bugün

"Uykuya dalarken, uykuda ölen insanlar olduğunu hiç düşünmedin mi? Dişlerini fırçalarken, işte tamam, bu son günüm demedin mi hiç? Çok süratle, hem de çok süratle hareket etmek gerektiğini, çünkü zamanın kalmadığını hiç hissetmedin mi? Ölümsüz mü sanıyorsun kendini!"

sözcükler/ Jean Paul Sartre
Kendime gömülüyorum.
(bkz: peyami safa)
(bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu)
Başka bir deyişle...

- varlık ve zaman, martin heidegger.

Açıp açıp okurum bu kısmı.
görsel
"anam ölmüş bugün. Belki de dün, bilmiyorum."

albert camus - ya ban cı.
Biraz dikkatli baksan
Ayaklarımızın altında bi gezegen saklı aslında

küçük iskender - cangüncem
işinde ve sözünde doğruluktan ayrılma. Hak, doğruların yardımcısıdır.

(bkz: ali fuad başgil)
(bkz: gençlerle başbaşa)
"Dinlemesini biliyorsun, ki bu mühim bir meziyettir. Hiçbir işe yaramasa bile insanın boşluğunu örter, karşısındakiyle aynı seviyeye çıkarır!"
saatleri ayarlama enstitüsü adlı ahmet hamdi tanpınarın eşsiz eserinden.
“insan, tabiatı gereği zora düşmedikçe yeteneklerini hakkıyla ortaya koyamaz.”

Sun tzu - savaş sanatı
"Zamanımın yara izlerini üzerimde fazlasıyla hissediyorum."
eğer oy vermek bir şeyleri değiştirseydi buna izin vermezlerdi. emma goldman.
görsel
Sen bana gülmezsin...
"Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o, benim için bütün insanlığın timsaliydi."

Sabahattin Ali - (bkz: Kürk Mantolu Madonna)
Odamda tek başıma olmayı diledim kitaplarımla baş başa, bu insanlardan uzakta. Uçurtma avcısı
"bu gün çok salakça bir şey oldu... ya da en azından ben öyle sanıyorum. çalıştığım sigorta şirketinde aylardır işe gelmeyen iş arkadaşım gregor samsa isimli genç (ki itiraf etmek gerekirse pek salaktır ve kendini sekiz ortalı bir harita metot defteri sanmaktadır) geldi ve patrona işe gelmeyişi için nasıl bir yalan uydurdu dersiniz? acayip bir yalan, max bile bu kadar salakçasını söylememişti.
salak gregor! güya gregor samsa bir sabah uyandığında kendisini devcileyin bir böceğe dönüşmüş olarak bulmuş. düşünebiliyor musunuz? devcileyin bir böcek. hahahaha! hayatımda duyduğum en aptalca yalan... üstelik bunları serinkanlı bir şekilde anlatırken inandırıcı olsun diye antenlerini sallamayı da ihmal etmedi. hahahaha! itiraf etmek gerekirse çok inandırıcıydı kostümü fakat onu alt katımızdaki terzi bayan v.’ye diktirdiğini herkes tahmin etti tabii. işyerindeki herkes kahkahalarla güldü onun bu haline...gregor o muhteşem antenlerini bir sağa bir sola sallayarak ve de tabii ki ağlayarak dışarı kaçtı.
ağlayarak kaçarken bir yandan da bana "ühü hühühü ühüüüh kafka sevgili dostum, benim bu hikayemi mutlaka yazmalısın. insanların çok ilgisini çekecektir. ühü ühüü ühüüüü" diyordu. düşünebiliyor musunuz, ne kadar salakça, böceğe dönüşen bir insanin öyküsünü yazacağım ve bu insanların ilgisini çekecek. hahahaha! bu gregor iyice kafayı yemiş!!!"
"seninle şöyle bir oturup konuşamadık."

aslında o kadar kısa, o kadar derin, o kadar manalı ve o kadar acı, hüzünlü.

kürk mantolu madonna.
"insan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor. Ben de yaşayacağım. Ama nasıl yaşayacağım? Bundan sonraki hayatım nasıl dayanılmaz bir işkence olacak! Ama ben dayanacağım. Şimdiye kadar olduğu gibi..."
Mahpus isimli kitaptan... Hayatımızdaki yapmacık sevgiler bundan daha güzel özetlenemezdi.
görsel
''sana, beni asla tanımamış olan sana.''
stefan zweig - bilinmeyen bir kadının mektubu
irikıyım bir italyan asıllı, bize konuyu açmak için kürsüye çıktı.
''...bakın, dünyada iyi, temiz ter kokusu diye bir şey yoktur. ancak kötü ter kokusu
gibi de bir şey yoktur...''
ama allahım diye geçirdim içimden. doğru mu duyuyordum ben. bu şey mutlaka
resmi makamların izniyle düzenleniyordu. bu sersem de kalkmış bana koltuk altlarımı
temizlememi söylüyordu. bunu bir mühendise ya da orkestra şefine söylemezlerdi.
adam bizi aşağılıyordu...
"intihar etmeyeceksek, içelim bari."

daha iyi kitap başlangıç cümlesi yok. kesin bilgi.
"Metro herkesi ve her şeyi yutar: sırılsıklam takım elbiseleri, cüretini yitirmiş entarileri, ipek çorapları, rahim iltihaplarını ve çorap kadar kirli ayakları, kira gibi kazık, kaskatı kolalı yakaları, karnı burnunda hamilelikler gibi sert, aşınmak nedir bilmez rahim ağızlarını, süregelen kürtajları, savaştan kalma kibirleri, işte bunların hepsi katranlı ve fenik asitli merdivenlerden aşağı akmaktaydı."

Louis-Ferdinand Celine / Gecenin Sonuna Yolculuk
“...Bir kere şunu iyice anla ki, birini sevmek, bunun karşılığında sevilsen bile, sevilen kimseyi ilgilendirmeyen kişisel bir sorundur...”
Sanırım mutlu olmaya korkuyorum. Çünkü ne zaman çok mutlu olsam, bir şeyler hep ters gidiyor.

Charlie Brown
“Gurur daha çok kendi nefsimize olan saygımızla ilgilidir; kibir ise başkalarının bize duymasını istediğimiz saygı ile ilgilidir.” Aşk ve gurur.