iyi hissetmek

entry43 galeri1
    18.
  1. iko gün önce gittiğim gezide hissetmiştim uzun zamandan sonra, onun doğup büyüdüğü her sokağında, caddesinde anılarının olduğu yerlerden geçmek, yan yana yürüyememiş olsak da, onun o yollardan geçmiş okduğunu bilmek bile huzur verdi bana. Kendimi yakın hissettim onun hayatının içine girmisim gibiydi. Gelmek istemedim ordan yanımda olamayacağını bilsem bile..
    0 ...
  2. 17.
  3. çok uzun sürmeyen bir ruhsal rahatlamadır.
    0 ...
  4. 16.
  5. Sen ol yeter ki.

    Iyi hissetmemem mümkün değil. Özledim seni çok özledim.

    Geri gel ol yine benim yine ikimiz olalım ha?

    Gerçekten özledim seni. Bana sen ilacsin. Olsan şimdi yanımda olurdu hersey. Bana iyi gelen şey sensin
    0 ...
  6. 15.
  7. hayatında her ne kadar mutsuz olsanda küçük bir kıvılcımla kendini iyi hissedersin..
    bazen bir şarkı , bazen eski bir dost , belki çocukluğunda kaybettiğin bir şeyin o eski koltuğun arasından çıkması..
    0 ...
  8. 14.
  9. uzun süre yapılmadığında
    kendini özlettiren bir eylem,
    çaba gerekir aslında
    hepsi bu.
    0 ...
  10. 13.
  11. birden gelebilir ve birden geçebilir bir histir. iyi hissediyor olmak peşine yaşanabilir bir dünyanın varlığına işaret eder. bir bakmışsınız bir hiçken dünyanın orta yerine dikilmiş kuzey kutbu direği olmuşsunuz.

    hayat yaşamaya değmiş, değiyor.
    1 ...
  12. 12.
  13. david burnsun okuyunca insanı iyi hissettirebilecek düşünceler yaratmasını sağladığını öğrendiğim kitaptır. en kısa zamanda alıp okuyacağım mutlaka. bu aralar çok ihtiyacım var o tarz eğitici bir kitaba.
    4 ...
  14. 11.
  15. uyumak ve bir daha hiç uyanmayacağını düşünmek (karamsar zamanlarda).
    istersen intihar edebileceğini bilmek (hayat çok zorlaştığı zamanlarda).
    seksin herşey demek olmadığını kavramak (erken boşaldığın vakit).
    cidden iyi hissetmenin binbir yolu var bunu farkettim.
    1 ...
  16. 10.
  17. Hiç bir zaman uzun süreli yaşayamadığım bütün dertleri sıkıntıları atlatmış sevdiğim insanlarla mutlu kahvem yanımda çikolatam elimde içim huzurlu sorunları düşünmediğim en ufak vicdan meselesi yaşamadığm anlardır.
    1 ...
  18. 9.
  19. 8.
  20. cebinde paran varken dışarıya çıktığın zaman hissedilen duygudur.

    yapamıyoruz o ayrı.
    3 ...
  21. 7.
  22. sabah uyandığınızda perdeleri açmak için kanepeye, yatağa çıkın ve çamı açın; inanılmaz iyi hissettirendir.
    0 ...
  23. 6.
  24. bir yerlerde iyi bir his olmalı. ben hep onu arıyorum.

    bir sabah kalkmalı ve kendimi iyi hissetmeliyim. bu hayat bu kadar zor olmamalı.

    iyi hissetmek, mutlu olmak, uyanır uyanmaz kendinden sıkılmamak, bu kadar zor olmamalı.

    ama her seferinde farklı taşların altında arıyorum ilacımı. inatla. yoruluyorum ama durmuyorum. sıkılıyorum ama pes etmiyorum. her seferinde farklı kişiler, her seferinde farklı işler, her seferinde farklı dünyalar. açıp bakıyorum, burda değil, kapat. açıp bakıyorum, burda da yok, kapat. kapaklar hep farklı, ama içinde bulmayı umduğum şey belli. aynı. her seferinde, kendimi iyi hissetmeye çalışıyorum. inatla.

    biliyorum. bir sabah kalkmalı ve kendimi iyi hissetmeliyim. mutlu olmak, neşeli olmak, sevmek, sevilmek, her sabah uyandığında umudunu biraz daha kaybetmemek, bu kadar zor olmamalı.

    iyi hissetmek.

    iyi hissetmek biraz da, yada belki çokça, iyi hissetmek için bu kadar yırtınmamakla alakalı olmalı.
    1 ...
  25. 5.
  26. her zaman beceremediğim şeydir.
    0 ...
  27. 4.
  28. Garip bir eylemdir . Çünkü bazen hayatınız bok gibi giderken , gördüğünüz ya da duyduğunuz bir şey size günlerce iyi hissettirebilirken , her şey yolundayken , tek bir sorun bile yokken huzursuz olunabilir ya da kötü hissedilebilir.
    2 ...
  29. 3.
  30. david burns'ün bilişsel terapi hakkındaki çalışmaları derleyip toparladığı kitabı. depresyona ve mutsuzluğa somut yaklaşımı ve istatistiki verileri ile ilgi çekmeyi ve sıradan "mutlu olmak" konulu kitaplardan sıyrılmayı başarıyor.
    2 ...
  31. 2.
  32. uzun zamandır aramız pek yoktu kendisiyle ancak yeniden göz kırptı bana.

    yeter diyip üzerimdeki ölü toprağını, depresif halimi, kötü hislerimi candam aşağıya fırlattıkdan hemen sonra onlarsız yapamayacağımı düşünüp pencereye koştum ve aşağıya baktım. yerde ölü gibi yatıyordu beni hayat karşıtı bir militan yapan olgular. ardından ne yapacağımı bilemedim ve tamamen şans eseri kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. orada olduğunu neredeyse unuttuğum gökyüzü o kadar güzel gözüküyorduki, aylardır kullanmadığım pozitif sıfatları ardı radına sıraladım ona. uzun sakalım, birbirine girmiş yağlı saçlarım, eskimiş gömleğim ve kaşe ceketime rağmen küçük bi kız gibi mutlu hissettim kendimi. yabacısı olduğum bu duygu içimi yavaş yavaş kaplıyordu. hava kapalıydı yalnızca bi kaç yıldız görebiliyordum fakat hiç bi zaman aşırı isteklerim olmamıştı ve yeterliydi bunlar benim için.

    hava biraz soğuktu ancak iyi gelmişti bu bana. içimdeki tüm olumsuz duygu ve düşüncelerin rüzgarla gidişini izledim. içeriye girdim ve perdeyi sonuna kadar açtım, sandalyemi pencerenin önüne bıraktım ve geceyi izlemeye devam ettim.

    o gece diğerlerinden pek farklı gibi görünmüyordu. yalnızdım, sigara dumanı vardı odamın içerisinde, ışık hala loştu, kadife bi ses, en kasvetli sözcükleri fısıldıyordu radyoda, vücudumda fazlaca alkol ve nikotin bir aradaydı, elimin üzerindeki delik hala iğrenç görünüyordu.

    benim en çok ellerimi severlerdi, sarı saçlarımı ve temiz yüzümü. şimdi yüzüm bi önceki gelişi güzel traş nedeniyle şekilsiz uzamış sakallarla doluydu, saçlarım kısa kestirilmiş ve bakımsızdı, elimin üzerinde winston softun ucu büyüklüğünde, derin bi delik vardı.

    güzel olmayan sesimle gitarımın melodilerine eşlik ederdim ben eskiden, şimdiyse parmaklarım hissizleşmiş,sesimse neredeyse çıkmıyordu.

    güzel koktuğumu söylerlerdi bana, üzerimde bi bebek kokusu olduğunu ve bunu içimdeki çocuktan geldiğini. şimdiyse sigaradan başka bi şey kokmuyordum, içimdeki çocuğun mevlüdünü kısık sesimle çoktan okumuştum.

    güzel öptüğümü söylerdi hatırlamadığım bi yerde hatırlamadığım bi zamanda hatırlamadığım bi kadın. şimdiyse şarabın boyadığı dudaklarımın derileri kalmış, kurumuştu.

    o gece bütün bunların yanında bi farklılık vardı bende, bi yerlerden tanıdığım ama uzun zamandır görmediğim bi şey, adını dahi hatırlamadığım, garip bi şey..

    evet umuttu bu. sonra eskilerin sevdiği o gülücük belirdi çatlamış dudaklarımda. saçlarımı düzelttim ellerimle, sakallarımı kesme kararı aldım, elimdeki deliğin üzerine biraz krem sürdüm. sonra elimde kalan kremle yanına bir nokta ve altına bir çizgi çektim. elimde oluşan bu ufak gülücük figürü bana "sakın bırakma" der gibiydi.

    şimdiyse saçlarım temiz, güzel kokuyorum, sakallarımı kesiyorum düzenli olarak. küçük mavi vosvosumu sürüyorum halımı kenara çekip, sigara içerken camları açıyorum, radyo frekansım değişti, dudaklarımda ne şarap izleri ne de çatlaklar var. her gece yatmadan önce gökyüzüne bakıyorum, görebileceğim kadar yıldız görüp öyle giriyorum yatağıma.

    elimdeki deliğe gelince neredeyse kapandı. derin değil artık ancak boyu hiç küçülmedi hala derimden çok farklı renkte ve şekilde. bu izi hayatımın sonuna kadar taşıyacağımı biliyorum ve bu benim için problem değil. çünkü ben hiç bir zaman "unutacağım, hayatımdan çıkartıp atacağım" demedim. yaşadığım güzelliklerin yanında acısıyla da kabul ediyorum geçmişimi. bu acının çekilmesi gerekiyordu ve birisi bunu yapmalıydı.

    kendimi iyi hissediyorum. mutlu bi adamım, dört gözle beklediğim bi ptt görevlisi var, her zaman yazmamı istedikleri o "mutlu" şeyleride yazıyorum.
    11 ...
  33. 1.
  34. dr. david burns'ün biblioterapi uğruna yazdığı numune eser. psikyatristlerin hastalara yutturmadığı tek ilaç. alın, okuyun, heyecanlanın ve lütfen nasıl bulmak istiyorsanız öyle bırakın.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük