şimdi ben buraya neden çıktım? niçin çıktım? nasıl çıktım?
bunu izaha gerek yok.
gördünüz, yürüdüm çıktım.
ama çıkmamış da olabilirim.
çıkmışsam çıkmışımdır, çıkmamışsam çıkmamışımdır.
görünen köy uzakta değildir.
buraya çıktık da sonradan çıkmadık mı dedik?
bunlar bir takım uydurma laflardır.
sahi yav, ben buraya neden çıktım?
kim çıkardı ulan beni buraya?
-biz çıkardıık.
okul, yol, tapu..
-yuuuuh.
bırakın onu beni dinleyin ve de şunu unutmayın atasözüdür.
oylarınız damlaya damlaya dağdan kestim kereste.
şimdi ben buraya neden çıktım? niçin çıktım? nasıl çıktım?
bunu izaha gerek yok.
gördünüz, yürüdüm çıktım.
ama çıkmamış da olabilirim.
çıkmışsam çıkmışımdır, çıkmamışsam çıkmamışımdır.
görünen köy uzakta değildir.
buraya çıktık da sonradan çıkmadık mı dedik?
bunlar bir takım uydurma laflardır.
sahi yav, ben buraya neden çıktım?
kim çıkardı ulan beni buraya?
hocam çoktur unutulmaz hepsi birbirinden güzel ama hele üçkağıtçı filmindeki bir sahne var ki yani kolay kolay unutulmaz.
konu; kemal sunal'ın rıfkı karakterini oynadığı bu filmde herkes rıfkı'yı evliya, ermiş gözüyle görmektedir ve kendisi belediye başkanı olmuştur ancak bir gece rüyasında şu gün şu saatte öleceği söylenir o da çıkmış son kez halk içinde gezmektedir ve kasap ile aralarında şöyle bir diyalog geçer;
* kasap: başkanım babama selam söyleyin o da gideceğiniz yerde
* kemal sunal: ben ananın olduğu kısıma gidiyorum ona söylerim.