Son günlerde fırsatçı ve vurdumduymaz insanına fazlaca rastladığım ilçe.
Kafeleri, mağazaları seven insanlar için yeterli kaynağı olsada benim gibi gezmeyi seven insanlar için pek de görülesi yerleri yok. istanbuldan iki saatlik yolu varsa da gezip görmelik yerlerine (ki bu yerler burgazın içinde olan yerler değil) kişisel arabanız yoksa ulaşım sıkıntı.
yollarını bilmem ama kaldırımları berbat halde. Her an biryerlere takılıp düşebilirsiniz.
Çokca köpeği bulunur. Yolumun üzerindeki kangalı anmadan geçemeyeceğim. Gelin görün ki bana zararı dokunan bir hayvan olmadı burada. Doğu çevresindeki insanları düşünürsek burdaki köpekler uysal bile sayılabilirler.
Havası istanbuldan farklı gelmedi bana. istanbula git gel yaptığımda havayla ilgili hiçbir değişim hissetmedim.
Boyutundan bahsetmem gerekirse ilçenin istanbul ucundan minibüse binerseniz edirne ucundan çıkmanız trafik varsa 17 ila 20 dakikanızı alabilir(tekrar ediyorum trafik varsa).
insanlarını tembel bulduğumu söylemeliyim. Zaten duyumlarıma göre "iç istemiyim çalışayim ep istiyim süüt dibinde yatayım." Sözüne dayalı bir felsefeye adamışlar kendilerini.
Burgazın yerli halkından konuşmam gerekirse çingeneleri es geçemeyiz (köyler dahil değil). Zira geriye kalan tabaka göçmen. Bolca emekli de bulabilirsiniz burada.
Gelirseniz kalabileceğiniz bir misafirhanesi var. Birde yaman oteli var ama insanlar için yol tabelasından farkı yok. Örn.; a kişi:devlet hastanesi 2. Binaya nasıl giderim? Feslegen:dümdüz gidin yaman otelin yanında emniyet var. Emniyetin hemen arkasında. Hastane demişken hastanesinin 2 ayrı binadan oluştuğunu duymak beni düşüncelere zerk etmedi değil.
Birde söylemeden geçemeyeceğim: sivrisinekleri insanları o kadar benimsemiş ki siz onlardan korkarsınız onlar sizden korkmaz.saldırıya geçerseniz onlarda geçer. Bunun nedeni olarak fabrika atıklarının derelere boşaltılması ve derelerin ıslah edilmemesi imiş.
Öyle aklıma gelenleri yazdım. gelirse yine yazarım.
yaşadığım yerdir. sürekli dedikodu yapan insanlarla ünlüdür. ay bu göbeğini deldirmiş ay bu piercing takmış kim kimle yatmış hem merak ederler. buranın erkekleri hep kavga etmeye yer ararlar. buradan kurtulmak istiyorum
ilçenin sınırları dahilinde 6 belde 30 köy bulunmaktadır. Çorlu, Edirne, Tekirdağ'dan sonra Trakya'nın 4. en büyük yerleşim yeridir. Lüleburgaz, Kırklareli'nin en büyük ve en gelişmiş ilçesidir. Kırklareli'nin güneyinde, sanayisi yoğun bir yerdir.
gece saat 01:00 civarında gittiğim halde, canlılığın devam ettiği, lydia isimli bara dışarıdan bakınca 3-5 kişinin olduğunu zannetiğim halde içeri girince tüm lüleburgaz nüfusunun yarısının orda olduğunu farkettiğim, gece üçe doğru polis gelince dışarı çıkıp balkanlar soğuğunu yediğim, sabah beşte yola çıkıp ayrıldığım ilçedir.
beni şaşırtmıştır.
ne güzeldir.
Belediye başkanının değişmesi ile birlikte çok daha hızlı gelişebiliceğine inandığım memleketim, çok severim uzun süre ayrı kalınca burnumda tüter
lokali pek meşhurdur lakin yeni avm açıldı ve içerisinde alkollü mekanlar barındırıyor belki lokalin akıbetini değiştirebilir bu husus
Sabahlara kadar kızlı erkekli bir şekilde rahatça gezebiliceğiniz
bol bol alkol tüketebiliceğiniz cana yakın insanları barındıran
kayda değer anılarımı yaşadığım yer.
doğup büyüdüğüm, hayatımın en güzel günlerinin geçtiği trakyanin incisi memleketim. eskiden çarşıya çıktığımda her yerde tanıdık olan bu şehirde artan nüfusuyla beraber artık kimseyi neredeyse tanıyamaz duruma geldim. ne kadar canım şehrimden uzakta kalsamda her gittiğimde aloşta uykuluk yemeyi, kubbeleraltinda işkembe çorbası içmeyi, edirne bayırından şehir izlemeyi, beyaz yolda arkadaşlarla takılmayı seviyorum. her zaman benim için bir kaçamak nefes alma şehri lüleburgaz. en tatlı anılarımin şehri.
kızları paragöz, açgözlü, beleşçi ve motor olan kırklareli ilçesidir. lüleburgazlılar genelde nerelisin diye sorulduğunda kırklareliliyim demezler, lüleburgazlıyım derler.
ulan lüleburgaz ilçe lan ilçe. ben de adana değil seyhan diyeyim o zaman.