"La Strada", sinemasal olarak oldukça güçlü ve dokunaklı bir film olarak kabul edilir. Federico Fellini'nin yönetmenliğindeki bu yapıt, italyan neorealizminin klasikleri arasında yer alır. Filmde, hayatta kalmak için her şeyi yapan bir sirkte çalışan bir kadın olan Gelsomina'nın hikayesi anlatılır. Zampano adlı güçlü bir adam tarafından satın alınan Gelsomina, onunla birlikte sirkler arasında dolaşarak işini yapmaya çalışır. Ancak, Zampano'nun kaba tavırları ve Gelsomina'nın naif kişiliği arasında yaşanan gerilimler, film boyunca izleyicinin dikkatini çeker.
Film, italyan neorealizminin diğer filmleri gibi, gerçek hayattaki sosyal sorunları ele alır ve sert hayat koşullarının insanlar üzerindeki etkilerini gösterir. Ayrıca, Gelsomina ve Zampano'nun ilişkisi aracılığıyla, insanların nasıl birbirlerine etki edebileceği ve birbirlerini nasıl değiştirebileceği konularını da ele alır. Filmdeki müzikler de ayrıca izleyicileri etkiler ve Nino Rota'nın besteleri, filmdeki duygusal anların pekiştirilmesine yardımcı olur.
Giulietta Masina ve Anthony Quinn'in oyunculukları, filmi daha da güçlü kılar. Masina, Gelsomina'nın duygusal ve naif yönünü ustalıkla canlandırırken, Quinn de Zampano'nun acımasız ve insanlıktan uzak tavrını başarıyla sergiler.
Sonuç olarak, "La Strada" zamanının ötesinde bir film olarak kabul edilir ve hala bugün de izleyicileri etkilemeyi başarır.
sonsuz sokaklar diye çevrilen, italyan yönetmen (bkz: frederico fellini)’nin oscar da dahil, 50’yi aşkın ödül kazanan samimi filmi.
film deniz kıyısında başlıyor, sokaklarda sürüp, deniz kıyısında bitiyor. sizi asla terk edemeyen bir insanı terk etmekle, ne denli bir hayatla baş başa kalınabileciğini aktarıyor.
(bkz: giuiletta masina)’nın hem mimiklerine, hem de naifliğine hayran oluyorsunuz. bir insan ne kadar taş kalpli olursa olsun, saf kötü olmadığını kanıtlar gibi. filmin müzikleri de, bir o kadar tatlı.
neo realismo nun son filmi sayılanfederico fellininin dünya sahnesine çıktığı filmdir. Giulietta Masina'nın doğallığı ve sevimliliği filmin şirin tarafını temsil ederken, Anthony Quinn in hayatın ona dayattığı gaddarlıkla yaşaması filmin rahatsız edici yanını yansıtır. ikisi birleştiğinde ortaya bu şaheser çıkar.
kişisel kanaatime göre bugünün modern sinemasının dramayı işlerken başat unsur olarak filme monte ettiği ironik bakışı sinemada ilk olarak işleyen filmlerden biridir.
--spoiler--
Zampano tek başına gösteriler yapan gezginci bir panayırcıdır.Motosikletten bozma küçük karavanı ile kasaba kasaba dolaşıp ekmek parasını çıkartır.Uğradığı her yerleşim yerinin meydanında topladığı kalabalığa zincir kırma,ağırlık kaldırma vb gösteriler yapar.iri yarı bir yapıya sahip olan Zampano aynı zamanda duyarsız ve kaba saba bir insandır
Çok fakir bir kadından para karşılığı kızı Gelsomina yı satın alır ve küçük sirk gösterilerinde ona yardımcı olacak şekilde yetiştirir.Gamsız,kalender ve altın kalpli,ufak tefek bir kız olan Gelsomina kendisine kaba davranan öfkeli ve zalim ustası Zampanonun aşağılamalarına tükenmez bir iyimserlikle katlanır.Yolda bir süreliğine dahil oldukları daha büyükçe bir gösteri grubunun duyarlı ve iyi kalpli palyaçosu ve tel cambazı Giulietta nın uğradığı davranışlar karşısında üzülür ve ona birlikte kaçmayı teklif eder.Ancak Giulietta bunu reddeder
--spoiler--
anthony quinn'in canlandırdığı karakterin nobranlığı ile zavallı Gelsomina'nın naifliğinden doğan tezat filmin en vurucu detayıdır...
filmden sonra insanın ağzında buruk bir tad kalıyor. her şey insan için ama böyle insanlığın da içine sıçayım dedirtiyor insana...
gene de tam bir tragedya değil. ümit de var ama damıtması hayli güç bir ümit....
sinemadan anlayanın çiğneyebileceği bir lokma bu film... herkes her şeyden anlamak yada zevk almak zorunda değil o yüzden hızlı ve öfkeli ile x-men segmentindeki seyirciye hitap etmediğini söyleyelim ki vakit kaybı olmasın...
neymiş abicim erkeklerde ağlarmış hemde erkeğin ağlaması daha bir koyarmış adama öylece oturup kalırsın yerinde. Birde soundtrack'i vardır eğlence, hüzün bir arada.
çarpıcı sonuyla insanı allak bullak eden filmlerden biridir. öyle ki film bitmesine rağmen hala, niye olduğunu anlayamadığınız bir şekilde yerinizde oturmaya devam edersiniz. fellini, ilk kez bu filmle italyan yeni gerçekçiliğinden sıyrılır ve istediği gibi bir film yapma olanağına kavuşur. böylece sinemada fellini dönemi başlamış olur. film, ayrıca fellini'ye ilk oscar'ını getirir.
sürükleyemeyen kurgusu, izleyiciyi içine çekemeyen diyalogları, fellini filmlerine has o büyülü ve mistik atmosferden uzak oluşu ve beni saramayan karakterleri gibi sebeplerden ötürü vasat hatta vasatın altında bulduğum filmdir. üzgünüm leyla! leyla demişken, ne kadar da güzel bir isimdir ki o, kokusunu her daim üzerinde taşır. gerçi gece on ikiden sonra bütün güzel ve sarhoş kadınlar leyla'dır. leyyylaaaaa. lal la la. vay vay vay. lakin sanırım yanlış bir başlığın altında, adına methiyeler düzülüyor sevgili leyla'nın. hafiften kaçanzi. üzgünüm fellini... martin eden okuyorum bu ara, coşumculuğum üstümde dostum. perdono. ciao.