bugün

farkli kultur ile buyuyup, baska bir kulture zorunlu gecis yapmanin verdigi sikinti.
(bkz: nowhere man)
komunist olu$un ilk adimlari.
her hurt dinlediğimde tokatlayan durum.
(bkz: haymatlos)
sürekli otobüs yolculuğu yapmakla dindirilebilecek duygu, his.
insan hiçbir yerde kalıcı değil, kalıcı olmadığı yerede ait olamaz, insan sadece kendine yerlidir...
(bkz: kayip bir bavul gibi olmak)
(bkz: öylesine insan olmak)
almanya'ya gidince türk olmak, türkiye'ye gelince alamancı olmaktır.

kimsenin sizi kabullenmediğini görmektir. sizin de kimseyi kabullenemediğinizi anlamak demektir.

sadece "onunla" mutlu olabileceğine inanmaktır. huzursuzluktur. özlemektir. en büyük sevgiyi hissetmektir. ondan başka kimseyi sevememektir.

öylesine yaşamaktır. bir yerde bulunmak adına zorunluluktan oralarda bulunmaktır.
-bir gün gözlerinizi dünyaya gözyaşıyla açmışsınızdır,
ve bilmezsiniz ki o gözyaşı tıpkı yalnızlığınız gibi hiç peşinizi bırakmayacaktır!-

eğer bir memur çocuğuysanız küçük yaşlarda tanışırsınız ait olamama hissiyle...

her üç sene de bir adeta bir göçebeymişçesine yaşarsınız hayatı,
hep yeni insanlar tanır, hep yeni yerler görür, hep yeni insanlara hep yeni yerlere alışmak zorunda kalırsınız...

ve tam bir şehre ve insanlara alışmışken,
gene arkanızda bırakmak zorunda kalırsınız, tüm sevdiklerinizi,özlediklerinizi ve size ait olabilecek şehri...

ve eğer küçük yaşlarda alıştıysanız bu duyguya,
yine yeni taşındığınız şehirde,
yeni alışmaya başladığınız hayatınızda,
kim bilir belkide yeni tuttuğunuz ellerde,
hep eksik bir şeyler hisseder ve bir türlü ait olmasını başaramazsınız hiçbiryere ve hiçkimseye...

kimileri köklerini bir şehre salıp, aile ve gelecek planları yaparken,
siz aynadaki görüntünüze bakıp, kendinizi garipsersiniz böyle hayalleri gerçekleştiremeyeceğinizi bildiğiniz için...

kimbilir belkide korkulacak bir şey yoktur;
doğanızdaysa bu duygu,
bitmek bilmeyen hayat serüveninde siz hep kendi içinizde yolculuk eder,
kendinizi hep en iyi siz anlar,
hep kendinizleyken mutlu ve huzurlu olursunuz,
her gün yeni ve farklı oyunlarla size gelen hayat sahnesinde siz yalnızlığı seçmişsinizdir ve bilirsiniz tıpkı hiç bir yere ait olamadığınız gibi yalnızlık sizin alın yazınızdır.
üniversitedeki ilk yılda başka bir şehirde yeni bir hayat kurmaya çalışırken sıkça yaşanan durumdur. bambaşka bir şehirde hiç tanımadığın oda arkadaşının yabancı yüzüyle karşılaşırsın. kafanı dağıtmak için baktığın pencereden gördüğün şehir daha bir ürkütür seni sen oraya ait değilsindir. can atarak gittiğin baba ocağında artık sana ait bir odanın olmayışı annenin akşam yemeğinde misafir varmışçasına heyecanı daha bir telaşlandırır seni farkedersin ki oradaki aitliğin de bitmiştir. hiçbiryere ait olmadığını şehirler arası yolculuklarda kabul edersin.
arada kalmaktan sıkılmış bünyelerin isyan etmesi sonucu oluşmuş durum.
her yere ait olmak anlamina gelen durumdur. kisinin kendini tek bir yere ait hissedememesidir de. universitede kisinin basina gelebilen durumdur.
nerde sabah orda akşam düşüncesindeki başıboş kişilerin yaşam felsefesi.
(bkz: sokak kedisi)
Matematiksel olarak: Dogal olmayan tam olmayan hatta bir denklemin koku olarak gercel olmayan sayilarin tum bu sayilara orani 10 ustu 81'dir. Bu da demek oluyorki anlami olmayan, hicbiryere ait olmayan sayilarin da birbirine benzeme ihtimali gayet dusuktur. Lakin inancim odur ki bu anlamsiz sayilari anlama kavusturan pi gibi e gibi yine askin sayilar matematigi ve buradaki kisir mantigi gerisine cevirebilmekte, evreni yasanabilir kilmakta, bizleri de buna birkez daha hayran birakmatadir. Bu rakamlarin uzantisi olarak gercekligi isaret eden insanlara da tarihte rastlanmistir. Nadir de olsa.
Yoğun olarak Sagopa kajmer dinleyen bireyin içinde bulduğu ruh halidir.
öğrencilik süresince devlet yurdunda kalmaktır. ondan sonra da otelde ya da öğretmen evinde kalınır. artık bir süre sonra evde kalamayacak hale gelir evlerde bunalırsınız. böylece hiçbir yere ait olunamaz. çünkü bir şehri terketmek sadece bir bavul hazırlamak kadar kolaydır.
kalabalığın içinde yalnız hissetmektir.
her bulunduğun yerde misafir gibi eğreti durmaktır.
hayatı doya doya değil mış gibi yaşamaktır.
bir ara uzaklara dalıp "bu ben değilim" demektir.
yapılan hiçbir şeyden mutlu olmamaktır.
ivvreeeennnç durumdur vesselam.
ilkokuldayken düşünülebilecek manyak şeylere dahil olan düşüncedir. niye ilkokul dediysem, manyak olan lisede de düşünür bunu üniversiteye giderken de. hatta okula gitmesine de gerek yok. düşünür mü düşünür yani. neyse..
Bi gün canınız sıkılır, düşünmeye filan başlarsınız, sonra dersiniz ki "dünya beni istemese,uzay istemese, ölsem toprak istemese, naparım ulan ben?"
ya da ilkokuldayken ben manyakmışım. o da olabilir.
depresyon sebebidir. (bkz: mevsimsel depresyon)
hiçbir mekanı evin olarak görmemektir; evini bile.
bu kötü hissin yan etkileri ve sonuçları şunlardır:

* her adım attığında düşecekmişsin gibi olmak,

*kolun kanadın yokmuş gibi,

*sağlam bir yalnızlık hissi,

*artık gülüp geçtiğin türk filmine ağlayacak kadar hassas duruma gelmek,

*sinirlerin tef gibi gerilmesi ve herkesi kırmak,

*her an en sessizinden ağlamak,

velhasıl kelam kötüdür en kötüsüdür.
sürekli olarak çekip gitme isteği ile dolu olmaktır. gün saymaktır. vatanını, aileni bırakıp uzaklaşma isteğidir. takvimde günlere çarpı koymaktır yolculuk için. her yer hapishane, her yer zindandır. aitlik hissinden uzak olmaktır. kimselere ait olmamak, kimseleri sahiplenmemektir. bir nevi dünyada iz bırakmama isteğidir. herkese "bu hep böyleydi, şimdi gidişine şaşırmamak lazım." dedirtebilmektir.

içimde her zaman taşıdığım, yaşattığım histir.