yasak bir alfabeyle yazıyorum şiirlerimi.
anarşist çiçekler kokluyorum.
devlet sınırlarını ihlal eden kuşlara yardım ve yataklık yapıyorum.
umudun propagandacısıyım.
bütün sözcükleri örgütlüyorum.
halkların değil; aşkın, şarabın ve sevginin ayaklanması var,
ilk eylemde sınırdışı oluyorum.
gözlerini yurt eyle,
mültecin olayım.
kendi adına bana bir kimlik çıkart,
ben biraz da sen olayım.
Eski sevgilime yaptığımdır. "Ben unutursun sanmıştım * )" şeklinde geri dönüş almıştım. Basit liseli tavrı gibi gözükse de işlevliğini hala göstermektedir.
Pek Yakında'sı gibi özellikle Yeşilçam'a bol göndermeli olacağını düşündüğüm Yeni Cem Yılmaz filmi.
Edit: Bugün saat 14.00 seansıyla izlemiş olduğum film.
"olmuyor cemjimmm olmuyor olmuyor" demek istiyorum şu an. olmamış olamamış.
GORA ile yaptığı zirveden sonra gişe hasılatlarına bakılarak da anlaşılacağı gibi bir dibe vurma söz konusu. ticari zekasını kullanarak piyasaya sürdüğü fundamentals adlı film görünümlü sahne şovuyla yeterince parayı elde edince böyle absürd bir filme parayı sermaye etmiş belli ki. yıllardır ozan güven, zafer algöz tayfasıyla çektiği filmlerden sonra çetin altan'ı baş rolde görmek gerçekten farklılık yaratmış, güzel de olmuş.
özet olarak çok basit bir senaryo, sadece tiplemelere güldüğüm 2 sahne ve koskoca salondaki sadece 15 kişi ile cem yılmaz kalitesini gözümde bayağı bir zedelemiş durumda.
Seyrini yeni bitirdiğim filmdir. Sinemada izlemek nasip olmadı*. 2 saat 43 dakika uzunlukta bir filme sabretmek ve sabrettirmek gerçekten üstad işidir. Filmin sürekleyiciliğine şüphe yok çünkü bir sahne gösterilirken siz zaten bir önceki sahneyi kafanızda yoğurup daha öncekiyle birleştiriyorsunuz. Aklımda unutulmazlara kazınan kara delikte geçmişe sahip olma sahnesini hala daha düşünüyorum "acaba ben de kendimle iletişim halinde miyim?" diye. Ortam muhabbetlerinde "şu filmi izlemeyen konuşmasın, lütfen" gibi cümleleri kurdurtmayı hak eden bir film olmuş. Film eleştiri gücüm pek yoktur ancak güzelin de tadını biliriz elbet.
Bu arada kara delik, zaman ve uzay bükülmesi, solucan deliği gibi terimlerin sıkça geçtiği bi film olduğundan az da olsa haklarında bilgi sahibi olmanızı tavsiye ederim.
Karanlık geceye boğulmayın gençler, bu arada uzaktan sevmek aşkların en güzeli.
ilk 2 filmini netten izlemiş biri olarak aylardır filmin vizyonunu sabırsızlıkla bekliyordum. Serinin son bölümü olarak nitelendirilen ve klasik bir Amerikan mantığıyla (harry potter,hobbit) 2 parça halinde sunulan filmin ilk parçası. Sinemada izlemiş olmanın farklı bir tad olacağına emindim, nitekim öyle de oldu. Lawrence'nin yüzünün güzelliğine piksel piksel şahit olmak en az geri kalanını görmek kadar heyecan vericiydi*. Sahne olarak diğer 2 bölümün aksine savaş sahnesi daha azdı, daha çok olayların kurgulanışı ön plandaydı. Mantık hatasına yer vermemek için ince hatlarla ilerletilmiş ki burada kitabın yazarına esas tebriği etmek lazım. Yarım bırakılma mevzusuna gelecek olursak konuyu ortadan bölme değil de 2 farklı konuyu birleştirmişler gibi olacak, filmin bitişi öyle bir anlam verdi bana.
Genel olarak gidin izleyin efenim, bu arada uzaktan sevmek aşkların en güzeli.
Saatine, atan kişiye, o an yapılan eyleme göre haklı olabilecek erkektir.* Uyuyorken gece 2 buçukta atılan mesaja uyanınca 7 buçukta cevap verir, telefonda vakit geçirirken samimi bulmadığı erkekten gelen mesaja yatmadan önce cevap verir ardından "yatmam lazım iyi geceler" der, maç izlerken telefonu kenara atıp maçı izler maç sonu yorumları izler sonra açar bi de tv8 izler * sonra alır eline telefonu cevap verir.*
şafak pakdemir ismini hafızama kazıtan filmdir. Daha ağıropsikomanyak depresif bir film beklerdim ama bu da yeterlidir. Göz dolduran sahnesi filme özel yazılan kafası kendinden bile güzel şarkısının söylendiği sahnedir.
Ufak yönetmen detayları filmi gerçekten güzelleştirmiş, tebrik etmek lazım. Şarkılarının filmden önce çıkmış olması beni izlemeye yöneltmiştir(beyaz giyme toz olur, galata, kafası kendinden bile güzel).
Senaryo olarak dediğim gibi daha dramatik bekliyordum.
Belki de ağlamak için bahane arıyorum sebastian.
Kavşaklı Mantık kuracak olursak ilk durumda toz olur denmesi normaldir, çünkü beyaz tozlanır. "...toz olur siyah giymez söz olur" şeklinde devam edecektir, burada siyah giymesi de matemi andıracağından söz olabilir. ikinci durumda söz olur denmesi normaldir, çünkü beyaz kavuşmak demektir. "... söz olur beyaz giyme toz olur" şeklinde devam edecektir ki siyah tozlanır ve belli eder.
Buraya kadar her şey normal gibi. Ancak kavşağın karşı şeridinde kafalar daha güzel. Kafaya göre ilk durumda "beyaz giyme söz olur siyah giyme toz olur" diyorsa bunu söyleyen erkektir çünkü beyaz gelinliği temsil eder. ikinci durumda ise "beyaz giyme toz olur siyah giyme söz olur" diyorsa bunu söyleyen bayandır çünkü siyah damatlığı temsil eder. Yani seslendirenin cinsiyetine göre değişiyormuş, ne şahane!
Kelamı sonlandıracak olursak zaten bu türküyü dinleyenin kafası sözleri ayrıştıracak potansiyelde değildir, öyle arkaplanda akar gider.
Sakın ha bağlanmayın e mi canlarım, sonra üzülüyosunuz bak olmuyo böyle.
En güzeli en özeli lan valla bak. Sevmediğini bildiğini uzaktan sevmek güzel, sevdiğini bildiğini bile uzaktan sevmek güzel. E zaten uzaktan sevmek aşkların en güzeli.
Webmaster, e-ticaret, internet hizmetleri üzerine yapılan aramalarda hep göz önünde olan site. Üye olunacak ama davetiye yok ki karşim.
(bkz: anladın sen onu)