutlaka "kullanılmayan planlar" ve "çekim hataları" da ekleniyor. Bu da pek eğlenceli oluyor doğrusu.
bu "making of" muhabbetinde adet olmuş, seyirci eşek ya, yönetmen de oyuncu da uzun uzadıya "ne yapmak istediğini" anlatıyor.
Buna da genellikle, oyuncunun "filmdeki kostümü üzerinde", iki çekim arası setin bir köşesinde ayaküstü yakalanmış da konuşturulmuş havası veriliyor.
Ortaya müthiş bir "yabancılaştırma efekti" çıkıyor tabii.
Bir şövalyenin sigarasını yakıp cep telefonuyla konuştuğunu, bir on yedinci yüzyıl kontesinin elinde Fanta şişesiyle dolaştığını, bir kralın plastik bardaktan Nescafe içtiğini, bir SS neferiyle bir Kızılordu albayınının kolkola yemek kuyruğuna girdiğini görüp şaşırıyorsunuz...
Örneğin, "The Shining" filminin belgeselinde, kafayı yemiş ve karısına çocuğuna baltayla saldıran Jack Nicholson'un, yönetmen stanley kubrick'in "stop" sesi üzerine birdenbire "normale" dönüp "ben acıktım, yemeğe gelen var mı" demesini hiç unutmam!
Hele, "est-ouest" filminin "yatak sahnesinde", Oleg Menchikov'un koynunda yarı çıplak yatan Sandrine Bonnaire'i "bu karı beni güldürüyor abi" diye yönetmene şikayet etmesi!...
işte bu "making of" faslı aynı zamanda bir tür sinema eğitimidir. Çok yararlıdır.
"Üff, herif karıyı ne biçim götürüyor" dediğiniz en ateşli sevişme sahnesinde, kameranın arkasında otuz çift göz olduğunu görünce oyunculara acırsınız... En iyi açıyı yakalamak için erkeğin beline ip bağlayıp kadının üzerine "milimetrik" sarkıtırlar tavandan... Hadi seviş bakalım...
Bu eğitim, özellikle, filmle gerçeği ayırt edemeyen, örneğin filmde seyrettiği kötü adamı gerçekten kötü adam sanıp taşla kovalayan halkımız için çok yararlı.
Fakat onlar da DVD almıyorlar.
Çünkü Türk sinemaya para vermez, televizyonda beleş seyreder. DVD benim gibi eşeklere mahsus bir lüks. Üstelik kitap okumak gibi kötü bir alışkanlığım da var, hem param gidiyor, hem gözlerim bozuluyor.
Siz benim gibi yapmayın. Bunlarla ilgilenmeyin. Bir şey öğrenmeyin.
Sonra da sıkıştığınız konuları tarihçilere bırakırsınız!
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar