aydın olmayı opera ve bale izlemekle eşdeğer tutan, entellektüel olmayı çenesinde top sakal, boynunda "entel" fuları, elinde şampanya kadehi, resim heykel sergisinde anlaşılmaz bir dil ile konuşmak zanneden kesimin görüşüdür.
anadolu insanı ve sanat mı? al sana sanat. al sana zoraki entel dantelin hali.
oğlu sanatın herhangi bir dalını okumak için konservatuara girmek istediğinde esip gürleyen sen erkeksin ev geçindirceskin deyip tersleyen aynı şeyi kızı istediğinde artist mi olcan başımıza diyen insandır.
"Kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik. Ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk: Kardeş gibi yaşamayı..." *
şimdi anadolu insanının en basit ama en güçlü sanatı budur; kardeşlik ve dostluk sanatı...
(son zamanlarda artık bu kavramı da yavaş yavaş kaybetmeye başladık ama olsun daha bozulmadık.) *
bu halkın %85 i 1950 li yıllara kadar köylerde yaşıyordu, yani 50 sene 60 sene öncesi, bir kuşak öncesi.
sonra şehire göç başladı,
sonra şehirde doğup toprağının kültürünü almadan yetişen bir nesil oluştu,
şimdi kokmaya başladılar, geldikleri yerleri beyenmiyor, şehir asil zadeleri.
içki ile sanatı birleştirmek, bunu rituel sanmak, özentiliktir, görgüsüzlüktür, içki içmeden de sanat galerisi düzenlenebilir ama bu onlara göre imkansızdır.
anadolu insanının sanatı yoktur zanaati vardır, belkide onun zanaati sanattır, belki de o sanat senin sanatından daha güzeldir.
bana göre hiç bir halt olamayanların yeridir güzel sanatlar, kendi kendilerine kasılırlar, sanat can damarıdır diye, yaptıkları işe saygı isterler de bu sürü, bir halt olmadıkları halde insana tepeden bakarlar.
anadolu insanı senin sanatımsın olmadan da yaşar ama sen anadolu insanının üretimi olmasan açlıktan ölürsün.
sen mutlulugun sırrı, hayatın anlamı zart zurt derken, elli derece sıcagın altında mutlulugun sırrını, hayatın anlamını eken insandır. ibneliğin lüzumu yoktur, sen resim sergilerinde eşcinsel arkadaşlarınla bir ske benzemeyen resimlere 'fantastico' derken, o herif senin ömründe göremeyeceğin dağlara, denizlere şarkılar yapmaktadır.
sen mutlulugun sırrı, hayatın anlamı zart zurt derken, elli derece sıcagın altında mutlulugun sırrını, hayatın anlamını eken insandır. ibneliğin lüzumu yoktur, sen resim sergilerinde eşcinsel arkadaşlarınla bir ske benzemeyen resimlere 'fantastico' derken, o herif senin ömründe göremeyeceğin dağlara, denizlere şarkılar yapmaktadır.
ihtiyaçlar piramidine göre sanat ihtiyacı piramisin üst kısımlarında yer alır insanın önce birincil ihtiyaçlar olan yeme içme güvenlik cinsellik gibi ihtiyaçlarını karşılaması gerekir, fakir anadolu köylüsü genel itibari ile birincil ihtiyaç basamağında olduğundan doğaldır.
el yapımı seramik, ipek üretimi, binlerce güfte ve beste, ağıt, el yapımı halı dokumacılığı, aşıklar, ozanlar, koşma, hiciv, koçaklama... daha binlercesi...
öncelikle anadolu insanını kötülemeye yönelik açılmış çirkin bir başlıktır.
fakat gerçekten anadolu insanı nın köyde bulunan yerel halkın sanat ile ilgisi yoktur. bunun sebebi ise (bkz: #9457063)
sayılan karagöz hacıvat yaşam sanatı nasreddin hocalar aşık veyseller sanat yada sanatçı değillerdir. günümüzde sanat ile maddi kültür varlığı karıştırılmaktadır.
bu bağlamda sanat kaygısı taşımayan hiç bir şey sanat eseri olamaz. sistine şapeli sanat eseri kabul edilmez. çünkü maddi kaygı ve sipariş üzerine yapılmıştır.
sanat böyle dominos pizza gibi bir şey değildir. ara 30 dakikada kapına gelsin gelmezse 2. pizza bedava olsun falan. böyle bir olayı yok sanatın.
(bkz: #9457018) bunu gözden kaçırmış sözlük yazarının açabileceği başlıktır.
eğer sanattan kastınız modern diye anılan son zamanların sanatıysa belkide onları yapacak lüksü olmadığı için ya da çok istediği halde onlara ayıracak zamanı olmadığı için olabilir. hayat bazı insanlara değil sanatla kendiyle bile ilgilenemeyeceği derecede fazla sorumluluk yükler.
