bugün

ne emekler ile uykularınızdan fedakarlık edip okuyup bitirdiğiniz bir kitabın beyaz perdeye yansıması ile oluşan insani tepkidir.

jean-christophe grange - kurtlar imparatorluğu - empire des loups
dead poets society - ölü ozanlar derneği
Okuduğumuz kitapta yaşanan olayların kendi tasvirimiz dışında bize gorselleştirilmesi sonucu ortaya çıkan durum.
(bkz: trainspotting) filme asla kötü diyemem.ama kitabın yanında sönük kalmış.
(bkz: kız kardeşim için) *
(bkz: kız kardeşimin hikayesi)*
the kite runner kitabın yanında film, hayal kırıklığı yaratacak kadar vasat.
çünkü kitabın ışık, ses, görüntü vs. bilimum yönetmeni sendin ama filmin değil.
misal boleyn kızı kitabını okuyup filmini izledikten sonra söylenebilitesi yüksek cümle.ama zaten hiç bir film kitabı geçecek kadar iyi olmadığı için bu cümle çokça kullanılır.
genelde çoğu filmin kaderi.
(bkz: mansfield park)
(bkz: Lord of the rings trilogy) kötü değilde..kitap daha iyiydi diyelim.
filmini izlemesem de çevreden aldığım yorumlara bakılacak olursa, kızıl nehirler örnek verilebilir.
film, kitabın; yönetmen, senarist ve tüm her şeye burun sokan yapımcıların gözünden anlatılmasıdır.

bu nedenle yanlıdır.

ardından, kitaptaki her şeyi, sinema teknikleri anlatma kudretine sahip değildir.

bir örnekle anlatalım:

trevanian adı ile bilinen rodney whitaker'ın the eiger sanction kitabı ve clint eastwood'un hem yönetip hem de başrolde dr. jonathan hemlock'u oynadığı, 1975 tarihli aynı isimli filmi.

senaristler arasında, o zaman trevanian olduğu bilinmeyen rod whitaker adı geçer. kaldı ki trevanian, hem sinema konusunda akademik geçmişi olan biri, hem kitabın yazarı, hem de filmin senaristidir.

film kitabına en uygun çekilen filmdir, aksini kimse kanıtlayamaz, çünkü öyledir.

ancak, kitapta geçen bir olayın filme nasıl yansıdığına bakılırsa, en temel sorunun kaynağına inilir.

kitapta, dağa tırmanış esnasında, av mı yoksa avcı mı olduğunu kestiremeyen dr. hemlock, yanındaki eleman bıçağını çıkarınca tedirgin olur. kafasından onlarca düşünce geçer ve en son, hiçbir şey yapmamaya karar verir. çünkü, aşağıda dürbünlerle insanlar bu medyatik tırmanışı izlemektedir.

filmde ise, dr. hemlock'un aklından geçenleri, filmin anlatım tekniğine uygun olarak iç ses olarak da veremezler ve sahne bir miktar havada kalır. senaryoda imzası bulunan trevanian'a ve bir sinema dehası eastwood'a rağmen.

bunun gibi en basit şeylerden başlayarak, kitabı filme uygun şekilde aktarmak neredeyse, imkansız bir uğraşa dönüşür.

dan brown dallamasının kitaplarını ve ondan uyarlanan filmleri ayrı tutuyorum. çünkü o herifçi, kitapları zaten genişlemiş senaryo gibi yazar. yazdığı şeylerin, edebiyatla, romanla alakası olmaması ve en en en çok satan şeyler olması, bununla alakalıdır.

bundan ötürü, kitap güzeldi ama film kötü olmuş, her zaman söylenecektir.

bunu zorlayan bir diğer eser ise umberto eco romanından uyarlama gülün adı'dır ki, o da oldukça rafine düzeye indirilmiştir. kitabi derinliği kaybetmiştir.
(bkz: angela s ashes)
(bkz: bizim büyük çaresizliğimiz)
tam tersinin olmasıda ihtimaldir. Forrest Gump bunun en büyük örneğidir. Kitaba kötü demem ama
filmi çok daha iyiydi.
Harry Potter serisinin tüm filmleri icin kurulabilecek ideal cümle.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar