saçma sapan inciler saçarak din konusunda cahilliğini ifşa eden bayanın açıklaması. bayramda hayvan kesilmez. kurban kesilir. hem at mı kesiliyor, köpek mi kesiliyor bre din cahili? her akşam evinde löp löp götürdüğün inekti, kuzuydu kesiliyor. kurbanın ne olduğunu bilmeden yorum yapma hakkını kendinde nasıl buldun? din cahili olduğun için mi? kurban kelimesi yakınlaşmak anlamını içerir. akraba kelimesiyle aynı köktendir. yakınlaşmayı sen hayvan kesmek olarak mı algılıyorsun? kainattaki bütün nimetler insan için yaratılmıştır. bu da bu tür bir nimettir. son olarak kurban kesmek, kurbanı kesilirken görmek, canilik değildir. insanlara ibret olması içindir. bunu gören insan kolay kolay insana zarar veremez.
bayram lan işte bayram bi şekilde böyle şeyler olacak. cadılar bayramı örneğin herkes korkunç kılıklara girip bir şeyleri kutluyorlar, eğleniyorlar. bizim geleneklerimiz böyle işte aq. allaha bir kurban vermek. 30 gün oruç tutup sonrasında eş dostu ziyaret ederiz, küslükleri bitiririz. bütünleşiriz. ben bayılıyorum şahsen bayramlara. ama sen doğu anadolu orjinli biri olarak reddediyorsan tüm bunları orasını bilemeyeceğim tabi. eğer kurbanı kesen sonrasında bayram yapanların kimliğinde , amerikan yahu hristiyan yazsaydı senin en öndeki domuz kesen fotoğrafını tahayyül edebiliyorum ben...
-hayvan keserek bayram yapmayi aklim almiyor.
+benim de! tani$alim mi? ben riza.
-hayvan keserek bayram yapmayi aklim almiyor.
+ne guzel bi ismin var. cok zarif.
-hayvan keserek bayram yapmayi aklim almiyor.
+takildi lan galiba.
ülkemizde dini konuların hassasiyetinin farkında olan ve o aklını bu tarz olaylarla meşkul etmemesini düşündüğüm akıl.
dediğim gibi din konusunda hassas bir ülkeyiz. dini konularda yada dinin getirdikleri konusunda aykırı bir düşünce içerisinde olduğumuz zaman gündemde kalma ihtimalimiz fazladır.
sanırım helin avşar hanfendinin de günden sıkıntısı var ki böyle bir açıklama yapmayı gerekli bulmuş.
hani moda hakkında bir açıklama yapsa, eyvallah, bildiği var der geçerim. konu din. eyvallah demek akıl ister.
cadılar bayramında hiç bir şeyin boğazlandığını görmediği için böyle bir tepki vermiş olabilir insan sözü.
Gayri sıhhi ortamlarda, çocukların önünde, ehil olmayan kişiler tarafından, eziyet çektirilerek kesilen hayvanın eti, eskisi gibi fakir fukaraya değil, eş dost ahbaba, hatır gönül ilişkis babında veriliyorsa bir yerlerde bir gariplik olduğu aşikardır.
Yol kenarlarında kan gölleri oluşsun, yarı gömülmüş hayvan iç organlarını fareler didiklesin. Bunları bizim haberlerden alıp, tüm dünyaya yayınlasınlar. insanları müslümanlıktan neden soğutuyoruz? Amacımız herkesin bir gün müslüman olması mı, yoksa müslümanlıktan korkması mı? Din için terörizme başka zaman değinirim ama, bu mu müslümanlık?
Bayramlar tabi ki olacaktır. Ama nasıl 9 yaşındaki kızla evlenmek artık doğru değilse, zaman değiştiyse, bu bayramın uygulaması da değiştirilebilir.
