Orta 2de don kişot'un son sayfalarını gözlerim buğulu okumuştum. Şimdi baktığımda çok da dokunaklı gelmiyor ama okurken içinde bulunulan ruhsal durum da önemli sanırım.
Çok sevdiğim bir kafenin hep aynı masasinda okuyarak bitirdiğim kitapta yaşadığım eylemdir. O kafeyi ve o masayı benim içın anlamlaştıran duygusal sendromdur. (bkz: ağlatırken düşündürmek)
bilen bilir metal fırtınanın birinci kitabında bir tecavüz vakası vardı. adamın gözü önünde karısı tecavüz uğrayıp öldürüldüğü an. heh! işte o an gördüğüm ilk amerikan bölüğünü kanını akıtasım gelirken bi yandan biraz ağlar gibi oldum. insanın sinirleri oynayınca olur öyle şeyler. neyse birgün terso bi durumda bi coni ile karşılaşırsam benden çekeceği var.
Okuyan duygusal bır kısılıkse, kıtabında kurgusu ıyıyse, okuyanın da ıcınden bırseyler alıp götürmüşse tamamdır bu iş. Genellıkle kıtabın sonlarında gerçeklesen bu eylem okuruda etkıler.