bugün

(bkz: a thousand splendid suns)
halit hüseyin'in kesinlikle okunmasi gereken iki kitabindan biridir. ama kesinlikle okunmalidir. diger kitap icin (bkz: uçurtma avcısı)
Halit Hüseyin'in mükemmel kitaplarından biri.
"Bu kendin ne çatısını aydınlatan aylarını sayabilirsin, ne de duvarlarının gerisinde gizlenen bin muhteşem güneşi."
Uçurtma avcısı kitabının 2. Seri kitabıdır.
Ana karakterlerinin kadınlardan oluşturulduğu ve bu kadınların yaşantılarında bitmek tükenmek bilmeyen zorlukların sürekli el değiştiren Afganistan arka planında kara bulutlar halinde kümelenişinin anlatıldığı bir roman Bin Muhteşem Güneş.
daha geniş yorumu merak edenler için http://tayfunsurucu.wordp...e-askin-yanlis-bulusmasi/
uçurtma avcısından sonra okunursa gelişmeleri kolayca tahmin edilebilen kitpatır. Ancak zaten etkileyici olan sürecin gerçekliği olduğundan enfes ama iç karartan bir kitaptır.
edebi değeri tartışılabilir fakat bu kitabı gönülgözü ile okuyabilen her kişi için, en son konuşulması gereken durumdur.

üçüncü mucizeyi bekleyenleri, insanlığın uyanması gerektiğini göz yaşartan, çarpıcı anlatım diliyle anlatan

zaman zaman kitabı bırakmanızı, başınızı ellerinizin arasına almanızı sağlayacak derecede öyküye mana yükleyen, öğrenilmiş çaresizliği, akıl almaz acılarla bezenen kalpleri anlatırken ruh halinizi değiştirebilecek nitelikte bir kitap.

savaşın gerekçesini nasıl yarattığını, olay/durum/kişi örgüsüyle zihindeki kalıpları anbean değiştirerek o an'ı yaşatır size, farkında olmadan kitabı elinizden bırakır, halinize şükredersiniz.

evrenin herhangi bir yerinde kadınların, çocukların çaresizliğine dair hallerini empati hissiyatı ile düşlediğinizde, öfke ile saniye saniye bezenir ruhunuz.

altı çizili pek çok satır var,

' sırrını rüzgara fısıldarsan, ağaçlara söylediği için suçlayamazsın. '

hiçbir afgan öyküsünün güzel bitmediğine dair de bir söz vardı, anımsayamadım.

fazlasıyla iç burkan detay barındıran bu kitap,

mutlak, okunmalıdır.
--spoiler--
bu kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin,
ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi..
--spoiler--
tadını çıkartarak okunması gereken kitap.
Ama yazar müsade etmiyor ki.
Bir sonraki sayfa merakı bitiriyor adamı.
okurken duygulandıran, ağlatan bin muhteşem kitap.
erkek egemen bir dünyada, kadın olmanın ne kadar güç olduğunu anlatan sürükleyici bir kitap...

olaylar, kahramanlar kitaptaki hüzün o kadar gerçekçidir ki, her satırı taa içinizde hissedersiniz. isyan edip yaşananlara, bu kadar da olmaz derken, aslında anlatılanın işin sadece görünen kısmı olduğunu anlarsınız. meryem'in bitmeyen, bir türlü dinmeyen acısı sizi de sarmalar, leyla'nın çaresizliği, umudu alır götürür..

hem bitmesin diyeceğiniz hem de sonunu merakla bekleyeceğiniz eşsiz bir eser.

işin en tuhaf yanı da; kadınların içinde bulunduğu çaresizliğin, acının, terk edilişin, insan yerine konmamanın, kadın psikolojisinin, kadın gözüyle dünyayı görmenin, bir erkek tarafından bu kadar etkileyici yazılmasıdır...
Kitabın adını her duyduğumda aklımda aynı manzara beliriverir. Hikayenin, her şeyin, başladığı o ilk ev. Okuyanlar ne demek istediğimi büyük ihtimal anlamıştır. Sayfalar birbirini izlerken sizi etkisi altına alacak hiç sıkmayacak güzel bir roman. Tavsiye ederim.
Harika bir kitap.
meryem gibi nice kadın var. Susan, kocasına itaat eden, 4 duvar arasından çıkmayıp dövülmeye, insan yerine konmamaya sesini çıkartamayan milyonlarca hemcinsim var. Yanarım, meryem'lere yanarım...

