özet:
Türkiye bir bilim ülkesi değildir. Ürettiği bilim de birkaç kişisel istisna dışında dünya ölçeğinde tamamen ihmal edilebilir düzeydedir. Türkiye'nin bu bilim fakirliği, sanayisine ve ticaretine de yansımıştır. Özgün hemen hiçbir sanayi ürünü olmayan Türkiye, ticarette de, tarımda da gariban olup, örneğin yazılım oluşturmak gibi akıl ve bilgiden başka hiçbir sermaye istemeyen son derece kolay ve getirisi büyük bir işi dahi yapamamaktadır. Türkiye'de (askerlik hariç) hemen hiçbir konuda bir ehil insanlar sınıfı yoktur.
Türkiye bu zavallı duruma 1946'dan sonra düşmüştür. Çünkü 1946'dan sonra ülke idaresi tam cahillerin eline geçmiştir. 1920'lerden beri gelen Atatürk'ün elit idaresinden intikam almaya azmetmiş bu kırsal güruh, Türkiye'yi gerçek bir felâkete sürüklemiştir. Ülkedeki tüm sözümona "gelişme" dünya gelişme hızının çok gerisinde kalmış, ancak zır cahil üçüncü dünya ile kıyaslandığında "göğsümüzü kabartan" otoban gibi, gökdelenler gibi, telekomünikasyon gibi kopya ürünleriyle yaşam seviyesi yukarı doğru kımıldamıştır.
Eğitim, 1946 sonrası dönemde en büyük yarayı alan kesim olmuştur. Öğretmenlik mesleği ayağa düşürülmüş, üniversiteler, bu adı taşıyan bina sayısı arttığı halde tamamen ortadan kalkmış, eğitim ehil insan yaratmak yerine diplomalı cahil üreten bir fabrika haline getirilmiştir. Bunda da temel amaç, cahil kırsal kesimin hak etmeden ve emek harcamadan her şeye, başkalarını ve kendisini kandırarak ulaşma hırsını tatmin olmuştur.
Türkiye sonu pek fecî bitebilecek olan bu cehalet temelli politikalarından derhal vazgeçerek aklını başına almalıdır.
türkiye'nin orta demokrasi sorunları ve çözüm yolları.
av. mehmet gün tarafından 2018 de kaleme alınan çok değerli bir kitap.
yargı, hesap verilirlik, temsilde adalet konuları demokrasinin önünde en büyük engel. bu konular aşıldığı sorunlar giderildiğinde demokrasi diye bir tartışma artık en önemli konu olmaktan gündemi işgal etmeyeceği sorunların kendi iççiinde çözümlerini de ortaya çıkararak kurumlar kendi sorunlarını çözecği geçerli yasalar ile yapılacak iyileştirme çözüm önerileri örnek yasalar ile dünya örnekleri ile işlenmekte.
Okurken gerçek manada huzursuz olacağınız ancak bitirdiğinde size farklı bakış açıları kazandıracak nitelikte bir kitap. Livanelinin kalemini çok beğeniyorum zaten, değindiği konu da etkileyici ve sürükleyici.
Onu beğenirseniz de
Amin maalouf--doğunun limanları
Okurken nedense kalemini livaneliye benzettim. Sanırım ikisinin de dilinin sade olması ve kimlikler üzerinden yapılan ideolojik siyasetin savaş getirdiği (özellikle doğunun limanlarında daha fazla) bize gösteriyor.
iki kitabın sonunda düşüncelerim aynıydı. biz sınırlarımızı kendimiz belirliyoruz. Ancak ne olursa olsun dil, din, ırk bizi biz yapmaktan alıkoymamalı. insanı insan olduğu için, değerli olduğu için sevmeliyiz.
Beni ve düşüncelerimi en derinden etkileyen kitaplardan biridir. Her zaman da aklıma ilk gelen tavsiyedir.
Lübnan'da iç savaş çıktıktan sonra iki yakın arkadaştan biri ülkesini terk eder, diğeri ise kalıp savaşır. Yıllar sonra ise tekrar lübnan'da bir araya gelirler, birbirlerini suçlarlar... Biri diğerini vatan haini, korkak ve kaçak olarak görürken, diğeri ise onu eli kanlı bir savaş militanı olmakla suçlar. Onlar iç hesaplaşmalarını yaparken Bu arada siz de vatan, millet, din, aidiyet, ülke, ahlak ve savaş hakkında harika anekdotlar okursunuz.
Çok güzel bir şekilde bitiyor kitap...
" geldim, gördüm, hayal kırıklığına uğradım. " Diyor maalouf. Hala unutamadım.
iki kitap olmaz mı hatta üç...
Fareler ve insanlar
Cyrano De Bergerec
Büyük Romulus
Biz Aşağıda imzası Bulunanlar
Aslında kitap tavsiye etmem. Her i
nsanın zevki birikimi farklıdır. sevdiğim kitaplardan ilk aklıma gelenler.. açlık veba suç ve ceza......
Böyle başlıkları görmek güzel. Ancak tavsiyede bulunanların ufak da olsa neden tavsiye ettiğini yazması iyi olur kanaatimce. Haa bu tarz başlıklara benim de direkt tavsiyeleri yazdığım oldu ama doğru olan bu yöntem değil tabi.
Yaşar Kemal'in betimlemeleri ile romandaki mekânları zihnimizde canlandırabildiğimiz, konar göçer Yörüklerin yaşantısının anlatıldığı, hızır ile ilyas'ın buluşmasının (hıdrellez) ilgi çekici şekilde işlendiği bir romandır.