bugün

aslında komik bir olay.

atatürk fes takmayı yasakladı diye 100 yıldır çene patlatan yobazların dedeleri de bu adam fesi getirdi diye o dönem kendisine gavur padişah demiştir.

yani olay fes, sarık, şapka değil. bu adamlar yeniliğe, değişime tümüyle kapalı.

atamız osmanlı diyorsunuz ama sizin atalarınız osmanlı falan değil. her yeniliğe tepki koyan gerici ayak takımının torunlarısınız.
Bükreş anlaşmasında hala ne kadar güçlü olduğunu göstermek için kendini aşağıdaki gibi tanıtan sultan oğlu sultan.

--spoiler--
Ben ki; şehirlerin en şereflisi cümle alemin kıblesi, bütün gönüllerin mihrabı olan Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Kudüs-ü Şerif’in hadim ve hakimi, devletlerin özlemi olan üç şehir Konstantiniye, Edirne ve Bursa ile cennete benzeyen Şam, asrın gözdesi Mısır, bütün Arabistan, Afrika, Berka, Hırvan, Halep, Irak, Acem, Basra, Rakka, Musul, Şehr-i Zor, Diyarbekir, Dulkadiriye, Erzurum, Sivas, Adana, Karaman, Van, Habeş, Tunus, Trablus, Kıbrıs, Rodos, Girit, Mora, Akdeniz, Karadeniz ve Cezayir sahilleri, Anadolu, Rumeli ve özellikle selam şehri Bağdat, Gürcistan, Kabartay, Kıbçak dolayları, bütün Bosna, cihat şehri Belgrad, Sırbistan, bütün kaleleri ve şehirleri, Arnavutluk, Eflak ve Boğdan ve anmaya lüzum olmayan daha nice kalelerin ve şehirlerin adaletli padişahı, sultan oğlu sultan, hakan oğlu hakan, Sultan Ahmet oğlu Sultan Hamit oğlu Sultan Mahmut Han.
--spoiler--
Osmanlı sultanlarının otuzuncusu ve islam halifelerinin doksanbeşincisi.

Saltanatı: 1808-1839
Babası: I. Abdülhamid Han - Annesi: Nakş-i Dil Sultan
Doğumu: 20 Temmuz 1786 Vefatı: 1 Temmuz 1839

Küçük yaştan itibaren yüksek din ve fen ilimlerini devrin kıymetli alimlerinden öğrendi. Amcası III. Selim Han onun yetişmesine çok itina göstererek, modern askerî ve teknik bilgilerle devlet idaresini iyi bir şekilde öğrenmesini sağladı. Tahttan indirildikten sonra da yeğeni Mahmut'la sık sık görüşerek, ona tavsiyelerde bulundu. 28 Temmuz 1808'de Alemdar Mustafa Paşa vakası üzerine Osmanlı tahtına çıktı.

Alemdar Mustafa Paşa'yı sadrazamlığa getiren Mahmut Han, Öncelikle asileri ortadan kaldırdı. Sekbanı Cedit adıyla yeni ve modern bir ordu kurdu. Yeniçerileri itaat ve disiplin altına almak için kanunlar koydu. Ancak bu gelişmelere karşı çıkan yeniçeriler, 15 Kasım 1808'de büyük bir isyan çıkararak, Alemdar'ı öldürdüler. Mahmut Han, yenilikleri durdurmak zorunda kaldı.

