Gündelik hayatta çekingen yada görece sosyal fobi sahibi biriyseniz insanların bunu anlaması için bir süre gerekir ve o süre içinde sürekli saçmalarsınız. Dolayısıyla sürekli insanlar onlardan hoşlandığınızı düşünür. Hiç kimseden hoşlanmadığınız halde herkesten hoşlandığınızın sanılması... asıl dram budur.
hoşlanılan kişinin sizinle sevgili olmak istememesine sebep olur. efendi erkekler ve hanımefendi kızlar bu yüzden kaybediyor. iki yakışıklı ve güzel görünce hemen dağılıyorlar. sakin olun. hepimiz insanız.
daha az önce yaptığım salaklıktır. bütün iltifatlar, bütün güzel sözler hoşuna gitmişken "ya ben kendimi frenleyeyim çok ileri gittim" dediğim anda rahatsız olduğumu sanıp tonla şey söyledi. aptallıktır saçmalamayın, gidip deyin çok güzelsin, konuşurken fikirlerim kitlenip usum sakin kalamıyor diye.
çok hoşlanıyosam ahanda ben. ciddi anlamda saçmalarım. saçmalamadığım zaman da yüzüne bakar dururum ablak bi şekilde. arkadaşlarımın beni dürtmesiyle kendime gelirim falan. bu da bi nevi saçmalamak sanırım.
benim elim terliyo soguk soguk. hatta ayrilirken elini falan tutuyodum elin ne kadar soguk demisti. ben de arabanin direksiyonu soguk ondan elim usudu dedim.
Saçmalamamak için çırpındıkça daha çok batmaktır ancak biri yanınızda heycanlanıp saçmalıyorsa sevinin yüksek ihtimal sizden baya hoşlanıyordur.
Ayrıca (bkz: Murphy kanunları)
en utanılası içinden geçenleri nasıl olduğunu farketmeden sesli söylemektir.
hoşlanılan kişiyle kantinde karşılaşılır.
- merhaba tgio nasıl gidiyor?
+(hızlanan kalp atışların duyulmasından korkarcasına yüksek bir sesle) gayet güzel senin nasıl?
- sıkıcı, der ve öne gelen saçımı nazikçe tutup kulağımın arkasına atar.
istemsiz yayın yapan içses- gerçi artık dışses demek lazım: olum yapma şunu zaten kalbim duracak, bi de şöyle bakmasan.
karşındaki sırıtır.
+ ben az önceki cümleleri sesli mi söyledim?!
- hem de nasıl.
+ gidip tuvalete ağlicam.
- asla gel bakim sen şöyle.