--spoiler--
Ah be meryem. Keşke taliban canilerinin senin hakkında çıkardığı ölüm kararını kabul etmeyip leyla ile kaçsaydın! Zalmay da büyüyünce affederdi seni. Azize çok severdi seni. Ah meryem..
--spoiler--
Okunası kitaptır , tavsiye edilir .
Çok güzel ve etkileyici bi roman..insanı sıkmıyor anlatımıyla..
Okuduğumda kendi geleceğimden korktuğum kitap. Bir yerler de kendini buluyorsun. Bir ezilmişlikte bir değersizlikte belki. Ve yaşanılanlar geleceğimiz belki.
Güzel bi kitaptır, saygılar, hurmetler.
Konusu erkek egemen toplumun uyguladığı şiddetdir. Bir kızın/kadının yaşamı etrafında geçmektedir. Ama tüm erkeklerin aynı bok olmadığıda vurgulanmaktadır. Yine de istisnalar kaideyi bozmaz.
halit hüseyni'nin 2007 de çıkardığı ikinci kitabıdır. her cümlesinde ayrı bir dert, her kelimesinde ayrı duygu yükleyerek yazmıştır sanki. çok güzel betimler mekanları canlanır insanın aklında bizzat. her zaman nerede doğulduğunun önemi yoktur, ırkçılık kabul edilemez denilse de bu olgu orta doğuda yaşayanlar için hiç de öyle değildir, zira nere giderseler peşlerinden gelecek doğulmuş bir yer kültüdür orta doğu.
okunmalıdır. evet.
Hayatimda okudugum en iyi kitaplardan biridir.
yer yer kızdıran, yer yer ağlatan, yer yer sevindiren bin muhteşem kitap.. baya bir ağladığımı hatırlıyorum.
Buyuleyici anlatımıyla beni etkileyen, bitmemesi için tüm çabalarıma rağmen 1 günün sonunda neredeyse sonuna geldiğimi farkettigim kitap.

Alıntı,

" Geçmişse yalnızca tek bir dersi içeriyordu: sevgi, insana zarar veren bir hatadır; işbirlikçisi, yani umutsa tehlikeli bir yanılsama".
her sayfası sanat kokan muhteşem bir kitap...
Duygu dünyamızı çok derinden sarsan muhteşem halit hüseyin kitabı. Bu kitap sizi çok etkilemiş çok üzmüş olabilir ama bu kitap bize bir ders de vermeli. Siyasal islamin ne kadar tehlikeli ve ne kadar korkunç bir şey olduğunu anlatması yönünden çok önemli dersler var bu kitapla alınması gereken. 70lerin gözalıcı kabil'inden nasıl bir harabe çıkardığını, ayni olayın pakistan, irak gibi diğer siyasal islamla yönetilen ülkelerde de sonradan görülmesi açısından önemli. islam bir dindir. Din olarak da kalmalı. Yönetim biçimi olmamalı. Din üzerinden insanlar bir yerlere gelmemeli. Laiklik mutlak surette her ülkede olmalı. Hıristiyan, müslüman, yahudi fark etmez. Din devlet ve siyasette yer almamalı. Ben bu kitaptan bunu da anladım.
“Sevgi, insana zarar veren bir hatadır; işbirlikçisi, yani umutsa tehlikeli bir yanılsama.”