bugün

görsel
hayat dedigin kimileri icin omrunun bittigi yere, kimileri icin ise hayallerinin bittigi yere kadar.
hayat dediğin masal çırpınan suyun sesi,
tek marifet dünyada harcamamak nefesi.

salih mirzabeyoğlu
bir su markası.

https://www.hayatsu.com.tr/
Ölmeden önceki bütün canlıların yaşadığı evre.
2010'da çekilen düşük prodüksiyonlu sanat filmine dönmüştür. konusu yok, zaman algısı yok, nereden geldiği belli olmayan karakterler ve sesler var, seyirciler sıkılmış bir halde.
Arapça kökenli olup ihya (canlandırma yaşatma)- muhyi (yaşatan)- hayvan (her türden canlı) kelimeleri ile ilişkisi bulunan bi kelimedir şüphesiz..
gelip geçmektedir. gelip geçmesinin yanında siyasetçilerin kişisel çıkarları yüzünden heba olmaktadır.
Doğum dan ölüme kadar olan süre.
imkanlar arasındadır.
Hayat aslında hayatı nasıl yaşadığınız nasıl sürdürdüğünüz ile ilgili. Neyi yapmaktan zevk alıyorsun mesela. Gitmek görmek istediğim yerleri görüyorum, geziyorum, kitap okuyorum ufkumu geliştiriyorum, ihtiyacım olan şeyleri alıyorum, yememe ve içmeme dikkat ediyorum. Yani yaşadığım hayattan zevk almaya çalışıyorum. Bunlar tabi ki parasız olmuyor. Gezmeme, kitaba, yeme-içmeme Bankkartla harcama yaparken aynı zamanda kazanıyorum, kazandıkça da harcayabiliyorum. Aslında bu bir tür devir daim gibi bir şey. Hayatı, anı yaşamak lazım.
acısıyla, tatlısıyla sürdürülen bir yolculuk. hayatı hep yaslı bir biçimde yaşamamamız lazım galiba.
Bok gibi. Güzelleştirmek için süreki çabalıyoruz, her şey için bir efor.
Çok yoruldum. Çok yoruluyorum.
Bazen güçlü bir çığlık basıp telefonu kapatıp sapsakin bir yere gitmek, şıpıdık terliklerimle dolaşmak istiyorum.
Yarını düşünmemek, tüm dertleri kısa bir zaman da olsa unutmak istiyorum.
Keşke bazen gerçekten hayatın tüm akışı dursa ve bize mola verdirse. Tamaam dese şu an senin için her şey durdu bu senin zamanın ne istiyorsan onu yap. Ama olmuyor, olmayacak.
Sen tümm bu akışta kendine anlar yakalamak için var gücünlr çabalayacaksın.
önce anladığını sanırsın, sonra sandığını anlarsın, sonunda ise hiçbir şey anlamadığını dahi fark edemeden kendini ölümün kollarında bulursun, işte o an.. o anı kimse bilmiyor.
"... Güzel değildi; tatsızdı, acıydı. En vahimi de buydu. Yaşamayı arzu etmeyen bir hayat, sona erme yoluna girmiş demektir."
A bu hayat böyle.
anlaşıldı üstümden silindir gibi geçmeden rahat etmeyecek, en iyisi koy vereyim gitsin...
beklentiler ve düşüncelerden uzakta yaşayan herkesin tat alabileceği süreç. ama özellikle bu coğrafyada, hem hissedip hem düşünüyorsan ve bakmayıp görebiliyorsan depresyona girmeden, hayallerini gerçekleştirerek yaşayamıyorsun.
görsel
Takvim zaten biyolojik çürümemize koyduğumuz rakamlardan ibaret...
Biraz mantık içeren, kalanı da mantıksızlıkla dolu döngü.
Bazı insanlar için başkalarının mutluluklarını ve hayallerinin gerçekleşmesini seyrederek ölene kadar zaman doldurma, oyalanma gerektiren bomboş ve anlamsız süreç.
Bazı şeylerin geri dönüşü ve çözümü olmuyor. Üzgün ve yıkılmış bir ruhu taşımakla görevlisin. Renksiz, tatsız, sıkıcı, depresif…
görsel
genel bir anlamsızlık içinde yürüdüğümüz 'yol'.
Ölümle yaşam arasındaki urgan.