bugün

görsel
bilmek her şeyin sonu olur. çekici olan bilmemektir. sis, her şeye harika bir güzellik katar.

Genç Dorian'ın Portresi
Oscar Wilde
Aşık olduğum yazar cahit zarifoğlundan. önceden uyarayım biraz rahatsız edebilir ve biraz üzebilir sizi.
"iddia ediyorlar ki Arap harfleri zormuş, kimse öğrenemez okuyamazmış, latin harfleri okuyup yazmayı yaygınlaştırmış, insanların bilgi düzeyini yükseltmiş... Etrafıma bakıyorum. iddiaların hep aksini görüyorum.Okuma yazma bilenlerin sayısı şu elli yılda yüz kişide elli kişiye bile çıkarılamamış, üstelik okuyup yazanların hali pek acıklı. içlerinde okuldaki mecburi kitapların dışında kendi iradesiyle kitap alıp okuyan parmakla sayılacak kadar az. Oysa benim dedem mesela basit bir marangozdu. iki zahire sandığı dolusu kitabı vardı, ağır ağır kitaplar,tefsirler, Gazaliler, Camiler, Mevlanalar...

Ne mi oldu bunlar? Okuma yazma bilmeyenlere miras kaldı. Okuyabilenler de okumadı. Zira toprağa gömdüler. Devletin memurları baskın yapar, yakalarlar, vay bu harfleri mi okutur, okursunuz diye hapse atarlar diye toprağa sakladırlar.

Nasıl olmuşsa bilmiyorum, vurmuşlar bize, biz vurmamışız.

Bu anlattığımız küçücük bir misaldi. Kaçabilir miydik bilmiyorum, kaçmamışız, gömmüşüz toğrağa kitapları.

Acaba vurmak bitti mi?Acaba vurdularvurdular bitti mi? Yoksa hala vurmakta mıdırlar?"
Insan yanlız yüreğiyle doğruyu görebilir .
Asıl görmesi gerekeni gözler göremez.
Küçük prens .
"adımız roskoviç" dedi yaşlı adam
"kırk sekiz yıldır evliyiz neredeyse yarım asır, O zaman birbirinin gözünde kim olduğunu ve değerini biliyor insan, anlıyor musunuz beyim ?.

Bütün Bir Ömür/s. 101
...ama gelmek bir yolun sonuna varmak değil. insan her menzilde bir yere varır, her adımda gezegenimizin gizli kalmış bir yüzünü keşfedebilir, bunun için bakmak, istemek, inanmak, sevmek yeterli.
amin maalouf, semerkant
-ara sıra bana kremalı börek almam için para veriyorsunuz, değil mi ?
"sana her gün para verebilirim, ama sen..."
-sizden her gün para alamam.
"neden ?"
-çünkü kahvaltı edecek parası olmayan başka çocuklar da var.

Şeker Portakalı
Yetişkin uysallığı yapay bir haldir. Tasarlanmıştır. işlevselliği üzerinde hesaplar yapılıp öyle biçimlendirilmiştir. Yetişkin uysallığının temeli, toplumun varlığını sürdürebilmesi için toplumdaki her bireyin bir boka yarayacağı inancında yatar.
Hakan Günday AZ
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. ( Yazarını herkes biliyor kitap olmasa bile.)
görsel
(bkz: gazali)-mükaşefetü’l kulüb
öyle zamanlar vardır ki, insan hayat ırmağının akış yönünü değiştiremez.

Simyacı.
“- gerçekten, ne istiyorsun?
- sadece tüm ışıklar söndüğünde, ay bile bir yere saklandığında benimle kalmanı, bana sarılmanı istiyorum.”
"Sana gelmek istiyorum ve sana geldiğim an sarılmak istiyorum. Zira iyi değilim ve bu birbirimize sarılmamızı gerektiriyor."
"tren istasyonundayım. duraklarda sen yoksun; aşılması beklenen, uzun, sarı bir bozkır var. tren raylarına iç çekerek bakan bir çocuk, o çocuğu korumaya çalışan bir anne, koşuşturan insanlar, örülen kazaklarla dolmuş kabarık bavullar, az önce şemsiyesini oturduğu bankta unutan bir adam var. bir yokluğu var eder gibi yapılan sıkıca sarılmalar ve şefkatin tetiklediği gözyaşları var. bir çocuk, ayrılığın yaban tadını ilk kez dudaklarına alacak olan bir çocuk ve bir kedi var. güz mevsimine doğru ilerlediğimiz, burada öylesine belli ki! gök gürüldedikçe, vedalar daha da sıkılaşıyor, bir kışa hazırlanır gibi, domatesleri kavanozlara koyar gibi, yaprağı tuza basar gibi bir vedaya alışmaya çalışıyor insanlar. çocukla vedalaşan kedi, trene bindiğimde bana da el sallar mı acaba?"

-lefévre, var olmayan
Emin olun ki, Kristof Kolomb Amerika' yı bulduğu zaman değil, fakat bulmak üzere olduğu zaman daha mutluydu. inanın ki, mutluluğun en hararetli dakikası belki, Yeni Dünya'yı keşfetmeden 3 gün önce, bütün tayfaların ümitsizlik içinde ayaklanarak, Avrupa'ya tekrar dönmek istediği zamandı. Kolomb onu, belli belirsiz gördü. Öldüğü zaman nereyi bulduğunu tam anlamı ile bilmiyordu. Asıl önemli olan şey hayattır. Yalnız hayat!

- Dostoyevski , Budala
Hayatını çekingen biri olarak yaşama dostum. Çık arenaya, eleştirileri unut, sana verilen günlerin armağanıyla özgürce ve büyük oyna. Hayat kısa, yıllar tıpkı sıcak kumsalda parmaklarının arasından akan kumlar gibi çabucak kayıp gidiyor. Sen parıldamak, yeteneklerini gün ışığına çıkarmak için yaratılmışsın. Hayatta bir tek. Başarısızlık vardır, o da denememektir… En büyük başarısızlık, en yüce oyunu oynamak istememek, seni ürküten yerlere doğru yürümemektir.

|Koza Kelebeği Bilmez/Robin Sharma|
normal halimize dönüp o yaşamsal bileşiği tekrar oluşturuyoruz: ç2se4. çetinikisalakenderdört *

(bkz: barış bıçakçı)
(bkz: bizim büyük çaresizliğimiz)
görsel
Hakkınız var. Biz iki biçare insanız, iki derdi birleştirirsek mesut oluruz diyordum, yanılmışım.
Üç mertebe var derler: muhabbet, aşk, derd. Muhabbet ehli o ki mahbûbunu görünce memnûn, görmezse kaydında değil; aşk ehli o ki mahbûbunu görünce memnun, görmezse mahzûn; derd ehli o ki görse de mahzûn görmese de mahzûn.

Can Veren Pervaneler - Hayati inanç
Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.

Cehennem-dan brown
ne söylesem diye düşünmek, niçin söyledimdi, diye pişmanlık duymaktan iyidir..

gülistan/
"... ona aşık olamayacağıma inandığım için korkusuzca leyla hanım'a yüreğimi açmıştım. ama korkusuzca yüreğimi açabildiğim tek kadın olduğu için de hemen ona aşık oldum."
(bkz: kara kitap)
görsel
(bkz: fani dünya)
Zekilik kadar aptallık da gerekliydi,ama aptalca davranmak da zekice davranmak kadar zordu.

1984