Müslümanlar, Âdem'in yaratılmış ilk insan ve ilk peygamber olduğuna inanırlar. Âdem'den islam dîninin kutsal kitabı Kuran'da toplam yedi ayrı yerde bahsedilir. Kur'an dışı anlatımlarda kıssa, mitolojik bir hâle sokulmuştur.
islam'da Âdem'in (insanlığın) çamurdan yaratıldığına, Allah'ın ona -bilinç sahibi ve sisteme müdahale edebilen sadece insan olduğu için- diğer varlıklara öğretmediği isim koymayı, manalarını bulmayı öğrettiğine inanılır. Allah, meleklerin ona karşı secde etmesini istemiş, fakat iblis kibirinden ötürü ona secde etmemişti. Kibrinden ve itaatsizliğinden dolayı iblis Cennet'ten kovulur. Kuran-ı Kerim de Kehf Suresi'nin 50. ayetinde iblis'in melek değil cin olduğunu ifade etmektedir.
Kıssanın devâmında Âdem'e ,kendi nefsinden, bir eş olarak -ilk kadın olan- Havva'nın yaratıldığı belirtilir. Daha sonra Âdemve Havva'nın Cennet'te kendilerine yasaklanmış bir ağaçtan iblis'in onlara yalan söyleyip kandırması üzerine meyve yerler. Ehl-i Kitap kaynaklarında o meyvenin elma olduğu söylenir. Allah'ın yasağını unutarak yemişlerdir. Allah onları böyle hallerden korumaktadır.
Bu kıssa, Kur'an'da detaylı bir biçimde geçmektedir. islam kültüründe önemli bir yer kaplayan kıssa, daha sonra çeşitli kültürel ve dîni akımlardan etkilenmiş, özellikle sûfîliğin de etkisiyle Kur'an'dakinden görünüş itibariyle bir miktar farklı şekilde yorumlanmıştır. Müslümanlara, Cennet'ten çıkış kıssasına inanmak -Kur'an'da geçtiğinden ötürü- farzdır. *
--spoiler--
bu suhufları cennetten gönderilirken yanında mı götürdü, yoksa sonradan cebrail mi getirdi. getirdiyse nasıl getirdi. sayfalara nasıl yazıldı. kağıt kalem yokken, sayfalardan nasıl bahsedebiliriz?
--spoiler--
topraktan insan yaratıp ona ruhundan üfleyip can veren allah kalem, kağıt vermekten yoksun olabilir mi? (haşa) düşünülmesi gereken nokta budur ki şu an kağıt maddesine kağıt diyorsan bu ad nerden nasıl geldi? veyahut kaleme, kalem diyor isek bu adı kim verdi? nasıl geldi sorusunun cevabı da hz. adem (a. s) gider ve onda mevcuttur... o'nun öğretmeni allah(c. c)'dur ki herşeyi ona allah öğretti. yani sizin ya da bizim aklımızın almayacağı kadar zekiydi zira kainattaki bütün meslekler işler ve herşeyin adı adem a. s öğretilmişti o da kendinden sonra gelen nesline aktardı.. ve böylece gitti.. onun çocukları (habil ve kabil'den sonra habil ve kabil de dahil iki olarak gelmiştir) sürekli ikiz dünyaya gelmiştir en son şit a. s tek olmuştur ki şit zaten tek demektir..(yanılmıyorsam ibranicede -lakin yanılmış olabilirimde) bunun dışında aynı anda doğan ikizlerin birbirleri ile evlenmeleri yasaktır ancak bir sonraki ikizlerden biri ile evlenilebilinir idi... ki kabil habil'e bu yüzden kin tutmuştur.. kabil'in ikizi aklima çok daha güzeldi ve o zamanın şeriatına göre kabil'in iizi aklima ile habil evlenebiliyordu ve habil'in ikizi ile de kabil ancak kabil kendi ikizi ile evlenmekte ısrar etmiştir lakin hz. adem bunun yasak olduğunu ne kadar üstüne basa bas söylemişsede kabil dinlememiştir... bunun üzerine hz. adem'de onlara ikisinde adak getirip allah'a sunmalarını söylemiş imin adağı kabul edilir ise aklima onun ile evlenecektir... bunun üzerine adaklar getirilmiştir... habil hayvancılk ile uğraştığından en güzel hayvanını getirip allah'a sunmuştur lakin kabil hırslanıp şeytana kulak verdiğinden "bütün bunları yetiştirebilmek için bütün sene uğraştım en güzel sebzelerimi meyvelerimi niye vereyim?" demş ve en vasat bulduğu sebzelerini meyvelerini allah'a sunmştur... bunun üzerine allah-u teala habil'in adağını kabul etmiştir.. bundan dolayı kabil'in habil'e karşı ola sevgisizliği bir kat daha artmış sonuna kan dökmeye adar götürmüştür... sonuç olarak kabil'in ikizi aklima ile habil evlenmiştir... ve aynı anda doğan ikizlerin birbirleri ile evlenmeleri yasak imiş...