Hayır işlemekse bu bayramın amacı, pek çok hayır kurumu/ dernek/vakıf var. Bunların içlerinde son derece güvenilir olanları mevcut ve ihtiyaçları etten çok daha değişik. O ihtiyaçlar giderilse daha hoş olmaz mı? Mesela Antalya da yanan ormanların yeşertilmesi için bağışta bulunulsa, Amerika gibi liberalizmin ana vatatnında dahi bulunup, bizim gibi sevgi dinine mensup inanaların ülkesinde artık olmayan düşkün evleri kurulsa, çok daha iyi olmaz mı?
Neden körü körüne bu bayram demekle geçiştirip, karşımızdakine hakaret ediyoruz? Bu mu öğretiliyor bizim dinimizde? "senden olmayanı yok et." yüzyıllarca hoşgörü yuvasıyız diye kendimizi mi avuttuk?
Et yenilsin tabi ki, hayvani protein, insan vücudu için elzemdir. Ama bu iş sıhhi ortamlarda, bilir kişiler tarafından yapılsın.
Kan görmek kimseyi rahatlatmaz. Ancak bir psikopatı rahatlatabilir. Bana bilim adamları ispatlamış filanla gelmeyin.
Kurban, semavi dinlerden önceki dini ritüellerden biridir.
kıçıyla okuyanların sağa sola saldırmasına sebep veren yazıdır. hülya avşar kendi fikirlerinden bahsetmiyor yazıda, küçük bir çocuğun kurduğu cümleden yola çıkarak sorgulama yapıyor.
hayatım boyunca hülya avşar'ın ne bir filmini izlemişliğim ne bir şarkısını dinlemişliğim vardır. televizyonda çıkınca bile kanal değiştiririm. ancak burada savunmak durumunda bıraktınız ya helal olsun. sizden başka kimse din hakkında fikir beyan etmesin, tek bir sorgulama dahi yapılsa hemen it gibi sağa sola saldırın. ulan bişey de zorunuza gitmesin be!
yanlış zamanda yanlış açıklamadır. önümüzde ramazan var. onla ilgili bir açıklama yapması lazımdı. ramazanda insanların kendilerini aç bırakmasını aklım almıyor gibi. kurbanla ilgili olan kurbana saklayacaktın güzelim. kurban bayramından bu polemik unutulur. hem 2 bayramda birden gündeme gelmiş olurdun. ah be güzelim aklın yokmuş senin, tabi almaz her şeyi.
yarmis gecirmis hulya avsar soylemi. kurban bayramini cahillik, gericilik ve hayvanlara eziyet olarak goren bu insanlar sokaklarda, kazanlarda; cocuklarin onunde ciyak ciyak bagirttiklari istakozlari kaynatabiliyorlar ama. yapmayin be, bu kadari da ayip ama.
sözlük yazarlarının okuduklarını anlama kabiliyetlerini ve zeka düzeylerini ortaya döken yazıdır. iyi ki yazılmıştır, sözlüğümüze çok faydası olmuştur. bu oltaya daha kaç sazan takılacak, bunu da gösterecektir. öyle ki, yazıyı kaleme alanın hülya avşar mı helin avşar mı olduğundan bihaberdir bu sazancıklar...
ama yok yok, doğru söylemiş kızcağız, kızmayalım kıza, aklı ermez onun böyle şeylere...
aslında şöyle söylesek daha doğru olacak galiba;
(bkz: ünlü hayvan savunucusu hülya avşar)
bu arada hülya hanımın aklının almaması, aklının çalışmamasından mı dır nedir bilmiyorum ama koskoca islam alemini karşısına alacak kadar aklının çalışmadığı bir gerçek.
uzatmaya gerek yok ki, zaten aklı almıyor. benimde hayvanlara tapanlara aklım almıyor ama ne yapalım, elden bir şey gelmiyor.
saf(pure; püre değil) ve zihni kirletilmemiş bir çocuğun düşüncesi.
dünyanın en saf, en tarafsız, çıkarsız sorularını çocuklar sorar. çünkü henüz düzene alışmamış, saçma ezberlerle uyuşmamış, yavaş yavaş kaynayan kurbağa misali haşlanmaya başlamamışlardır. kant'ın eleştirdiği saf akıldır o minik kafalarındaki. sizin için sorulması salaklık olan en basit durumlar, onlar için ''bu ne?'', ''bu neden böyle?''dir.