Sultan Mahmut, içişlerle uğraşırken, Eflak ve Boğdan'a sahip olmak isteyen Ruslar, Osmanlı Devleti'ne savaş açarak Eflak, Boğdan, Besarabya ve Dobruca'yı kısa sürede işgal ettiler. Balkanlarda Sırp ve Hicaz'da Vehhabi isyanları çıkarak süratle genişledi. Bu isyanlar üzerine Mahmut Han 1812'de Ruslarla Bükreş antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Serasker Hurşid Paşa, kısa sürede Sırp isyanını bastırdı. Kavalalı Mehmet Ali Paşa da Vehhabi ayaklanmasını önlemek üzere görevlendirildi. Hicaz'ı istila eden Vehhabiler, Ehl-i Sünnet müslümanlara akıl almaz işkence ve zulümler yaptıkları gibi, dine hakaretleri de dayanılamayacak mertebeye gelmişti. Mehmet Ali Paşa, yaptığı silahlı mücadelelerden sonra, mübarek beldeleri Vehhabilerden temizledi. Zafer haberine çok sevinin Mahmut Han, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'ya ihsanlarda bulundu. Mahmut Han 1821'de ortaya çıkan Mora isyanını kısa sürede bastırırken, ayaklanmanın ele başısı olarak gördüğü Patrik Gregorios'u patrikhanenin orta kapısında astırdı. Sultan Mahmut bu olaylar sırasında yeniçeri ve sipahilerin tecavüz ve zorbalıklarının önüne geçilemeyecek bir hal aldığını gördü. Aynı zamanda yeni talim ve eğitim kurallarını da reddeden bu fesat ocağının ortadan kaldırılması emrini verdi. Sancak-ı şerîf çıkarılıp dinine ve padişaha bağlı olanların onun altında toplanarak mücadeleye girişmesi istendi. Böylece Türk tarihinde eşine ilk defa rastlanan bir olayla Padişah'a bağlı birlikler halkla bütünleşerek, fitne ve fesat yuvası yeniçeri ve sipahi ocaklarını ortadan kaldırdılar. Yeniçeri ocağının kaldırılması hayırlı bir olay kabul edilerek, tarihe "Vaka-i Hayriye" adıyla geçti.

Mahmut Han büyük bir gayret ve çalışmayla kısa sürede Asakir-i Mansure-i Muhammediyye adıyla yeni ve Avrupaî tarzda sistemli bir orduya sahip oldu. Topçu, lağımcı ve humbaracı ocaklarını ıslah etti. Mekteb-i Bahriye'yi kurdu. Eğitim ve öğretimi en üst seviyeye çıkarmak için Avrupa'dan hocalar getirtti. Ancak Osmanlı Devleti'ndeki bu süratli ve olumlu gelişme, Avrupa devletlerini hoşnut etmedi. ingiliz ve Fransızlar Osmanlı Devleti içerisindeki Mustafa Reşit Paşa gibi adamlarını yardım vaadiyle aldatarak, Rusya ile harbe sebebiyet verdikleri gibi, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'yı da devletine karşı kışkırttılar. Sultan Mahmut Han bu durumda bir yandan devlete yeni nizam verirken, bir yandan da buhran çıkaran iç ve dış düşmanlarla uğraşarak isyanları bastırmaya ve imparatorluğu kurtarmaya çalışıyordu. Bunlar arasında en kötüsü Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'nın çıkardığı isyan olup, hadise milletlerarası ağır bir mesele halini aldı. Nitekim bütün buhranlar karşısında, iradesi, sabrı ve cesareti kırılmayan Hakan, bu hadisenin ıstırabı içinde 1 Temmuz 1839'da hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Çemberlitaş'taki türbesine defnedildi.

ikinci Mahmut Han, askerî, idarî ve sanat sahalarında kendini çok iyi yetiştirmiş, dindar, akıllı, zeki, çalışkan ve azim sahibi bir padişahtı. ilim ve sanat adamlarına ve eserlerine ziyadesiyle alaka gösterir, kıymet verip himaye ederdi. Osmanlı Devleti'nin ilerlemesini, teknik ve sanayide devrin seviyesine ulaşılmasında görüyordu. Gayret ve sebat sahibi bir padişahtı. Devrindeki bütün hadiseler karşısında asla ümitsizlik ve gevşeklik göstermedi. Düşmanlara ve asilere karşı aciz, fakat devlet nizamına ve yeniliklere engel olan yeniçeri ocağını ve başına buyruk kimseleri ortadan kaldırmakla en büyük inkılabı gerçekleştirdi. Lakin iş başında iktidar sahibi ve dinine bağlı devlet adamlarının bulunamayışı, onun yalnız kalmasına sebep olduğu gibi yeniliklerde kesin bir neticeye varmasını da önledi.

Ayrıca şair olan ve şiirlerinde Adlî mahlasını kullanan Mahmut Han, bu buhran devresinde, yaptırdığı ilim, sanat eserleri, hayır kurumları ve sosyal müesseseleri ile de ülkeyi imar etti.
Osmanlı imparatorluğundaki en önemli padişahlardan birisidir. Hakkında epey okumak lazım. Yaptığı yenilikler çok önemlidir.

