kapitalizmin insan doğası üzerinde yarattığı kötü şeylerdir. (hıhı şey)
şimdi başlığa ve kapitalizmi karalayacak olmama bakmayın, komünist değilim. ama komünist olmadığım gibi kapitalist de değilim. gerçi kapitalizmin kaymağını da çok yedim. zaten bu konu da bu kaymak ile ilgili. bunu da niye açıkladım bilmiyorum.
kapitalizmin tanrısı paradır. (sanki komünizmin allah'ı lenin, evet lan o) hepimiz biliyoruz bunu. öyle ki para için yaşayan ve yaşamakta olan insanların hayatını tehlikeye atmaktan hiç çekinmez bu sistem. hatta bu sistemden para kazananlar kendi hayatlarını bile tehlikeye atarlar. ne biçim iş ben anlamıyorum. evet kapitalizm sayesinde belki bilim, kültür ve sanat daha çok gelişmiş olabilir. çünkü paranın gelebileceği bir yer biliyorsa bu sistem onu kullanmaktan kaçınmaz. iyi bir albüm 30 milyon satacaksa dünya'da o albüm yapılır arkadaş.
şimdi temel mantık buydu ama artık bu değil.
şöyle ki;
abi anlaşılmış olan şu ki ; insanların koyunlardan pek farkı yok. bi grup insanın güzel dediği güzel, çirkin dediği çirkin. yok mu aranızda beğendiği halde başka insanlar küçümseyecek diye herhangi bir şeyi beğendiğini söyleyemen? vardır mutlaka, ben bi kere.
adamlar bi albüm yapıyorlar, bizim mirkelam'dan ne bileyim, bizim ismail yk'dan bir fazlası yok eksiği bile var. ama en daşşaklı müzik programlarına koyuyorlar, her ülkeden bir - iki eleştirmeni tutuyorlar, yazıyorlar ki aman tanrım ne muhteşem bi albüm , sonra bir iki ödül. bir bakıyorsun ki ürün satmış 30 milyon. redkit cemal'i bile sattırırlar bu adamlar dünyaya. allarlar pullarlar biraz. oldu bitti.
1- koyunlaştırır, ya da içimizdeki koyunu ortaya çıkarır.
devam edelim;
pendik'te yeni bir alışveriş merkezi açılmış, adını vermiyorum reklam olmasın. gaza getirdiler gittik. avrupa yakasındakiler yetmiyormuş gibi. geziyoruz böyle ağzımız bi karış açık. dışarıda hava sıcak ama içeride soğutucuları abartmışlar, yemek yerken üşüdüğümü farkettim. o anda aklıma geldi zaten bu;
içeride alışveriş yapan maksimum 5000 kişi için hayvani boyutta bir elektrik harcanıyor. harcadığı elektriğin parasını ödüyor ve bu para ona koymuyor olabilir ama, elektriğe yarattığı talepten ötürü zaten bir kısmını ithal etmek zorunda olduğumu elektriğin fiyatı pahalılaşıyor. ee noldu şimdi?
2- 3 verir 5 alır. ikinciyi de bulduk.
hadi bunu geçtim. bu alışveriş merkezinin karşısında bir inşaat daha var. bitmek üzere sayılır. o da büyük bir alışveriş merkezi inşaatı. tam karşısında ve bu alışveriş merkezlerinin 10 km ya var ya yok uzağında 2 şer tane daha ters istikamette.
şimdi bu merkezler klimalarla soğutuluyor. alış veriş edenleri rahatlatmak için. çok güzel tamam. iyi de klima içeriyi soğuturken dışarıyı ısıtan bir şey değil mi? sen 5000 kişiyi rahat ettireceksin diye, benim doğmamış çocuğum, torunum sera etkisini biraz daha fazla mı hissetmek zorunda? hayır arkadaşım benden para kazanıyorsun zaten, yaşanmaz bi dünya yaratınca kimden kazanacaksın? özel ilaçlar, gezegenler buldunuz da, parası olanları oraya mı göndereceksiniz?
3- öldürür.
şimdi gelelim reklamlara. kredi kartı reklamları. bilmem neyin değeri sadece bilmem kaç lira, bilmem ne sadece şu kadar lira, manevi bi şeyin değeri paha biçilemez. eveeeet. bu reklamı uzaktan anaa ne güzel diye izledik.