bunun dışında yani kağıt yoktu kalem yoktu demek saçma... deri vardı -ki zaten eski zamanlarda
derilere ya da taşlara yazılıyordu. suhuf olayı cevabını bulmuştur umarım... diğer mevzuya gelirsek, (tüm bunların dışında topraktan yaratılmış toprağın şekillenip can bulup hayata geçme olayına inanmış bir aklın kaleme kağıda takılması ilginçtir.. bu da insanın fıtratında var işte... fıtri mesele... dozunda kalırsa tabi.. şirke kadar ulaşmazsa.)
ensest ilişkilerden mi meydana geldik sorusu yersiz ateistçe bir sorudur ki bir müslümanın bu tarz edepsizce bir sorgulama yapması yersizdir. evet allah-u teala o zamanlar onu uygun bulmuştur ki belli bir vakitten sonra yasak kılmıştır. habil ve kabil soyu diye ayrılmıştır ve günümüzde nasıl amcaoğlu dayıkızı evlenebiliyorsa o zamanlarda o tarz bir çoğalma üreme vuku bulmuştur. bunun ensestlik ile alakası yok.. 1.si ensest kimlere nedir? günümüzde ensest kavramı nasıl ortaya çıkmıştır? dünyada zaten milyonlarca insan mevcutken bir tane akıl fukarasının kalkıp kendi kızıyla ya da babasıyla, abisiyle birlikte olması onun sapıklığını gösterir ki ensest bunlara denir... yani seçme şansları var(ayrıca kutsal kitabımız da bu olay kesin sınırlar ile çizilmiş ve yol gösterilmiştir doğru yol belirtilmiştir) durum böyleyken kalkıp aile içi ilişki kurmak sapıklıktır günümüz zamanında... biz şu an rabbimizimin bize koyduğu kurallar çerçevesinde yaşıyoruz nasıl içki haram kılınmış ise içmiyorsak bu da öyle bir şey... veyahut muhammed mustafa(s. a.v) mirac'a çıkmadan önce nasıl 5 vakit namaz farz değilse mirac gecesinden sonra farz kılındıysa ve o zamanın mü'minleri de o vakitten sonra namaz kılmaya başlamış ve ümmetine yani bizelere farz kılınmış ise bu da öyle bir durumdur... biz ancak allah'ın bize çizdiği sınırlar ve kurallar çerçevesinde hareket edebiliriz.
onun dışına çıkıp sorgularsak sorgulama şu şekilde olursa; yahu bu namaz niye 5 vakit 5 vakit namaz mı olur olmaz böyle şey!? bu şekilde sorgulanırsa allah korusun bu işin sonu kafirliğe kadar gider.. kişi kafir olur... lakin eğer düzgün bir şekilde yani şu şekilde düşünülünürse; acaba neden 5 vakit namazı emretmiş rabbimiz sırrı nedir? anlamı nedir? diye sorulursa bunda sadece arayış vardır isyan yoktur. bunun sonucunda da kutsal kitap açılır araştırılır ve bakılır ve;
hım... namaz bizim rabbimize verdiğimiz sözün yerine getirilme bçimiymişmiş... ona verdiğimiz sözü bu şekilde yerine getiriyormuşuz ve dünyaya gelme sebebimiz o'nu tesbih edip zikretmekmiş... cevabına ulaşırız...
dip not: -ki şu an yoga moga diye rahatlama ruhu dinlendirme seanslarına akın eden insanoğlunun boşlukta olmasının tek sebebi namazdan uzak durmasıdır... esas ruhu doyurma ve dinginlik veren namazdır... dene ve gör... tamamen bilimsel... deney ve gözleme dayalı... ne kayebedebilirsin ki? taş çatlasın 5 dakika...
