Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız aklınız bunun neden imkansız olduğunu ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyin yapılabileceğine inandığınızda, gerçekten inandığınızda aklınız onu yapmak üzere çözüm bulmanıza yardım etmek için çalışmaya başlar. DR. DAVID J. SCHWART
insanlar çoğu kez, inanmak isterler. bunu da, gündelik yaşamlarının ya da yaşamak istedikleri yaşamlarının ayakları altından kaymasını istemedikleri için yaparlar. bazen, inanmak istemekten yorulabilirler ama, bunu gündelik yaşamları tehlikeye girer diye yok sayarlar. çoğu zaman kendi kendine bir çözülme yaşanır ve kişiler inanmak istemekten vazgeçmek zorunda kalırlar. ancak, her şeye rağmen günün değerlerine, tanrıya ya da inanmak istedikleri şeylere sımsıkı sarılırlar...
Varlığın karşıtı olan hiçlik bilincinin, kişiyi yalnızlaştırarak, tedirgin etmesi sonucu; gereksiz ve rastlantısal hissetmemek için yapılan şey. Bu eylem, insan beyninin aşkınlığa ulaşabilecek yapısını sınırlayarak, güvenlik ihtiyacını giderir.
usta yalancılar karşısında, çoğu insanın, söylenen sözlere boş yere kapılmasıdır. bundan sonra da hasret kaldığımız duygu, düşünce sınıfına girer. yitirilir çünkü.
tahmin edildiğinden çok daha büyük bir ihtiyaç. birine yada birşeylere inanmak insana herşeyden önce huzur ve güven verir. tutunacak bir daldır çoğu zaman. hayata karşı sorumluluklar yükler. çoğu zaman hayatta çizilecek bir yol gösterir, istikameti belirler, hayata bir anlam katar.
bir olayın, sözün,hissin gerçek olduğunu düşünmek ve bunun için somut kanıtları olmamak eylemi.
%50-50 şansla söz konusu durum gerçek yahut yalan çıkabilir. Referans olarak daha önceden söylemiş olduğu sözlerin doğru olduğuna şahit olunan kişi alınır.