çok güzel de, o aldığın 5 lira dahi etse, paran yoksa ne yapacaksın yahu? kredi kartıyla çiçek al, böcek al evlen mutlu ol heyoo, ekstre gelince karını mı keseceksin?
4- ahmaklaştırır.
bi başka kredi kartı reklamında da geziyorlarmış, uçuyorlarmış aman ne güzelmiş. paran varsa uç gez, afferin, gezgin ol severim. ama şimdi bunu sanki para vermeyecekmişiz gibi dikte etmenin manası nedir? babam mısın sen niye beleşe gezi veriyorsun? yer mi anadolu çocuğu bunları?
5- salak yerine koyar.
burada kesiyorum dikkatim dağıldı başka zaman dökeceğim içimdekileri. bu ne huleyn.
kendini kişisel olarak geliştirmiş olan, sermayenin sadece ye sıç iç yatını almayıp şahsi beğenesini geliştiren kişilerde nedense pek görülmeyen olgudur.
halihazirda birbirlerini yargilamaya ac olan insanlara yeni bir standart kulvari sunmasidir... zengin gorunenler ile daha fakir gorunenlere, fakir gorunenler ile daha zengin gorunenlere birbirlerini tanimadan, konusmadan daha da fazla kutuplasmalarini saglar. zenginlerin birbirleriyle, fakirlerin de birbirleriyle mucadele etmelerini git gide normallestirir.
zengin birinin evi var diyelim, fakir kisi bu evin onunden gecerken giptayla bakacaktir ama bu evde yasayan yuksek gelirli kisi belki de yazlik ev istiyordur, bir haftasonu evi istiyordur, baska bir ulkede kalabilecegi bir ev istiyordur...
zengin kisinin evini begenen bu fakir kisi de gecekondusunun mutfagini yeniledi diyelim; komsulari bunu kiskanmayacak midir?
olumune kadar modifiyelenmis anadol'lar, murat'lar geliyor aklima. pahali bir yere gidip de arkadaslarina hesabi odeyecek parasi olmadigini itiraf etmekten korku duyan, "zengin" statusunu korumak icin cirpinan kisiler geliyor. 300 arabaya sahip olan insanlar ve dar gelirli olmalarina ragmen cep telefonlarini senede bir kac defa degistirenler...
toplumda her zaman statu onemliydi; para ile statunun korelasyonunu incelememize gerek yoktur, paranin son yillarda iyice degerlendigini ya da "hepsi amerika yuzunden" diye saldiriya gecenlerin abullabutluklari da ortadadir...
bu sozlukte acilan ve hararetle tartisilan binlerce basliga bakalim. starbucks'a gidenleri, ugg bot giyenleri namussuz ve zevksiz ilan eden kac tane yaziyla karsilasiyoruz. ote yandan fakir insanlarin kotu giyinmesini, yok randevuya sahin'le gitmeyi de kinamaya ne kadar musaitiz.
birilerine kendilerini zengin olduklari icin vicdan azabi cektirmeye calisiliyor, digerlerine ise paralari yetmedigi icin utanc duymaya.
insanlik bencildir ve bencil kalacaktir ama ne zaman "dur yahu, ben aslinda elimdekilerle de mutluyum, bu bana yeter" deyip de noktayi koyuyoruz?
en kusturucu yan etkisi anneler günü, sevgililer günü, evlilik yıl dönümü, ilk öpüştüğümüz gün, ilk tanıştığımız (vs) gibi bir sürü abuk sabuk gün uydurarak kadınları bu günlerin kutsallığına inandırmasıdır. daha sonra kapitalizm bu günlerin varlığıyla kasalarını doldurup duygu sömürürken, onun ne olduğunu bilmeyen gariban vatandaş hediye pırlanta alacağım, hanımın veya sevgilinin kalbini yapacağım diye borç batkalarına sürüklenir. * *
eşitsizliğin baş aktörü olan kapitalizm, zengini zengin etmekle beraber fakiri de daha fazla fakirleştirir. emperyalizm ile kardeslerdir. şu an ülkemizde kapitalist düzeni sisteme almış ve başarıyla gerçekleştiren en iyi örnek ise;
mide bulantısı yapar. "halkın refahını gözetmek" kisvesi altında -aslında sadece ve sadece sömürü biçiminin nasıl olacağı konusunda anlaşamadığıklarından- burjuva parlamentosu altında it dalaşı yapıyorlar ya her gün çok kötü mide bulandırıyor.