bu soruların cevaplanma şekli, tüm hayatları boyunca bu tür saf sorularını sormaya devam edebilmelerine veya saçmalıkları bile sorgulamadan kabul etmelerine sebep olur. bu soruların devamı için küçük prens ve küçük kara balık her yaşta iyi gelir.
alıştınız hayvanların dini ritüel amacıyla sokaklarda kesilmesine, kanının alnınıza sürülmesine, henüz kanı damarlarında duran etle keyif yapmaya ve en önemlisi savunurken bunu, sırattan geçirir , allahın emridir den önce ''fakir-fukara bu sayede et yiyor'' demeye. bu bayram sayesinde yılda bir ve sadaka olarak et yemektense; akılla yönetilen, ritüellerinden uzak toplumlarda kişi başına ortalama, islam aleminin ortalamasının neredeyse 10 katı et tüketiliyor. bayramsız, sadakasız.
ondan gayrı, bir yüce amacın bir çok şekli olabilir. amaç illa ki et yemesiyse fakirin; daha rasyonel düşünüp, önce, vereceğiniz ete, balığa, sadakaya, zekata muhtaç olmayan balık tutabilen insanların olduğu sistemleri düşünmek ve bunu yakıştırmak olmalı insana.
insan bireysel yanlışlar yapabilir; karısını dövebilir, fırsatını bulunca metres tutup 3-4 kadınla yaşayabilir; ama buradaki sorun, yanlışın bireysellikten çıkıp sistematik bir şekilde yüzmilyonlarca insana emredilen bir ritüele veya kesin emre dönüşmesidir.
cariyeliğin, köleliğin meşru olduğu, koca kainatı yaratan yüce yaratıcının nedense cinsiyet ayrımı yapması,
2 porsiyon dişinin ancak bir porsiyon irrkek etmesi gibi 10 yaşındaki çocuğun bile anlayamayacağı dengesizliğin bile, ezilen cinsin yararına olduğunu esaret özgürlüğümüz engellenemez ekşi!moronuyla savunma ikiyüzlülüğü, allaha, bulunduğumuz durum ne kadar boktan da olsa şükretmemiz için bizden daha beter durumda insanların bulunması ancak saf bir çocuğun tuhafına gider.
bu sistemde fakir her daim olmalı, en alttaki de yaşadığına şükretmeli, boynunu yana devirip ağlamaklı sesle sizin vereceğiniz ete, sadakaya, zekata, kömüre, makarnaya muhtaç olduğunu belirtmeli ki; siz de sadakayı verirken bir gözünüz dilenene, diğeri bulutlara doğru baksın ve durumunuz ne kadar boktan olursa olsun, kafanızı kaldırıp; şükür ya rabbi diyesiniz. bu çark böyle dönüyor.
bilmeyen de der ki islam alemi protein zengini. 1 avrupa birliği vatandaşının kişi başı yıllık et tüketimi 90 kilo ve islam aleminin besili ekonomilerinden türkiye'de 15 kilo.
olayın küçücük çocukların önünde bir cana kıyma gibi sevgi pıtırcığı insani boyutu ayrı konu ama öyle artistik laflara gerek yok. kurban kesmenin kökeni ilkel dinlerde tanrıların gazabından korunmak, aman güneş tutulmaya, yıldırım düşmeye, yağmur yağa ama sel olmaya, ekinler heba olmaya, gece ola tamam ama gündüz unutulmaya (bunun bile garantisi yok bu ilkel ecdadlara göre)vs..
insan, önce insan; sonra baktı bu iş masraflı(kellesi gelişti yani), hayvan kurban etti, aya güneşe, zeusa, şivaya, vişnuya, kaliye, odine, osirise, raya, ahura mazdaya,thora, kukulkana ve benzeri yüzlerce tanrıya. sonra* evrile, devrile, kırıla, döküle bugüne geldi.
