bugün

çok garip değil mi? adem-havva-yasaklı meyve zırvasını siktir edelim bi anlığına. insanın en büyük icadı yalan değil mi abiler ablalar? yalan söylemek. tarihteki bütün icatlar gibi yalan da zorunluluktan mı bulundu acaba?

mesela o an yalan söylemese biri adem-i beşer arkadaşları tarafından katledilecek miydi? bunu varsayarsak o kişinin birilerinden bir şey gizlemiş olduğu sonucu ortaya çıkıyor. insanlar birbirlerinden bir şeyler gizlemeye nasıl başladı? neden başladı? doğru söylemenin kudretini biliyor muydu ilk yalan söyleyen? bilse söyler miydi? o söylemese de başka bir zamanda başka bir vücudun dudaklarında atılır mıydı yalanın ilk tohumu? acaba ilk yalan söyleyen yalnız başına kalınca yaptığını düşünüp anlamlandırmaya çalıştı mı? üzüldü mü? utandı mı? yoksa birilerini kandırmanın zafer sarhoşluğunda tadı hoş mu geldi yalanın?

deli şeyler.
açgözlülük ve/veya korku tecrübe edildikten biraz sonradır. kimin söylediğinin ne önemi var.

adem'in olayı da biraz açgözlülükten kaynaklanıyor zaten.

"güzellik yıkıcı bir melektir ama açgözlülük en büyük yıkıcı melektir, onun karşında kimse duramaz."
-revolver.
birkaç yıl önce hollywood'un da kafa yorduğu sorunsaldır. ortaya şöyle bir şey çıkmıştır:
http://www.imdb.com/title/tt1058017/?ref_=nv_sr_1
(bkz: The Invention of Lying)