Küçük Prens, Fransız yazar ve pilot Antoine de Saint-Exupéry tarafından yazılan ve 1943'te yayımlanan masal kitabıdır. Kardeşim almış bir türlü okuyamıyorum ki kardeşim. Bu vizeler beni bitirdi bee.
O zaman sen de kendi kendini yargıla, dedi kral. En zoru budur zaten. insanın kendi kendini yargılaması başkalarını yargılamasından daha zordur. Kendi kendini en iyi şekilde yargılayabilirsen, işte o zaman, gerçek bir bilge olursun.
Ancak evcilleştirdiğin bir şeyi tamamıyla tanıyabilirsin. insanların artık öğrenmeye hiç vakitleri yok. Her şeyi hazır olarak satıcılardan alıyorlar. Ama dostluk satan bir dükkan olmadığından dostları da yok artık. Bir dost edinmek istiyorsan eğer, beni evcilleştir.
Aynı saatte gelseydin çok daha iyi olurdu, dedi tilki. Diyelim ki öğleden sonra dörtte geliyorsun; saat üçten itibaren içim içime sığmaz. Geliş saatin yaklaştıkça, kendimi giderek daha mutlu hissederim. Saat dörtte de içimi bir titreme, bir tedirginlik sarar; mutluluğun bedeli bu mu derim kendi kendime. Ama herhangi saatte gelirsen, kendimi ruhen buna hazırlayamadan karşımda bulurum seni... Adetlere uymak gerekir.
Günün birinde üzüntülerin bitip teselli bulduğunda beni tanıdığına memnun olacaksın. Her zaman dostum olarak kalacaksın. Benimle gülmeyi özleyeceksin. Bazen, böyle pencereni açacaksın, öylesine... ve gökyüzüne baktığını gören dostların şaşıracaklar... o zaman da sen onlara "Evet yıldızlar beni güldürür hep" diyeceksin. Deli olduğunu sanacaklar. Bu da benden sana eşek şakası gibi bir şey olacak.
Ve bir kez daha bitti. Bir gün yıldızlara bakıp gülerken ‘bana da komik gelmişlerdir.’ Diyecek güzel insanlarla tanışmak dileğiyle. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1707717/+
okuyanların hiç bir şey anlamadığını, anlamış bayılmış gibi yaptığını düşündüğüm kitap.
anlamayanların, anlayıp felsefi cümlelerle anlatanlardan alıntı yapıp anlatmaya çalıştığı kitap.
neden herkesin beğeniyormuş gibi davrandığını çözemediğim kitap. anlatanlara bakın hep edebiyat dünyasındaki dergilerden alıntı klişelerle anlatıyorlar. kimse kendine özgü ne anladıysa kendi kelimeleyle anlatamıyor. hep kitaptan bi cümle ya da paragraf yazıp söylüyor. yetişkin olup küçük prensi okuduğunu söyleyip bir de beğendiğini söyleyen biriyle karşılaşsam öve öve bitiremiyorsa hep gülesim geliyor.
dikkat ettiğim husus, ömründe 2-3 kitap okuyamamış birçok insanın son birkaç yılda sosyal medyanın dayatması üzerine alıp okuyup öve öve bitiremediği kitap(şeker portakalı, 1984, tutunamayanlar, kürk mantolu madonna bu kitaplar da bunlara örnek). bu insanlar sırf sosyal medyada adını duyup gördüğü için kendisinin de okumak zorunda olduğunu düşündüğü için okuyor. bu da kitaptan alması gerekeni almasına engel oluyor.
cemal süreya ve tomris uyar'ın çevirisini yaptığı kitaptır.
aşağıdaki diyaloglar kitaptan alıntıdır.
ne olursun evcilleştir beni." dedi.
"çok isterdim ama vaktim az. dostlar edinmeli, yeni şeyler tanımalıyım."
"yalnız evcilleştirdiğin şeyleri tanıyabilirsin." dedi tilki, "insanların tanımaya ayıracak zamanları yok artık. aldıklarını hazır alıyorlar dükkanlardan. ama dost satan dükkanlar olmadığı için dostsuz kalıyorlar. dost istiyorsan beni evcilleştir işte..."
"evcilleştirmek için ne yapmalıyım?"
"çok sabırlı olmalısın. önce benden biraz ötede çimenlerin arasında oturacaksın. şöyle, ben seni göz ucuyla süzeceğim, sen ağzını açmayacaksın. çünkü sözcükler, yanlış anlama kaynağıdır. her gün biraz daha yakınımda oturursun."
-------------
"hoşça kal," dedi.
"hoşça git," dedi tilki. "vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. gerçeğin mayası gözle görülmez."