türk sinema tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncularından biridir. ayrıca birçok önemli filmin senaryosunu yazmış, yönetmenliğini üstlenmiştir. çok yönlü ve üretken bir sanatçı olması onu tüm diğer sinema sanatçılarından kalın çizgilerle ayırıyor. sultan, şark bülbülü, kibar feyzo gibi mükemmel işler ihsan yüce olmadan eksik ve tatsız olurdu.
senarist, yönetmen, şair ve oyuncu. eğer yeşilçam filmlerini bir yemek olarak düşünecek olursak ihsan yüce ve onun şahsında bu işi gönül bağıyla yapan bütün o yardımcı oyuncu kadrosu, o yemeğe esas lezzetini katan baharatlardır. hani olmazsa olmaz baharatlar vardır örneğin, yoğurtlu patates yemeğinin üstünde haspir olmazsa bir manası olmaz işte ihsan yüce de haspirdir, yemeğin asıl yıldızı değildir ama olmadığı zaman tam istediğin tadı alamazsın. oyunculuğu harikadır, hepimiz kızını vermeyen sert baba rolleriyle hatırlasak da çok farklı rollerde de karşımıza çıkmış ve her rolü hakkıyla oynamıştır. ayrıca kibar feyzo, davaro gibi önemli filmlerin altında senarist olarak da imzası bulunmaktadır. kendisi ayrıca daha önce de yazıldığı gibi ekmek, şarap sen ve ben şiirinin de şairidir.
Herkes oyuncu olarak bilir;ama öyle bir şiir yazmıştır ki adamı alıp götürür, acının içinde bir yolculuğa çıkarır.
Ekmek Şarap Sen ve Ben
Birde sabahın dördü
Dışarda kar
Odamız ılık
Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
Anlattın bana ağzı sarımsakı kokan bir çocukla yattığını
Aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
Kıskandım Gogeni Tahitilim
Terlemiş vücudunu silerken
Cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
Saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
Güneşi doğurmuştu ölü cisim
Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
Sam yelim Sahra-i kebirim
Kahrettim her şeye o gün
Babanın çarap çanağına, Gogen'e, kadere, sana, bana birde gittiğin arabanın tekerine
Ne diyordum arkadaş....
Diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
Ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
Daha sonra yaparım hayatın felsefesini
Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni
Bazen kadın hamamında tellak....
Bazen Cristof Kolomb
Napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri
Timur'ken Beyazıt'ı yenişimi....
Bir kere Aristo'nun hocası olmuştum
Ona verdiğim dersle gurur duymuştum
Bazen Jan Dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
Bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
Eğer daha da içersem
Shaskespare halt etmiş derim karşımda
Salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte Mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
Enayiymiş be Platon...
Bir içsinde görsün....Ne felsefesi varmış bu hayatın
Anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
Islak kaldırımlarda yürürken acırım
Önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
Ukalalık işte derim neme lazım senin
Kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....
Ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
Şehrin hizbe sokaklarında
Yavaş yavaş kaybolur benliğim.
kemal sunal ve şener şen filmlerinde genelde köyün muhtarı veya bunların sevdiği kızın inatçı babası rolündedir. belki hiç başrol oynamamıştır ama en az başrol oyuncuları kadar tanınan bir yüz olmuştur. gençliğinde şöyle imiş:
başta komedi olmak üzere bir çok türk filmine esas lezzeti katan simalardan. dökük dişleri sigaradan sararmış bıyıklarıyla
çöpçüler kralında (bkz: bana baba deme lan)
meraklı köftecide (bkz: sımayıl seninde kafan hiç çalışmıyi)
şaban oğlu şabanda sünnetçi (bkz: bu mu minik yavru) 'maaşallah pek de küçükmüş'
kibar feyzoda, çiçek abbasta menfaatçi kayınbaba rolleriyle hafızamıza kazılan sinema emekçisi. ruhu şad olsun...
en çok baba rollerinde izlemekten zevk aldığım -çöpçüler kralı 'nda ayşen gruda'nın, fahriye abla 'da müjde ar'ın, sultan 'da bulut aras'ın vs.- 1990 yılında kaybettiğimiz büyük oyuncu.
edebiyat fakültesi mezunudur.muhasebecidir aynı zamanda.çok iyi senarist ve oyuncudur.büyük bir değerdir toprağı bol olsun.benzerleri için bkz.(münir özkul)
bir de sabahın dördü
dışarda kar
odamız ılık
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir çocukla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını
kıskandım gogen'i tahitilim
terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim
martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
sam yelim sahra-i kebirim
kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına,
gogen'e,
kadere,
sana,
bana ,
bir de gittiğin arabanın tekerine
ne diyordum arkadaş....
diyordum ki ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayatın felsefesini
sırayla olurum fatih, selim, kanuni
bazen kadın hamamında tellak....
bazen christoph colomb
napolyon'ken düşünürüm elbede geçen günleri
`timur 'ken beyazıt'ı yenişimi....
bir kere aristo'nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum
bazen jan dark'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum
eğer daha da içersem
shaskespare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de
işte mozart'ın aradığı melodi bu diye gülerim
enayiymiş be platon...
bir içsinde görsün....ne felsefesi varmış bu hayatın
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu
islak kaldırımlarda yürürken acırım
önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte derim neme lazım senin
kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş....
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım
şehrin izbe sokaklarında
yavaş yavaş kaybolur benliğim...
..."
tam bir halk dan karakter.. 1930 yılında doğmuştur. kemal sunal'ın kapıcılar kralı filminde ayşen gruda'nın babasını oynamıştır. genelde hep halk adamı tiplerinde gördüğümüz usta oyuncu