bugün

an itibariyle atv'de "tv de ilk kez" logosuyla yayınlanan film. ulan şu arılar üzerinden de gerilim filmi yapmayı beceriyorlar ya , söyleyecek lafım yok.
tamamen saçmalık olan film. 'katil arılar, katil balinalar. bu ne lan. tamam konu bulamıyonuz senaryonuz vasat ama şu hayvanları katmayın be kardeşim' diyesi geliyor insanın
katil ıvır zıvır film serilerinin devamıdır. ulan madem senaryo aynı bari filmin adını değiştirin artık. yıllardır katil arılar, katil balinalar, katil yılanlar, katil karıncalar, katil kobra vs vs.
başı nerde, kıçı nerde belli olmayan filmlerden birisi.
(bkz: katil pireler)

kendinize dikkat edin! götünüzde uçuşurlarken aslında mutasyon geçiriyorlar.
cok eskiden seyrettigim zaman sevdigim ayni tur filmlerden biridir. katil karincalar diye gider iste. guzeldi amk. aksam bulursam bakayim bari. seviyorum ben oyle filmleri, kafa dagitmak icin iyi oluyor.
bu tarz filmlerin türk versiyonu yapılsa ismi farklı olurdu;

örneğin; terörist arılar, bölücü karıncalar, hain balina, paralel yılanlar vs...
Meksika’nın Chiapas eyaletinde, bir polis memurunun arıların kovanına ateş etmesi yüzünden 70 polis, katil arı (Afrikalılaşmış arı) saldırısına uğradı. 10’u ağır olmak üzere saldırıya uğrayan polislerin hepsi yaralandı. Katil arıların en tehlikeli arı türlerinden oldukları biliniyor.

Yıl: 1957…
Yer: São Paul, Brezilya…

Brezilya her zamankinden daha sıcaktır. Öyle ki; terin damlası yere düşmeden buharlaşır. Bölge ahalisi bile ortalıkta fazlaca dolanmaz, buldukları gölgeye kıvrılırlar. Tropikal iklim kuşağında olan ülkede o günlerde rüzgar “püf” diye bile esmez. Serinlemek için soluğu denizde alanlar bile, sıcak su ile karşılaşır, haşlanmaktan kıl payı kurtulurlar.

Bütün bu şartlara rağmen, bilim aşkıyla yılmadan çalışan biri vardır: Warwick Estevam Kerr… Kerr Brezilyalı bir biyologtur ve o sıcağın altında çadır misali laboratuarında incelemeler yapar. Güneş bulunduğu yeri ısıttıkça ısıtır ama o oralı olmaz. Mutludur. içi içine sığmaz. Bu mutluluğun sebebi, sipariş ettiği arıların gelmiş olmasıdır.

Warwick Kerr 26 adet Tanzanya kraliçe bal arısı getirtmiştir. Bu kişisel teşebbüsü değildir, Brezilya federal ve eyalet otoritelerinin emriyle çalışmaktadır (1956). Çalışmanın amacı, tropikal ortama uygun arıların üretilmesini ve bu şekilde bal gelirinin artmasını sağlamaktır. Kariyerinin dönüm noktasındadır. Eğer proje başarıya ulaşabilirse hatırı sayılır biyologların arasında yer alacaktır.

Ancak çok dikkatli olmalıdır. Olur da arılar kaçarsa, kontrolsüz bir çoğalma felakete sebep olabilir. Bunun için asistanlarını tembihler, her kilidi tekrar tekrar kontrol eder, arıları defalarca sayar.

Ne var ki; bütün bu tedbirlere rağmen, arılar bir fırsatını bulur kaçarlar. 26 Tanzanya kraliçe arısı, Brezilya semalarında özgürdür artık.

…ve korkulan başa gelir, kraliçe arılar bölgedeki diğer arılarla çoğalmaya başlar. Bir kraliçe arının bir koloni oluşturabileceğini düşünürsek, 26 yeni tür arı kolonisi kurulmaya başlar. Kırma arıların ne gibi özelliklere sahip olacakları ise merak konusudur.

Kerr, saçını başını yolar, asistanlarını paylar ama iş işten geçmiştir. Şimdi Kerr; kaybolan emeklerine mi, yoksa kırma arı tehlikesine mi yanmalıdır? Kırma arıların tehlikeli olabileceğini bilir, zira kırma ırkların (pitbull gibi) genelde daha tehlikeli oldukları bilinen bir gerçektir.

Biyolog’un düşündüğü gibi, karma arılar daha tehlikelidir ve öldürücü etkiler bırakabilirler. Daha sonra Africanized bee (Afrikalılaşmış arı) ve katil arılar adını alan ve hızlı bir şekilde çoğalmaya devam eden bu bal arıları Amerika kıtasını hızla kaplarlar. Önce Meksika’ya (1989), ardından da ABD’nin güneyine (1997) yayılırlar. Kovanlarını üs gibi kullanır, civarda adeta kuş uçurtmazlar. Üstelik istedikleri yerlere kovan kurarlar: Bazen bir evin saçağına bazen de bir tarlanın ortasına.

Velev ki biri kovan veya bir ferdlerine zarar versin, anında bulur ve misilleme yaparlar. Yine de kendilerine zarar vermeyenlere pek yanaşmaz, insanoğlu kadar vahşi olamazlar.

Bu arıların bal üretimi normallerinden daha fazla olduğu için, bazı arı yetiştiricileri tarafından yetiştirilirler. Ancak çoğu yetiştirici buna yanaşmaz, çünkü Afrikalılaşmış arıların yetiştiriciliğe uygun olmayan bazı özellikleri vardır:

Daha sık oğul verirler.
Mevsimsel yiyecek azlığına bağlı olarak göç etme eğilimindedirler.
Arı yetiştiricisinin kovanlarıyla uğraşmasına tepki olarak daha sık kaçarlar. (Bir arı kolonisi topluca kovandan ayrılıp başka bir yere yerleşir. Ara ki bulasın.)
Kolonilerin kendilerini savunma gücü daha fazladır.
Avrupalı akrabalarından daha sık yer oyuklarında yaşarlar.
Kovan çevresindeki alarm bölgeleri daha geniştir ve kovanı daha agresif bir şekilde korurlar.
Kovan içindeki “nöbetçi” arıların yüzdesi, normallerinden çok daha fazladır.
Bunun yanında uzun süreli besin toplayamamaya dayanıksızdırlar. Kışların çok soğuk geçtiği veya yazların çok kurak olduğu bölgelere yayılamazlar.