Biz küçükken üst dönemlerden duyardık bu şarkıyı. Birde efsanesi vardı. Söyleyen kızın başından bir şeyler geçmiş falan. Winampta ne dinlerdik be bu şarkıyı. Ne güzel günlerdi ya.
liseye hazırlık dönemimdi. oks'de iki üç net fazladan yapabilmek için okulda paso test çöz gidebildiğin kadar etütlere git, koşturuyorduk. gittiğim okul da istanbul'da özel bi okuldu. düşünmüşler demişler ki, "bak bu çocuklar çok çalışıyor, çok bunalıyor. bunları biz bi çanakkale'ye götürelim. hem bir şeyler öğrenirler hem de kafaları rahatlar". tabi biz de kaçırır mıyız amk tam taşak ortamı. 30 kişilik sınıfın 25'i katıldı o geziye.
tabi yaş itibarı ile de millet birbiriyle ilk aşklarını yaşamaya başlamış, kareli defter kağıtlarına bir şeyler yazıp göndererek birbirine sevgilerini açıyorlar. ben de yoğun ders temposundan gezi sayesinde kurtulmuşum, ilk defa etrafıma bakmışım. herkes birbirine uzaktan bakış atıyor. o diyor "ben şule'yle sevgiliyim" bu diyor "ben kübra'yı seviyorum ama açılamıyorum" kimisi de msn nicklerinden şifreler oluşturup öyle açıklıyordu.. ben de özendim. aşık olmak birinden hoşlanmak istiyorum. ama yok, olmuyor.
geziye gitmek için okulun önünde buluşuldu. 50 kişilik otobüsün 25'i 8-a sınıfından oluşuyor. otobüs hükümeti kuracak yeterlilik var yani. herkes oturdu yerleşti. 4 arkadaşım sevgilileriyle yan yana oturmuştu. ulan dedim ben de acilen bulmalıyım bi tane. o anda bizim sınıftan elif arkasını döndü. dedim tamam elif olsun. hiç niyetim olmamasına rağmen elif için kafamda sevgililik senaryoları kurmaya başladım. nasıl açılacağım, ne diyeceğim, kafamda deli sorular. 5 günlük çanakkale gezisi şimdiden zehir olmuştu. 8-9 saat yolculuk sona erdi. otele çıktık, herkes uyuyor horul horul. ben onu düşünüyorum, düşünmeye çalışıyorum. çünkü aşığım ya hani.. neyse işte ertesi gün otelin lobisinde tv izlerken bu şarkının klibi dönmeye başladı. aşağıda da o dönemin modası olan mesajla telefona mp3 indirme banner'ı çıktı. "polifonik ses için erddd58 gerçek ses için sbty5541 yazın 1585147 numarasına gönderin" yazıyordu. odadan nokia 6230i telefonumu bulup mesajı gönderene kadar bitti klip ben de kodu hatırlamıyordum. amacım bu şarkıyı dinlerken aşırı çok fazla aşık olduğum elif'i düşünüp içlenmekti. şans eseri aynı akşam bi arkadaşın telefonunda bu şarkının çaldığını duydum. hemen bluetooth'la atmasını istedim. tamam her şey hazırdı. artık 128 megabyte hafıza kartımın 10'da birini kaplayan bu şarkıyı dinleyip 24 saatlik sevgilimin gözlerinin burnunun falan ne kadar güzel olduğunu düşünebilirdim. sağı solu müzeleri şehitlikleri gezerken tabi pek imkan olmadı dinlemeye. istanbul'a dönüş yolunda uyuyor numarasıyla taktım kulaklığı, en kısık seste kimse duymasın diye bu şarkıyı herhalde bir 30 defa falan dinledim.
istanbul'a döndük. tabi ben hala elif'i düşünmek zorunda hissediyorum. kendimi aşık olmaya zorluyorum. o zamanlar çok az kişinin kullandığı facebook'da fotoğraflarına bakıyorum arka planda yine hayalet sevgilim çalarken. sene sonu geldi. karne zamanı. 5-6 aydır "aşık" olduğum kızın yanına gittim. beynim aynı anda üç şey söylüyordu: hadi oğlum yapabilirsin! - ya senin kalbini kırarsa.. - salak mısın lan aşık bile değilsin amk.. ne yapsaydım elimde kalıyordu.
cesaretimi topladım ve heyecandan kısılan sesimle "elif senden hoşlanıyorum okul bitse de biz yine görüşelim" dedim öküz gibi. kız ağlamaya başladı. ben de ne yapacağımı ne diyeceğimi şaşırdım. 20 saniye hiçbir şey demedi. sonrasında sanki biraz önce ağlayan o değilmiş gibi sakin bir havayla yüzüme baktı ve kabul ettiğini söyledi. o anda ona gerçekten aşık olduğumu fark ettim. o gün o kızı sevdiğimi fark etmeseydim bugün kendisi hala sevgilim olmayacaktı...
şaka şaka tabii ki beynimin söylediği üçüncü şeyi dinlemiştim o anda. salak mıyım lan! kıza bırak aşık olmayı, sevemiyordum bile. herkes ayrılırken ağlaşmalar zırlaşmalar. ben üstümden yük kalkmış bir halde gayet mutluyum. bir hafta geçmeden kızı tamamıyla unuttum. (geçenlerde facebook'tan bir daha baktım. sağlam pişmanlık yaşıyorum. taş gibi kız olmuş *)
tabi şarkıda bunu ifade etmiyor ama aslında olmayan bir sevgiliyi tam anlamıyla karşılayan iki kelime hayalet sevgili. bu açıdan benim için son derece manidar bi şarkıdır.
az önce bilgisayarda tesadüfen tekrar gördüğüm ve an itibariyle dinlediğim şarkıdır. yıllar geçmiş üstünden, o dönemde yaşananlara eşlik eden bir şarkı olması hasebiyle bir film şeridi etkisi yaratmıştır. güzel şarkıdır harbiden. bu hatundan aynı etkili başka şarkı gelmemesi de üzücü. aynı üzüntüyü pilli bebek'in siyah beyaz şarkısı için yaşadım yıllarca. neden devamı gelmiyor? 20-30 sene piyasada tutunanlar nasıl yapmış bu işi zamanında? bu iş yeni nesille mi olmuyor yoksa?
Bir arkadaşınızdan gitarını ödünç alıp nasıl çalınacağını en fazla 20dk. içerisinde öğrenebileceğiniz güzide parça.
Şey... Bir yerde lazım olur diye dedimdi, siz bilirsiniz yaaani...
nerden bakarsan bak, aşağısından yukarısından... acıklı bir şarkı. bir parça hüzünlü. refika birgül' ün yemek programında salataya kattığı teneke tulum kadar... bir parça.
yakıcıydı etkileyiciydi. numunesi yoktu. yanlış muamele gördü. önce overrated sonra underrated... eridi gitti.
yitirilmiş bir parça. refika birgül'ün kahveye attığı zencefil kadar.