Vahabi köpeklerini çölüne döndürmesi en güzel eylemiydi.
osmanli devletinin gördügü en hosgörülü padisahlardan biri, belki de en hosgörülüsü. nitekim kendisi dindar biri oldugu halde, ölüm döseginde olan analıgı naksidil valide sultanın hatrını kırmamıs ve gizlice saraya papaz getirtmistir. ayrica (bkz: vakayi hayriye)
modern türkiye'nin kuruluş sürecini başlatan adamdır. bu nedenle kendisini ve cumhuriyete kadar olan süreci çok iyi anlamak araştırmak lazımdır.

zira cumhuriyet bir gecede kurulacak kadar küçük bir mesele değildir. atatürk gibi bir deha da yoktan var olmamıştır.

2. mahmut'un başlattığı yenileşme süreci Atatürk ve benzeri asker-aydın kadroları yaratmış; bu kadrolar sonuç olarak cumhuriyet'i kurmuşlardır.

ayrıca kendisinin yaptığı ıslahatlardan bir çoğu cumhuriyet devrimlerine tıpatıp benzemektedir; fes ile ilgili olan düzenleme gibi.

kendisine teşekkürlerimi borç biliyor, allah rahmet eylesin diyorum.
Osmanlının atatürkü. Zamanın çomarlarının deyimiyle gavur padişah.
Reformist ve ıslahatçı hünkar.
osmanlıcılara tavsiyem abdülhamid yerine örnek almaları gereken isim ikinci mahmud'dur.
vatanseverlik, taviz vermeme, dünya yeniliklerini takip etme, gerçek taktik vb ne var ise hepsi ikinci mahmud'da mevcuttur.

reformisttir, osmanlı'ya artık bela olan ve yönetime meydan okuyan mafyalaşmış yeniçeri ocağını kaldırabilmiştir. yobazları öttürmüştür.
müziğin haram olduğunu iddia eden haricileri payitahta getirip zorla klasik müzik dinletmişliği vardır.
ötekine yazılanlar gibi hayal ürünü hikayelere değil, gerçek destanlara bağınız olmuş olur.

ne diyordu ikinci mahmud?
"kılıç kınından çıkmadıkça, it sürüsü dağılmaz"
''çölüne dön vahhabi köpeği!''
"ben tebaamın müslümanını camide, hristiyanını kilisede, musevisini de havrada fark ederim. aralarında başka gûna fark yoktur. cümlesi hakkındaki muhabbet ve adaletim kavidir ve hepsi hakiki evladımdır."

sarığı kaldırıp fesi getirdi diye gavur muamelesi görmüştür yobazlarca.
mustafa kemal paşa'ya yaptıkları gibi.

mustafa kemal paşa'nın örnek almıştır diyebileceğimiz belki tek padişah.
150 sene önce yapılması gerekenleri bir anda yapmaya çalıştı.Elinden geleni yaptı ama kurtaramadı devleti.Toprağı bol olsun.
"Ben tebaamın Müslümanını Camide, Hristiyanını Kilisede, Musevisini de Havrada fark ederim. Aralarında başka gûna fark yoktur. Cümlesi hakkındaki muhabbet ve adaletim kavidir ve hepsi hakiki evladımdır."
görsel
memurları kul olmaktan çıkaran ve maaşa bağlayan osmanlı padişahı.
hâlâ yobazlar tarafından sevilmeyen, karakteriyle doğulu fakat eylemleriyle batıcı bir padişahtır. müziğin haram olduğunu iddia eden haricileri payitahta getirip zorla klasik müzik dinletmişliği vardır.

give that man some ıslahat,

https://galeri13.uludagso...vilen-padisah_1172698.jpg

ek: yaşadığı döneme göre değerlendirmeyip "laik değil bu adam" demek müthiş saçma bir söylem. adam sultan ve halife zaten nasıl laik olabilir ve neden laik olsun shfjsfhj
Bişeyler yapmak zorunluluğunu hisseden padişah demek ki ne kadar geri kalındıysa ta o zaman bile dünyadan..
görsel
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar