bestesinden dolayı yazıldığı gibi okunamayan milli marşımız. biz bunu lisede tartışıyorduk ama bunu kimsenin cesaret edip değiştiremeyeceğini falan konuştuğumuzu hatırlıyorum.
istiklal yani bağımsızlık marşıdır. son mısrasında "hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklal" ifadesindeki millet Türk milletidir. ilk kıtasından son kıtasına kadar bahsettiği şey Türk'ün boyun eğmezliği ve özgürlüğüdür. aynı zamanda hilal olarak ifade edilenin de Türk bayrağı olan al bayrak olduğunu ifade etmek lazım. demek ki Türk'ü Türk kelimesi geçirmeden anlatmak da mümkün.
içinde türk kelimesi geçmeyen ve bestesi sözlerine uymayan değiştirilmesi gereken marş. sözleri içinde türk kelimesi geçmemesi dışında ayrı güzel, bestesi de ayrı güzel. ama söz müziğe uymuyor. ayrıca marş olarak kullanılan ilk 2 kıtada türk geçmese bile diğer kıtalarda mutlaka geçmesi gerekiyor ama bir kere bile geçmiyor.
sözleri müzikli okunduğunda aynen şöyle oluyor:
korkma sönmez bu şafak
larda yüzen alsancak
sönmeden yurdu mun üstünde tüten en son ocak obe
milletimin (nim arada kaynıyor)
yıldızıdır parlayacak o benim
dir o benim milletimindir ancak
gördüğünüz gibi dizeler ikiye bölünüyor ve "larda yüzen alsancak" ve "obe milletimin" gibi anlamsız okunuşlar çıkıyor. başka bir söz ya da başka bir beste olsa daha iyi olurdu. istiklal marşı'nın değişmesi gerekiyor.
Mehmet akif ersoy'un milli ve manevi duyguları içerisinde yazıp, yazılan ve kabul edilen en güzel marş için para ödülü olsa da ''milli marş kesinlikle para için yazılamaz'' sözünü söylemiş ve kendi yazdığı şiir Tbmm'de okunup alkış alınca tek bir kuruş almayı kesin bir dille reddettiği marşımızdır. Osman zeki üngör ise şiir olarak yazılan bu marşı besteleyerek marş haline getirmiştir.
söz olarak ayrı beste olarak ayrı güzel olan ancak bestesi sözlerine uymayan marş. her ikisi de ayrı dinlenildiğinde çok süper oluyor ancak beraber okunduğunda birbirine uymuyor. ayrıca içinde 1 kere bile türk kelimesi geçmemektedir.
aslında cumhuriyeti kuran aydın kesim denen kişiler için acı bir hicviyedir. öyle bir kesimin hiç var olmadığına neredeyse inanacağım.
ayrıca modernizmin kurucu olduğunu iddia edip medeniyeti tek dişi kalmış canavara benzeten birine marş yazdırmak da fikri olarak tutarsızlık.
türk rönesansı diye bir şey bu yüzden aslında olmadı ve akp gibi dinci parti çok çabuk şekilde ülkenin tüm dinamiklerinin üzerine oturdu.
Özellikle resmi bayramlarda daha bir coşkuyla söylenen marşımız.
Bugün 23 nisan ve ülkenin her yerinde 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı kutlanıyor.
herkes bilir, törenlerin başında 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulur ve ardından istiklal marşımız okunur. Bugünün diğer resmi törenlerden farkı ise, istiklal marsimizin çocukların sesiyle söylemesi.
ne zaman istiklal Marşını duysam, söylesem duygulanırım. çocuklardan dinleyin bu marşı, nasıl soylediklerine dikkat edin. seslerinin kalpten geldiğini göreceksiniz. Marşı sadece okumuyorlar, adeta muazzam bir inançla bağırarak, seslerinin en üst düzeyinde söylüyorlar. o seslerin bu kadar yüksek çıkması da tamamen millete ve bayrağa olan inançtan geldiğini çok net bir şekilde gördüm.
çocukken yüksek sesle okunan marş, nasıl oluyorsa büyüdükçe sesin kısılarak söylenmesine dönüşüyor. yazık ki, kimileri büyüyünce bayrağa ve marşımıza saygisizligi özgürlük zannedip, yok sayıyor. onlar icin büyümek demek, değerleri kaybetmek anlamına geliyor sanırım ki bu onemsizlestirmenin başka bir açıklaması olamaz.
Çocuklar söylesin marşı, çocukların umutlu bakışlarında ve kalbinde umut var. lütfen çocuklarınıza vatan, bayrak, millet ne demek öğretin. sahip cikmalari gereken degerlerini ogretin, başka Türkiye yok.
23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramımız kutlu olsun.
Türkiye Cumhuriyeti'nin milli Marşıdır.
Memleket sevgisini satırlarca anlatmak buna denir sanırım, ama ne kadar anlatabilirsin ki kağıda dökerek? işte mehmet akif ersoy bunu başarmış ve anlatmış. Böyle bir benzetme, anlatım, betimleme türü dünyada yok, olamaz da.
Şimdi finlandiya milli marşının ardından dinlediğim marşımız.
Yani ulusal marşımız olduğu için demiyorum da hakikaten müzikal açıdan pek bir ritmik, pek bir coşkulu, pek bir güzel be. Finlandiya'nın marşı uyku getiren patates gibi yamru yumru bir şeyken bizimkisi böyle kırlarda coşarak koşarak dinleyebileceğimiz bir marş.
Türk müziğinden hemen hemen hiç haz etmeyen biri olarak diyebilirim ki belki de en güzel bestemiz.
90larda bu devrin AKPlilerin öncüllerinin bir yerde çalındığında ayağa kalkmadığı, ırkçı olarak nitelendirdiği kahraman ordumuza yazılmış marştır. 2000lerde ise baktılar böyle hainliklerle insanları kandıramıyorlar "asımın nesliiiii" diye inler oldular