üstüne kitaplar, şiirler yazılan nedenler silsilesidir.
istanbul'u sevmek için neden çoktur esasında birkaç tane değildir ki sayılsın.
boğazı için sevilir, tarihi için sevilir, en güzel yıllar-dönemler orada geçirildiği için sevilir, sevdiklerin orada olduğu için sevilir, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olduğu için sevilir, türkiye'nin kalbi olduğu için sevilir, orada doğulduğu için sevilir, sana hayatın acı ve tatlı her yönünü gösterebildiği için sevilir kısacası içinde ne ararsan varolduğu için sevilir.
nitekim bu entryden önceki entrylerde ve sonrasında*bunun nedenleri kah kişisel kah da genel olarak verilmiştir ve verilecektir.
insan birçok şeyi sever; ailesini, sevgilisini, hayatı, insanları, kuşları, böcekleri, ağaçları, kitapları, şarkıları, denizleri, çikolatayı, birayı, şarabı, karı, yağmuru, güneşi, dünyayı kısacası pek çok şeyi.
bunlara çeşitli değerler biçer, payeler verir.
ama her sevdiği şeye bağlanmaz, bağlandığı şeyle bir ömür geçirmek ister.
hep yanında olsun hep onunla olsun ister.
evet istanbul sevilir hem de çok sevilir.
ama en önemlisi insan da bağımlılık yaratır istanbul.
karmaşasını, keşmekeşini, rezilliğini, ikiyüzlülüğünü, zalimliğini bile özletir insana.
insanoğlu artık içinde barındırdığı binbir güzellik için değil bağlandığı için sever artık bu şehri.
bağımlılığı haline dönüşmüştür ve ne kadar lanet okusa da hastalıklı bir aşkla sever onu.
hani vizontelede altan erkeklinin söyeldikleri gibi
"bir yeri seversen orası dünyanın en güzel yeridir, dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir."
istanbul dünyanın en güzel yeridir çünkü çünkü sevilecek çok şeyi vardır.
ve en karşı konulmaz, söz geçirilmez, vazgeçilmez bağımlılığımızdır.
hakkında o kadar sarkı, o kadar siir yazılmıs ki istanbulu hiç gormeyen biri bile istanbula asık olur. bu güzelliğe ne kadar darbe vurulursa vurulsun yine de dünyanın en güzel sehridir istanbul...