siirlerini okurken kalbimizin ellerinde atmasini saglayan adam.
birileri kalbimizde gizli bütün hislerimizi gözlerimizden okumus, sanki sokak ortasinda ciplak kalmisiz gibi bir his bürüyor icimizi.
düş ve dua ' da şunları yazan şair:
''yağmura, nisana ve yaşıma aldanıp
uçurumları kıyı sanarak
ve dağlar erişilmeyince acı verir
sözünü unutarak
kaf dağına gitmek istedim ''
Taşköprü'de doğdu. ilk ve orta okulu istanbul'da okudu. Lise öğrenimini yarıda bıraktı. Halen özel bir şirkette çalışmaktadır. Şiirleri, çeşitli dergilerde yayımlandı. Şairin, Üç Köpük ve Peltek Vaiz adlı iki şiir kitabı vardır.
"..çocuklar yarı yolda bırakır bizi tanrım
kendine gel diyorsun, gelsem olmaz mı sana"
bu nasıl yazmaktır anlayamadığım,imrendiğim yazar.hep yazsa!yazsın.susmasın.
hani nasıl desem nedensiz bir biçimde her okuyuşumda şiirlerini gözlerim doluyor. hep aynı tad. aşk içimi kemiriyor her okuduğumda diyor ki ve sen kırlara benzersin günü buvaktiçıkarmamışsan çiçekli elbiseni... evet gözlerim doluyor ve bu hüzün mutlu ediyor beni. şairdir ibrahim tenekeci ama nerden geldiğini nereye gittiğini bilmeyen ötekilerden değildir. bize yüzünü dönüp hayatına ortak edecek kadar cesurdur naiftir içimizdendir, içimizdedir, ,içtendir. yüreğine sağlık elbette tenekecinin. varsın şanı yürüsün iki cihanda da...
genç şairler içinde en iyilerinden biri. her kitabı tekrar tekrar okunası. üzgünlükle bizi içine çektiği serüvenine sımsıcak şiirleri ile iyiden iyiye ortak etmiştir. o gidiyor biz izliyoruz. o yazıyor biz okuyoruz. her dizesi hayatın üstesinden gelen bir bıçak sanki. saplanıp kalıyor öylece, yüreğimizin orta yerinde.
içimden dedim beraber yüreyelim olur mu
varsın gemilerimizi taşıyamaın sular
varsın yarı yolda uyuya kalsın
bize gönderilen bahar
şiiri mutluluğu uyandırıyor ansızın. kelimelerini bir ormanın içinden geçirip nehirlerle sunuyor bize.
bütün gün oturdum yedek kulübesinde
ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye
çay söyledim kahveden
dizeleri hayatı sallıyor kucağında. akın akın dalga geçiyor hayatla/zorluklarla. tarifi zor şiirler yazıyor tenekeci. sözü yormadan.
dünya kimin kıymetini bilecek, insanlar neye kıymet verecek artık anlayamıyorum.
sigara parasını denkleştiremiyordu bu adam, okumuştum. şöyle bir şeyler yazmış mesela:
-oysa tatil dediğin şımarık bir çocuktur
yapışır yakamıza biraz güneş görünce
hem sermaye istiyor pişti oynamak bile-
garipliğinden utanmayan bir adam ibrahim tenekeci. aç ama soylu dersem kahkahaya boğarım biliyorum gevşekliğinizi:
-yoksun ya
güvercin avlıyor avluda kedi
kızlar gülüşüyor bahçede
gül üşüyor -gül üşür-
yoksun ya, bezden anne
yapıyor öksüz
öpmek için kendisine-
böyle duru adamları görünce elimi yüzümü yıkama gereği duyuyorum:
-düşen bir yaprağa bağladım hayatımı
olsun artık diyorum ne olacaksa
paralı bir asker miyim neyim
ekleyip duruyorum sabahları akşamlara
ve kendimi arıyorum meşgul çalıyor
gerçi söylenmez böyle şeyler uluorta
aşk diyor başka bir şey demiyor kalbim
nasıl bir dostluk ki bu, hem kadim
hem de mayhoş elma tadında-
kimi şairin sizi soktuğu girdaba hiç heves etmiyor. tokat. işte şiirindeki bu kesin sonucu, bu kelime açıklayabilir bize:
-hiç karışmam Tanrı'nın işine
mesela kaç ölçek kırmızı katıyor güle-
bir zihin ancak bu kadar benzetilebilir, darmadağın edilebilir; çok sade bir benzetişle:
-ve camları hohlayıp da çizdiğim resimlerden
bir ben kaldım ve sevgilim
suyu ihmal edilmiş fesleğen gibi gitti
gözlerim terledi yolunu gözlemekten-
çirkinliğinden hep şikayetçi şiirlerinde.
laf sokuyor zannımca, güzelliği ötede arayanlara:
-kurban olduğum,
iki ters bir düz örerken insanları
birkaç ilmek daha atsaydın bu fakire
sevaba girerdin ve
olmazdı kimseye hıncım
ama şimdi üç beş santim için
zıplayıp duruyor elim ayağım-
böylesine sade bir anlatımla, böylesine vurucu. kelimelerle beş taş oynayan bu adamı saygıyla selamlıyorum:
sen böyle güzelken bana söz düşmez.
bakma, şiirler yazdığıma.
senden korkuyorum budur güvencem.
vardı şimdi yok, o gençken;
bir şaşkınlığım ben ademden kalma
demiştim ama;
ateş olsa ısıtamaz kendini
dünya...
bakıyorum kırlara halden anlamak için;
kuşların uçuyor çiçeklerin açıyor,
yeni gelinlerden de eskisine
herkesin içinde bir sevgili yaşıyor!
1 Eylül 1970 doğumlu Kastamonu doğumlu şair ve yazardır. Sağduyu Gazetesi'nde bir ara kültür sanat editörü ve köşe yazarı olarak çalışmıştır. 1999'dan beri Milli Gazete'de köşe yazarlığı ve düşünce sayfası editörlüğü yapmaktadır.