Gelene gidene ikram ederim diye orta kalile 1 kilo fistikli baklavaya ve 1 kilo su boregine ve 1 sise eyup sabri kolonyasina 200 tl vererek bir guzel sikildigim bayram. Bu sefer de o baklavaya laf eden cikarsa cataliyla beraber gotune sokmayi dusunuyorum.
Suri isi bezelyeden baklavanin kilosu bile 50 tl olmus. Sikerler boyle bayrami da isini de.
Gruplar halinde ellerimizde naylon poşetle şeker toplamayı bırakıp; “artık büyüdün bayram harçlığı yok” dendiği yıl benim için bayramlar çileye dönüştü.
Yılda sadece bir kaç kez gördüğüm, fikren hiçbir şekilde uyuşmadığı, aynı şakalara gülmediğim, teee anasının nikahından kalma kan bağından başka hiçbir benzer yanımız olmayan, saatlerce oturup bin yıllık geyikleri yapmaktan keyif almadığım, 15-20 yıl önce okuduğu kitaplardan başka ve hatta hayatında hiç kitap okumamış, onca yıldır aynı siyasi görüşü savunan, savunduğu görüş hakkında tüm bilgisi yıllardır kulaklarının aşina olduğu bir kaç slogan öteye gitmeyen, tek eğlencesi yazın çay bahçelerinde, kışın kahvelerde çay içmek olan uzaktan akrabalarımla oturup saatlerce sohbet etmeye çalışmak benim için bir eziyet. Bir de beterin beteri var. Geçmişte yaşanmış saçmasapan hikayelere, bazen ufak tefek, bazen büyük boyutta yapılan aslında herkesin farkında olduğu ya da unutamadığı, bununla beraber sair zamanlarda birbirleri arasında gerginliğe sebep olan ama bayram dolaysıyla hiç yapılmamış gibi davranılan çakallıklar yapan, kimsenin sikinde olmasa da kurulmaya çalışılan yapmacık sammiyetlerinden nefret ettiğim yakın akrabalarımla saatlerce vakit geçirmek zorunda olmak, benim için işkence dönüşüyor. Elbette sevdiğim akrabalarım da var ve onlarla uzun olmayan aralıklarla irtibata geçiyorum. Birbirini sevmeyen güruh zaten normal hayatta ilişkilerini merhaba, merhaba seviyesine indirgemişken bayramın bahane gösterilip o yalandan samimiyet gösterileri yapmaya ne gerek var. Zaten bayramlar çocuklar içindir.
1 günde milyonlarca hayvanın kesilip, fakire fukaraya hayır için et dağıtıldığı bayramdır.
hayvan katliamı, dehşeti gibi klişelerle gelmeyeceğim. müslüman olsak da, olmasak da herbirimiz kırmızı eti, öyle ya da böyle tüketiyoruz. özellikle bu bayramın en sevdiğim tarafı ise, tatilinin fazla olması, ve et tüketemeyen insanlara et tüketebilmelerinin sağlanması. ancak şöyle birşey de var;
ben hayvanların ev bahçelerinde, klasik insanlar tarafından kesilmelerini doğru bulmuyorum. birincisi ne kadar tecrübesi olursa olsun, mutlaka ve mutlaka işin uzmanı olmadığı için hayvanların canını çok yakıyorlar. ne bileyim kesimhaneye, ya da kasaplara falan götürüp de kestirin. neden hayvanlara bu eziyeti yapıyorsunuz? hatta bana kalırsa direkt genel anestezi uygulanmalı, ve bu iş sessiz sakin halledilmeli. çünkü her ne kadar etini yesek de, o hayvan canlı canlı boğazından kesilerek, aşırı acı çekerek ölmek zorunda mı? ya da bunlara rağmen bunun adına bayram demek ne kadar mantıklı?
yanlış anlaşılmayayım, ben kurbana karşı değilim zaten. ama kesme uygulamasında ki sığlığa çok karşıyım. bu iş usülüyle, ve temiz olmalı. aynı zamanda o kadar hayvan öldükten sonra buna bayram denmesini doğru bulmuyorum. kurban günü vesaire de denebilir.
görüşlerimi efendice belirttiğime göre, müslümanların kurban günü, müslüman olmayanların da kurban tatili kutlu olsun.
HER BAYRAM AYNI RiTUEL
Kaçan kurbanlık boğalar ve kovalayan caniler. Kendini yaralayan kerizler. Böyle bir tapınma biçimi beni çok şaşırtıyor. Her zaman kaçan kurbanlığın tarafında yer aldım. Boğa güreşlerinde bile, boğa galip geldiğinde ben "oley" diye bağırıyorum. Çünkü ben matadordan yana değilim. insanoğlu her caniliğine bir kılıf uydurmakta mahirdir. Uyuşturmadan kesim yapılması yasaklanmalıdır. Ben böyle bir tapınma biçimini tanımıyor ve kabul etmiyorum. Bu yaşıma kadar kurban kesmedim ve bundan sonrada asla kesmeyeceğim.
Fazla et yemedigim için benim için değişen bir şey yok.hatta Darüşşafakada okurken kurban bayramı olmasını istemezdim.nerdeyse kahvaltıda bile et vereceklerdi.
Bayram ziyaretinde ayıp olmasın diye tabağa denk gelen iğrenç bir yağlı et parçasını yemeye sebep olan bayram. Neyseki eve dönünce domestos içerek rahatladım.
kebabı, köfteyi o biçim kayan ezik tayfanın sözde hayvan hakları tatavaları başladı başlıyor. cevaba yahut savunmaya gerek bile yok.
müslümanlar, maddi imkanı olanlar allah'ın kur'an da ''rabbin için kurban kes'' emrini yerine getirirler.
bize her sene bu imkanı veren allaha hamd olsun...
bayrama yetişirsek ne mutlu.