ama geçmişine küfrederek ve onu dönüştürüp inkar ederek.
günümümüze gelen tüm dinlerin en büyük mucizesi, o ilk-el(kelimenin kök anlamıyla) kuralları ödül*-ceza* mantığıyla yutturup bunca asır ayakta kalabilmeleridir.
bilim gibi bilimin tarihi son 100 yıldır ve gelinen nokta ortada. geometrik hızda bir gelişim var. maalesef zihnimiz hala geriden geliyor. belki de bilimin ürünlerini pazarlayan kapitalizmin istediği, tüketen sürünün(homo tüketicicus) böyle kalması.
3. dünya savaşı sonrası medeniyet sayacı sıfırlanır da filmin başına dönersek; dinlerin, peygamberlerin devri yeniden başlar. merak etmeyin, bu arz ve talep olayıdır mükremin ve her daim isteyene istediğini satacak durumdan vazife çıkaran peygamber adayları çıkar sürünün içinden.
hikayenin başındaki çocuğun o saf aklına, zamanla aldırırlar bunları ve kim bilir neleri. çok geç belki de, şu an bu satırı okuyor olabilir o saf çocuk; kaşları çatık, küfürler eşliğinde.
''her köyde öğretmen denen yanan bir ateş var;
ve yine her köyde papaz denen,
o ateşi söndüren biri var.''
--spoiler--
Aslında şu dini inanç konusu dışarıdan bakıldığında karman çorman görülse de, belki de yaşadığımız çağa göre birçok emin olup olmadığımız düşüncelerin tartışılmasına sebep oldu.
--spoiler--
bu ne lan böyle..!
bi de helin avsar ın siyasi yorumları vardi ya o aklıma geldi.*
hristiyanların şükran gününde hindi kesmesini aklı alabilen ama her nedense müslümanların kurban bayramında kestiği koça akıl erdiremeyen bir gürühun serzenişi.
madem canlı hayatına bu kadar değer veriliyor, hiç et yemeyelim, hiç bir hayvana zarar vermeyelim. büyük ya da küçük baş hayvanların canı can da, hindinin, tavuğun bilimum kümes ve kanatlı hayvanının canı patlıcan mı a dostlar?
h:haydi kızlar kaldırın poponuzu bakalım gündemden düştük gene. he:evet abla ya. ne yapsak? benim de canım sıkkın orçundan ayrıldım. h:zehra? z:efendim anne? h:kızım sen son disneyland gezini yaz. ama türkiye'de tüm çocuklar sanki oraya gidiyormuş günaşırı gibi yaz. z:tamam anne. h:helin? he:efendim abla. h:sen de bu gece lailaya git iyice dağıt, bul birini kucağına otur, öpüş falan. he: hehe, oldu bil. z:anne sen ne yapacaksın? h:hmm ben abdullah gül'ün poposunu elleyeyim. he:ama onu geçen ay yapmıştın. h:o zaman gürcistan rusya savaşında haklı tarafın japonya olduğunu beyan edeyim. z:olmaz anne orda sen zimbabweyi desteklediğini söyledin ya geçen. h:ah evet. hmmm. evreka.kurban kesilmesini eleştireyim o halde. he:süpersin kız abla. oruç tutmayı da eleştiricen mi. h: of kors kızım.
--spoiler--
Fikir güzel, buluş fevkalade değerli... "Hayvan keserek bayram yapılan bir dini aklım almıyor" lâfını bir araya getirmek büyük başarı.
Saydım, tam sekiz kelime yer alıyor cümlede; imla ve gramer hatası yok. Fail, fiil, mef'ul yerli yerinde. 2008'in Dil ödülünü bu cümleyi kurma zekâvetini gösteren dehâya vermeyen jüriye saygı duymakta mâzurum.
--spoiler--
tek kelime ile ahmet turan alkan klasiği olmuş. kalemine sağlık hazret.