bugün

Bu dün aslında yarındı; bir zamanlar bugün...
görsel
Sensin kadın.
ilk sözüm
Ön sözüm
“Tam 5 kere ölmüştüm. Bunlardan biri intihardı. 17 cinayetim, 83 kere de silahla adam yaralamam vardı. Ama şimdi ilk defa bir cesedin yanında korkudan ne yapacağımı bilmiyordum.”
S.a ben yue.

Bu yüzden kitap yazmıyorum, ne sanıyorsunuz ki?
Zamanı geriye almak.. Renkli misketlerin arka fonudur, anne sesindeki ekmek arası salça.
Ruhlar gerçekten yalnız mı gezerler?
Belki de bazıları el ele tutuşuyordur...
bir gün belki...
şeklinde başlardım. umutlu insanız sonuçta umudunuzu kaybetmeyin sevgili yazarlar.
Gece vakti yanıp sönen sokak lambalarının altında oturan adamın şerefine...

edit : Ufak bir iyileştirme
Bodoslama girerdim konuya. Zaten romanlarda böyle olmuyor mu. Atıyorum kitabın ana konusu Jennifer karakteri böyle başlardım.

Pencerenin önünde kalakalmıştı Jennifer. Dışarısı karanlık ve yağmurluydu. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Vs. Vs.
Eğer bu kitabi okumaya niyetliysen sonuna kadar oku, niyetli değilsen usulca yerine bırak.
merhaba, baştan söyleyeyim ben bir yazar değilim zira her yazı yazana yazar denmez ancak anlatmak istediklerim var.
Ve bir bir vurdu kıyıya umudunu yitirenler.

Haziran başıydı. Sıcaklığın yeni yeni toprağı kavurduğu dönemler. Hani o şeftalilerin olgunlaşıp, elmaların dalında gülümsediği zamanlardan söz ediyorum. insanların tebessümü yüzlerinde daha bir anlam bulduğu dönemleri kastediyorum.
koca bir güneşin doğmaktan yılmak bilmediği serin bir gün tatlılığında yere düşen her bir damlanın çıkartmış olduğu sesin verdiği huzuru duyarak uyandı 29 yıldır hapsolmuş zindanında.
yeni güne sisli bakan bir çift göz belirdi gri binanın dördüncü katındaki balkonunda.
Güzel havalarda her şey hoşgörülür gibi gelmişti bana.