son dakika gittiğimiz salonda cem yılmaza yer bulamayınca girdiğimiz alternatif film. şans eseri ancak bu kadar güzel bir film izlenebilir. tam bir görsel şölen, yönetmen Ang Lee okadar büyülü bir ortam yaratmış ki izlerken adeta kayboluyorsunuz beyaz perdede. konu çok öyle aman aman sıradışı değil belki ama sunum çok hoş olmuş. zaten imdb de aldığı 8.3 lük puanda bize biraz fikir veriyor.
işin özü ben çok beğendim. fırsatınız varsa sinemada ve 3 boyutlu izleyin.
filmin sonunda yer alan "hayat bizi bir şeyleri sürekli terketmeye yönlendirir, hep terk etme erdemidir" mottosu da hoş olmuş.
çok iyi oldu çok da güzel iyi oldu.
Zorla gittim bu filme diyebilirim, dedim. ama iyi ki gitmişim de diyebilirim, dedim.
3d (görseller) güzel eyvallah, felsefe (hikaye) olağanüstü, oyunculuk ve yönetim sevdim...
Filme kesinlikle gidin. Beğenip beğenmemek size kalmış ancak bu 3D keyfini kaçırmayın derim ben. Filmde müthiş bir görsel yoğunluk vardı. Belgesel tadında ve tam anlamıyla insanı seyir zevkine ulaştırıyor.
Filmden bahsetmek gerekirse iki sonlu bir film. Rasyonellik ve gerçek üstü sonlar mevcut. Burada iş seyirciye kalmış. Hangi olay daha mantıklı geliyorsa onu alabilirsiniz. Bana ikinci hikaye çok daha mantıklı/gerçek geldiği için ben o hikayeye inanıyorum açıkçası. Bunun nedenlerine ineceğim. inanç olayına da ayrıca derinlik getirmiş bir film.
1-) Pi kendini kaplanın yerine koyuyor. Biliyoruz ki kaplan bir süre boyunca teknenin gizli kısmından çıkmıyor. Burada kendisi saklanıyordu. Yoksa sırtlanın mevcut olduğu bir yerde kaplan rahat duramaz.
2-) Yine kendisi (yani kaplan) zebra öldükten sonra ona dokunmuyor bile. O derece yırtıcı bir hayvan için bu pek mümkün değil.
3-) Pi kendini kandırıyor. Aşçı, annesini öldürüyor.
Filmin sonunda kaplanın dönmesini çok bekliyor. Ama dönmüyor.. Kaplanın kendi gerçeği olan (aslında kendisinin gerçeği) orman. Orman kendi gerçeği olduğu için dönmüyor. O ormanın gerçekçiliği temsil ettiğini düşünüyorum. Pi dönmedi diye ağlamaya başlıyor. Ancak kendi gerçeğine döndüğü için ağlıyor. Ada ise annesini temsil ediyor. Yaprağın içinde ki dişin sırrı burada. Etobur vurgusu vücudun çürümesini temsil ederken, annesinin dişine geldiğinde yaptığı şeyin kendi içinde felaket olduğunu düşünüyor ve cesedin kalanını denize atıyor, bu da adadan ayrılmanın sembolü. Teknenin içine biriktirdiği mirketler de annesinin vücudunu saran kurtçukları temsil ediyor.
Filmin içinde bolca Pi'nin kaplanla kendisini özdeştirdiğini fark edebiliriz.
Anlatmak istediklerinin basit kaldığını düşünüyorum konu olarak bu yapımın. Diyaloglarda hayli zayıftı benim gözümde. Beğendim ancak o kadar fazla bir konu derinliği bulamadım. Beklentimi çok üst düzeyde tutmuştum çünkü. inanın bana o görselliği yaşamak için bile sinemaya gidilir.
en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi uyarlama senaryo, en iyi görsel efekt gibi kulvarlarda büyük bir adaydır. en iyi kaplan özel ödülü de verirlerse olur.
bir insanın yaşamak için düşmanının varlığına ihtiyaç duymasını, canını alabilecek düşmanını yaşamak için yaşatmak zorunda oluşunu, masalsı ve görsel olarak anlatan, finalinde de "tanrı'ya inanmanızı" sağlayan üç boyutlu filmdir.
görsellik ve bir takım insani mesajlar hoşunuza gidiyorsa mutlaka izleyin denilecek bir filmdir.
ama bir kişi dahA, ''AA, SEN BU kitabı okumadın mı?'' tarzında ezikliğe iterse beni, çok pis olacak. zira, bayıla bayıla beklediğim, sevdiceğim, gözümün nuru film. hatta ne demiş büyüklerimiz; beklenen gün gelecekse çekilen çil...
..
neyse, demin fragmanını izliyorum; şöyle yaparım. böyle yaparım. filme giderim. baktım havada karada iyi gidiyo 2.ye giderim. hep giderim. hiç çıkmam. evim bellerim. evlenme teklifi ederim, ohh bilet kuyruğundayım, tamam bileti aldım izleyebilirim diye ufaktan bi hayallerime ayar çekiyodum ki, ya filme girmek için bilet almaya gittiğimde gişeci bana;
-''afedersiniz efendim, pi'nin kaderini okudunuz mu? yok yani banane de, kitabını okumayanlara bilet satışı yapmıyoruz. üzgünüz.'' kıvamında, fiziksel olarak minimal zihinsel olarak yıkıcı bi olayla karşılaşırsam diye fellik fellik araştırıp kitabını okucağımdırdandırdır da dır.
evet, film gösterime girmeden heyecan salgılayan hormonlarım kafayı yedi. ne yapacağını bilemiyöre.
zaten bu alanı sırf filmden sonraki anlatma isteğim için rezerve yapmak için şeediyorum. şeeddim.
herkese okutmaya çalıştığım ender kitaplardan. muazzam bir hayal gücünü büyük bir edebi üslupla birleştirebilen böylesi bir roman çok nadirdir. filminden önce mutlaka okunmalı.
bir yann martel romanı ki, sonlarına doğru spoiler'ın kralı olabilecek tek bir paragrafıyla insana edebiyattan zevk almanın ne demek olduğunu hissettirip; üstüne insanı, kurmaca-gerçeklik ilişkisi, edebiyat, hatta bütün sanat üzerine düşüncelere sevk edebilmektedir.