bugün

Yaptığın kibarlık ve nezaketi görüp seni ezik silik aciz zannedip üstüne çıkılmaya çalışıldığı anlardır
Bu ülkede kibarlık ve nezaket hoş karşılanmıyor en basitinden garsona garson diye hitap edemeyenlerdenim kardeşim abi dostum vs diyorum rica ediyorum gülüyorum ancak bu durumda genelde iplenmeyen oluyorum ama hödüğün biri gardaşş pişt garson çay ver deyince pır pır dört dönüyor etrafında sen kardeşim benimde siparişim vardı ne oldu desen çemkirmeye başlıyor
Bu anlar her ne kadar zoruma gitse de ilk etapta hep kibar olan taraf olmayı seçiyorum anlayan yoksa da öyle saça böyle tarak mottosunu uygulamaktan çekinmiyorum.
Daha küçükken müthiş bir otokontrolle yaşamak, her şeyi sorumluluklara göre planlamak, başarmak, ve bununla övünmeyecek kadar farkında olmamak. Bunu görev bilmek. En başta kendi isteklerinden vazgeçmeyi öğrenmek.sonuç: bu sistemin bir gün çökmesi ve kendin dahil kimsenin seni tam olarak tanımaması. insanlarla arana duvar koymak.
Beklenen başarıyı elde edemeyince ailenin gözünde düşmek ama bunu bile fark edemeyecek kadar hayal aleminde yaşayıp kendini hep suçlamak. inanın bana kendini eleştirmek iyi bir şeyken suçlamak her şeyi daha da dağıtıyor.
Acımamak kendine.
Seni eve çekecek bir güç olmaması ama evi çok özlemek, gidecek cesaretin olmaması.
Şimdilerde aileyle birlikte geçirdiğin her an.
Her şeyi kendi içinde yaşamak. Üzüntüden çıldırsan da bunu goygoyla dile getirmek.
Ya da hiç dile getirmemek.
Her şeyi doğru yapmaya çalışmak kimseyi kırmamaya çalışmak ama bunun sonucu olarak her şeyi kendine zorlaştırmak.
Buna rağmen iyi ki ne olduğunu bilmeden tutunduğum o şey varmış da kedime bir şey yapmamaışım. iyi ki arkadaşlarım varmış.
arkadaşın için tüm çirkefliğini dökersin ortaya kavga edersin başkalarıyla. sonra bi bakmışsın o kavga ettiğin başkalarıyla arkadaşın can ciğer kuzu sarması olmuş. ne kadar zoruma gitti anlatamam.
Bir zamanlar her şeyin olan insanla konuşurken çekinmek, rahatsız olmak hatta hüzünden dolayı keyif alamamak.

iki kelime konuşmak bile canımı acıtıyor. Meğer ne hallere düşmüşüm, ne çok kırılmışım..
Nasıl desem öyle.
Hiç unutmuyorum bi keresinde telefonda 'bırakmam ki ben seni demişti' bırakınca baya bi zoruma gitti açıkcası 3 sene olacak hala bekliyorum. Telefon açsam konuşmasın ya sadece nefesini duysam yeter o kadar hasretim. Geceleri bi insanın bu kadar mı geçmez bu kadar mı duğümlenir kelimelerim ve sözcükler boğazına inanamiyorum o nasıl alıştı hep merak ediyorum unuttu mu ki.
Çaba gösterip gösterip karşındaki insan hala bir bahane buluyor ise, tatmin edemiyor isen işte o andır.
Sen yakın gördüğün insana herşeyimi anlatırsın içini dökersen ama o seni takmaz hıhı deyip geçiştirir.
küçüksündür ve ablanda dahil senden büyük kuzenlerin fln hepsi sırf ayak bağı olma diye yaptıkları plana seni dahil etmezler.seni atlatıp gitmeye calisirlar.
devam edemicem.
birine karşı ilgi duyarsınız ama açılamazsınız tabi. o da sizi dost görüp size sevdiği başka birini anlatır ya kafanızdan aşağı kaynar sular dökülür böyle.. aman allahım ölsen orada daha kolay olur ama tabi misyonun dost olduğu için onun heyecanla anlattığı herşeyi canın yana yana dinlersin tavsiye de verirsin hatta bilirsin ki elden bir şey gelmez..
bir zamanlar sorularını çözdüğüm insanların benden iyi yerler kazandığını öğrendiğimde zoruma gidiyordu. yıllar geçtikçe yavaş yavaş unutuyorum, ama bazen hiç olmadık zamanlarda aklıma geliyor, içim burkuluyor
toplumda insanlık o kadar manipüle edildi ki artık kimseye güvenmiyoruz, yolda giderken biri yardım istese, kesin dilencidir yada para isteyecek diye duymamazlıl ve anlamamazlık içindeyiz.
yeşil ışığın yanmasıyla arabayı stop ettirmektir tabi. ulan niye böyle oldu şimdi diyerek araçtan inip ana avrat küfrefip ağlamak gelir içimden.
birine işin düştüğünde bahane bulması.
Kimseye işim düşmesin. Amin.
haklı olunduğu yerde haksızlığa uğramaktır. kendi egonuz yüzünden karşınızda haklı olan insanı ezemezsiniz ne kadar üst kademe olsanız da. hatanız varsa kabul edin küçülmezsiniz bu da bir erdemliktir.