Dünyaya gelmemize , Allah'a ibadet edip cennete gitmeye çalışmamıza sebep olmuştur. Yasak elmadan yemişse bizim suçumuz ne? diye düşünmeden de edemiyorum.
rivayette, cennetten çıkartılıp dünyaya indirildiğinde, hatasına duyduğu pişmanlıktan dolayı 30 sene başını yerden kaldırmadığı anlatılır. o zamanlar insanlar uzun yıllar yaşıyormuş;1000 yıl, 800 yıl gibi..
ilk insan ve ilk peygamber. ilk olarak cennette yaşamıştır. daha sonra şeytan havva annemizi kandırmış ikisi de yasak ağaca yaklaştıkları için zelle zuhur etmiş ve cennet'den dünyaya düşmüşlerdir. Hristiyanlıkda bütün insanlar onların bu günahından sorumlu tutulur. insanlar o yüzden vaftiz edilir ve yıkanır ve hz. isa'nında bu yüzden geldiğine inanırlar. ve hatta onlara göre bu günahın insanın genlerine işlediği ve kişinin papazlar elinde eğitilmeden bunun tamamen yok edilemeyeceğini düşünüyorlar. o yüzden orta çağda vs. eğitmenleri hep papazlar olmuştur. hatta şimdi de kullandığımız rektör kelimesi de bir papaz statüsüdür. eğitim sisteminin içinde biraz evvel arz ettiğim gibi eskiden papazlar olduğundan öylece kalakalmış. birisi günah işledi diye bütün insanlar bunu çeker mi? bu adamlar çektiğine inanıyor nasıl işse. neyse mevzu dağıldı bizim inancımıza göre bu konunun En muhabbetli tarafı ise Hz. Adem'in Allah'ımızdan affını isterken cennetin kapısında ismini gördüğü mefhar-i alem resulullah efendimizin ism-i pâkleri hürmetine bağışlanma istemiş ve o zaman bağışlanmıştır.
kendisi ilk insan ve peygamberdir. insanoğlu ilk olarak hz ademin çocuklarının daha sonra torunlarının birbirleriyle çiftleşmesinden üremiştir. ancak burdaki ilişki şimdiki anlamda anlaşılan ensest ilişki değildir. örneğin ikiz cocukları birbirliyle evlenmemiştir. daha sonra kendi ailesini kuran çocuklar dünyanın dört tarafına dağılarak bugun ki insan neslini oluşturmuştur.
ayrıca ek olarak yaradılış ile ilgili kuran-ı kerimin söyledikleri şu şekildedir.
(Sizi bir tek nefisten, candan [Âdem aleyhisselamdan], ondan da eşini [Havva validemizi] yaratan Allahtır.) [Araf 189, Zümer 6]
insanlar bir kişiden, Hazret-i Âdem'den yaratılmıştır. (Nisa 1, Enam 98)
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı yeryüzünün her tarafından alınan topraklardan yarattı. Bu sebeple neslinden, siyah, beyaz, esmer, kırmızı renkte olanlar olduğu gibi, bu renkler arasında bulunanlar da oldu. Kimi yumuşak, kimi sert, kimi de temiz oldu.) [Ebu Davud]
buda insanların renk renk çeşit çeşit olmasını açıklar sanırım.
kaburga kemiklerinden karşı cinsi üretilebilen, cennette mutlu mesut yaşarken karı aklına uyup hayatını karartmış, dünya adlı gezegene mülteci olarak iltica etmiş, iki erkek çocuk babası, pek naif, pek mülayim ilk insan olduğu da söylenilen er kişi.
ayrıca hemen hemen tüm semavi dinlerde adı geçer. sanatından çok özel hayatıyla yüzlerce yıldır gündemde kalmayı becermiştir
(bkz: adem)
(bkz: adem ve havva)
kendisi ilk peygamber deniyor. fakat şöyle bir durum var. peygamber insanla allah arasında bir elçi değil miydi? eee hz adem hangi insanla arada elçi oldu? tek değil miydi bu adam geldiğinde? tabi havvayı saymazsak. ayrıca cennet kovulan bir peygamber düşünmek mümkünmüdür?
nasıl türediği konusunda çelişkiler uyandıran peygamber. kuran- kerim'e göre tanrı sadece bir kadın ve bir erkek yaratıyor ve tüm insanlık bu iki kişiden türüyor. buraya kadar herşey normal gözükürken akla takılan soru ise şu:
koskoca kainat, iki insanın oluşturdduğu ailedeki ensest ilişkiden mi türedi?
peşin edit: bu entry islamı kötülemek için değil bizzat daha iyi bir fikir sahibi olmak için girilmiştir. bu sözlükte ilahiyat fakültesi öğrencisi yazarlarda mevcuttur eminim ki daha aydınlatıcı bilgilere sahiptirler. biri bizleri aydınlatsın.