bugün

Ebu'l iz'in şu anda Süleymaniye kütüphanesinde bulunan bir kitabı. Asıl adı Ebu'l-izz ismail b. er-Rezzaz el-Cezeri'dir. Bilinen ilk sibernetikçi olup mekanik hareketlerden faydalanarak yaptığı makinaların şemaları bu kitapta yer alır.
ihsan oktay anar ın bir romanı.
"demir neden serttir bilir misin? o, insanoğluna hemen boyun eğmez, çünkü onların, kendisiyle işleyecekleri suçları bilir. bu yüzden de ortak olacağı günahların bedelini ateşte peşinen öder. zalimlerin kolları kendi erişilmez isteklerine göre çok kısadır. icad ettiğin silah işte onların tutkularını büyütecek ve zulümlerini arttıracak . sen onların kollarını uzattın. oysa kılınçlar yeterince uzun değil miydi?"

bütün çizimlerini kendi yaptığı, mekanik bilgisiyle insanı hayretlere düşüren, hayal gücünde sınır tanımayan bir ihsan oktay anar kitabı daha..
(bkz: el ceziri)
mekanik
efendim içerisinde geçen havai mercan dede karakteri arkın allene albüm konseptinin isminin ilhamını vermiş akabinde kensi ile özdeşleşmiştir.

gelelim kitaba. bürokrasi eleştirisi kokmaktadır. kahramanların icatlarının kabul edilmesindeki sorunları anlatmakta. padişah huzuruna çıkarılamadıkları için bir bir nasıl çöpe gittikleri bizleri üzmektedir. zira eğer böyle zatlar yaşamış ve bunları gerçekten yapmışlar ve kabul edilmemişlerse osmanlı devletinin neden ilimde ilerlemediğini anlamış oluruz.

kitabın son kısmında "nokta" üzerine değinilerek tasavvufi bir gönderme de yapılmış olabilir.

kısa olmasına rağmen epey ayrıntı muhteva etmesinden mütevellit iyi okunması gerekmektedir. felsefe mezunu olan yazar * fizik. fen, tarih, mizah içeren bu eseri yazması diğer eserlerini * * * de takip etmek gerektiğini zorunlu kılıyor.

tavsiye edilir! kara celud un maslahatı ilginizi çekecek.
felsefe ve tekniği bir arada harmanlamayı iyi bilen,fantastik hikaye yazarı ihsan oktay anarın kitaplarından bir tanesi...osmanlı döneminde hiyel-aslında bu kelmeyi en iyi karşılayacak sözcük mekaniktir sanırım- ilmiyle ilgilenen mühendislerden ve bunların icatlarından bahsedilir...bilmenin,bilginin öneminin ve iktidar tutkusunun kişilerde nasıl ortaya çıktığını ele alır..dili ağır gibi görünsede çok rahat ilerlenen bir hikayedir
debbabe, palankete gibi o dönemin savaş teknolojisine ait silahların bahsinin geçtiği bir ihsan oktay anar romanı.
lakin bu silahlar gerçekten var mı yoksa ihsan oktay anar' ın kendi fantazyası mı orasını çözemedim.
mekanik ilmini anlatan eski zaman icatlarından bahseden fazla beni sarmayan kardeşiminse vay anasını diyerek aşık olduğu resimlerine bakmakla yetindiğim kitap.
ismini al jazariden alan bir ihsan oktay anar kitabı. davut karakteri ve felsefe taşı ile aklımda oldukça özel bir yer etmiştir.
kitaplarının giriş ve gelişme bölümlerini yazıp, sonununda hayal kırıklığı yaşatan yazarların, nokta nasıl konur öğrenmeleri için okumaları gereken yapıt.
kitabın içindeki çizimlerin tamamı ihsan oktay anar'a aittir.
ihsan oktay anar'ın kısa olduğu için değil bırakmak içten gelmediği için bir solukta biten kitabı, hiyelkarlar'ın arz-ı endamı. tevrat'ta 1. ve 2. Samuel kitabındaki davud - calud/goliath savaşına göndermeli isimler/karakterler, puslu kıtalar atlası'ndaki rene descartes-rendekar metaforu gibi pascal'ın passakal, galileo'nun gailevi olması, bir de üzerine tekila'nın tek-u ala olarak zikri gerçekle hayal'in alaşımına daha bir ahenk, aroma katıyor kitapta. yazar puslu kıtalar atlasında olduğu gibi bu kitabında da kendisinin yansıması uzun ihsan efendi karakterini kullanarak bir nevi cameo yapmış sanki. calud'un muazzam aletinin maslahat diye anılması kelimeyi her gördüğümde maslahatgüzarlık görevini hatırlattı bir de. neden bu diplomatik sıfat pipi anlamına gelen bir kelimeden türemiştir...? etimolojik bir araştırma yapmak lazım. bir de calud'un esmeralda üzerine fantezilerinin ve civar kerhaneleri ile aşiftelerin gözbebeği zeker kariyerinin anlatıldığı bölümler sahafların arka tezgahlara istiflediği erotik romanlarının o kapiyi actigimda memelerini sivazliyordu mizahiliğini anımsatmadı değil. kitaptaki anar'ın mekanizma çizimleri ise oturup incelenesi üzerine kafa yorulası birer zihni sinir procesi olarak dürtüyor okuyucuyu. bir kez daha oku, sindir diyor adeta.
--spoiler--
ne var ki hayal nazırı uzun ihsan efendi, üzeyir bey'in yanından asla ayırmadığı, üzerinde sadece bir nokta bulunan deftere, kendisinin, evin ve orada vaktiyle yaşayıp ölmüş insanların muhayyel hayatlarını yazdığını, insanoğullarının hayatları da hayalden çok hiylelerle dolu olduğu için eserine kitab ül hiyel adını verdiğini rivayet etmiştir. sayfa 144
--spoiler--
türkçesi hile kitabıdır.*
kitabın sonlarına doğru kopya ile taklit arasındaki ince çizgiyi hayet ustaca anlatıp, arapçada göz ile kör'ün arasında bir nokta fark olduğunu bizlere göstererip hikayenin masalın o pirüpak sularında bir kez daha yıkamış beynimizi bu kitapla, uzun ihsan efendi

ol vakitte uzun kulak kepçe ufuk çelebi'den rivayetle; hayat aksın hayalin hiç bitmesin anar efendi.
ihsan oktay anar'ın en ince kitabıdır. ince olmasına rağmen sizi birçok hayallere götürecek ve sizi kendine sıkı sıkı bağlayacak bir kitap.
kısaca " eski zaman mucitlerinin inanılmaz hayat öyküleri " ni anlatan , karmaşık cümlelerin yanında büyük oranda içindeki çizimlerin orjinalliğiyle dikkat çeken kitap. yinede diğer ihsan oktay anar kitapları yanında sönük kalıyor.
(bkz: kitab ul hiyel)
(bkz: kitab ül hiyel)
bir kitaba başlarken heyecanlandığımı hiç hatırlamam. bu yönüyle bir ilk benim için. yine on üzerinden bin, bin üzerinden on bin puan veriyorum sana büyük usta
puslu kıtalar atlası kadar sürekleyici değil.
(bkz: KiTAB UL ZEKER)
ihsan oktay anarın harika kitaplarından biri daha. okursun 1 hafta geçer pek bir şey hatırlamazsın ama verdiği zevk kalıcıdır.
zor kullanarak doğaya hükmetmeye çalışmanın, zorluklarını anlatan, uzun uzun mekanizma tasvirleri arasında saklanan derin mesajlar veren, tipleme isimleri ile mest eden, her mühendis adayının okuması gereken kitap.