kendisinin yoğun çalışmaları dışında en büyük hobisi, arkasında şemsiye taşıyan hizmetçisiyle, uzun yürüyüşler yapmakmış. okuma aşkıyla ünlüdür, bazen kütüphanesinde uyuduğu rivayet edilir.
immanuel kant ; rousseau gibi öğretimde, "insanın özgür iradesi" kavramı üzerinde durmakla birlikte, bu özgür iradenin iyiye bağlı olması, insanın bağımsız, iyi iradesini işaret eden özgürlük ve ahlaki bir değerin olması gerektiğini belirtmektedir.
hem polis hem filozof: ahlak polisi lan bildiğin! (bkz: ödev ahlakı)
öhöm. şaka. neyse ben bir iki kelam edip çıkacam zaten*:
kant der ki: "sapere aude!" peki bu sözü ne zaman söylemiş? yoğun kilise baskısı altındaki ortaçağ avrupası'ndan sonraki aydınlanma çağı'nda. peki bu lafın ne önemi var diyeceksiniz? bu laf var ya bu laf... bu laf bu iki çağ arası geçişin özetidir. ne eksik ne fazla...
tüm filozoflar arasında en silik tiptir benim gözümde.
yani filozofları karı kız kaldırmaya çalışan liseli ergenler olarak düşünürsek, bu kant sırasında kitap okuyan, başka da bir bok yapmayan bir adam gibidir. kimsenin çalışmadığı, not ortalamasının 50 civarında olduğu sınava aylarca çalışıp 40 alan kızdır kant. ibne kant.
bu herif tepeden tırnağa kapkaraydı söylediklerinin aptalca olduğunun açık bir tanıtı :: dieser kerl war vom kopf bis auf die füße ganz schwarz, ein deutlicher beweis, daß das, was er sagte, dumm war
cümlesinin de sahibi filozof. metafizik düşünceyi bilinemez alanına atıp, tanrı, din gibi kavramlar olmadan ahlakın var olabileceğini düşünmüş, ahlakı içsel bir vazife olarak görmüştür. bir çok yönden; ırkçılık, bilimcilik( batı tarzı, metafiziği düşünmeyi reddeden, pozitivist) özellikleriyle ve bunların duşunda kalan noktalarda da tam anlamıyla uzlaştırmacı tutumu nedeniyle bizde ........ler tarafından çok sevilir. tabi entelektüel düzeyleri ya da sezgileri, az buz yeterli olanlar tarafından.
nietzsche o'nun hakkında; 'gelmiş geçmiş en büyük kavram kötürümü' diyordu. bu da kavramları kendi istediği şekle sokmak, fikirlerini bir ideal sistem etrafında düzenlemek, karşıtlıkları birbiriyle uzlaştırmak için paleontolojik düşünme biçimiyle düşünmesinden kaynaklanıyor.. yani şizofrenlerde görülen düşünce bozukluğu: aşırı kapsamlı düşünme. böylece kavramların anlam izdüşümlerini belirsizleştirmek suretiyle kurgulanan bir düşünce sistemi kurmuştur kant.
neticede: tanrı yok ama birbirimize iyi davranmak için sebeplerimiz var. ham madde işlenmeli sanayi de önemli doğal kaynak da gibi fikirlere sahip. ülkemizde yaşasaydı kesin chp'ye oy verirdi ya da örneğin: ermeni olsa ASALA'ya katılırdı dediğim filozof. ırkçı ama vejeteryanlar kadar zayıf tinli..
Ahlak felsefesi dersinde söz ne vakit Kant amcaya gelse bizim hocanın "Kant öyle dakik adam imiş ki bir yerden her gün saat 7 00 da geçme alışkanlığı varsa ve bir gün 7 05 te geçtiyse Kant değil saat yanılmıştır" açıklamasını mutlaka yapar ve ayriyetten derse devam hususundaki dikkatimize de geçirmeyi ihmal etmezdi...zihinsel arama motorumda ilk çıkan bilgi onca fikri değil de bu maalesef...
katıldığım felsefe olimpiyatında fikri üzerinden gittiğim ve 2 bin tl kazanmamı sağlayan büyük filozof yüce şahsiyet onurlu insan.. ayrıca da (bkz: adamsın sen la)
eleştirel felsefenin babası, alman filozof.''ne var ki her yandan «düşünmeyin! aklınızı kullanmayın! » diye bağırıldığını işitiyorum. subay, «düşünme, eğitimini yap! », maliyeci «düşünme, vergini öde! », din adamı «düşünme, inan! » diyorlar.'' diyerek dogmacılara iyi bir ayar vermiştir..ancak nietzsche onun hakkında:'gelmiş geçmiş en büyük kavram kötürümü' demiştir.
''Aydınlanma, insanın kendi suçuyla düştüğü bir ergin olmama durumundan kendini kurtarmasıdır.'' sözüyle bireyin ve toplumun aydınlanmasını yalın ve yoğun bir anlatımla ifade eden büyük filozof.
Insan kavrayışının sınırlarına ulaşmak isteyen filozof. Kant'ın düşüncelerinin herhangi birinin kendisi tarafından bile anlaşılmamış olabileceği ileri sürülmektedir.