misal boleyn kızı kitabını okuyup filmini izledikten sonra söylenebilitesi yüksek cümle.ama zaten hiç bir film kitabı geçecek kadar iyi olmadığı için bu cümle çokça kullanılır.
senaristler arasında, o zaman trevanian olduğu bilinmeyen rod whitaker adı geçer. kaldı ki trevanian, hem sinema konusunda akademik geçmişi olan biri, hem kitabın yazarı, hem de filmin senaristidir.
film kitabına en uygun çekilen filmdir, aksini kimse kanıtlayamaz, çünkü öyledir.
ancak, kitapta geçen bir olayın filme nasıl yansıdığına bakılırsa, en temel sorunun kaynağına inilir.
kitapta, dağa tırmanış esnasında, av mı yoksa avcı mı olduğunu kestiremeyen dr. hemlock, yanındaki eleman bıçağını çıkarınca tedirgin olur. kafasından onlarca düşünce geçer ve en son, hiçbir şey yapmamaya karar verir. çünkü, aşağıda dürbünlerle insanlar bu medyatik tırmanışı izlemektedir.
filmde ise, dr. hemlock'un aklından geçenleri, filmin anlatım tekniğine uygun olarak iç ses olarak da veremezler ve sahne bir miktar havada kalır. senaryoda imzası bulunan trevanian'a ve bir sinema dehası eastwood'a rağmen.
bunun gibi en basit şeylerden başlayarak, kitabı filme uygun şekilde aktarmak neredeyse, imkansız bir uğraşa dönüşür.
dan brown dallamasının kitaplarını ve ondan uyarlanan filmleri ayrı tutuyorum. çünkü o herifçi, kitapları zaten genişlemiş senaryo gibi yazar. yazdığı şeylerin, edebiyatla, romanla alakası olmaması ve en en en çok satan şeyler olması, bununla alakalıdır.
bundan ötürü, kitap güzeldi ama film kötü olmuş, her zaman söylenecektir.
bunu zorlayan bir diğer eser ise umberto eco romanından uyarlama gülün adı'dır ki, o da oldukça rafine düzeye indirilmiştir. kitabi derinliği kaybetmiştir.