Dört Halife döneminin en büyük komutanlarından biridir. Velid bin Muğire gibi bir müşriğin oğluyken, Allah onu islamla şereflendirip sayısız zaferler nasip etmiştir. efendimiz hz Muhammed (s.a.v.) kendisi için “Allah’ın kılıcı” dediği rivayet edilir.
Hudeybiye Antlaşması sonrasında Müslümanlığı seçene kadar Kureyşlilerin saflarında, islam dinine geçtikten sonra ise islam devletinin emrinde savaşmıştır. Kureyşlilerin Uhud Savaşında yenilmemelerinde kilit rol oynamış, emrindeki süvarilere yaptırdığı manevra ile Müslümanların yenilmesini sağlamıştır. Müslüman olduktan sonra Bizans ve Sasanilere karşı zaferler kazanmıştır. Bunların en dikkat çekeni Yermük nehri kıyısında Bizans ordusunu bozguna uğrattığı savaştır. islami kaynaklara göre katıldığı yüzü aşkın savaşta hiçbir yenilgiye uğramamış nadir komutanlardan biridir.
Hz. Ebu Bekir kendisi için "Analar Halid gibisini doğurmakta acizdir." Demiştir.
Hz. Ömer döneminde ise görevinden azledilmiştir.
Askeri kariyerinin zirvesinde olan Halid bin Velid, çok başarılı askeri kariyerinin bir sonucu olan muazzam popülaritesi nedeniyle, Halife Ömer tarafından görevden alındı. Halife Ömer görevden almasın sebebini daha sonra bir mektupla açıklasa bile, Ömer'in Halid'e kızdığı için görevden aldığına dair genel bir görüş vardır:
“Ben, Halid'i bir öfkesinden, hatasından ya da ihanetinden dolayı azletmedim. Fakat insanlar onu o kadar büyüttüler ki, Allah’ı bırakıp ona tevekkül edeceklerinden korktum. Ben onlara, bütün başarıların ve zaferlerin Allah’tan geldiğini bilmelerini istediğim için, böyle hareket ettim."
Halid, birçok arkadaşı tarafından, bunun için Ömer'e misilleme yapması için kışkırtıldı. Halid, Ömer’e karşı bir Askerî darbe başlatmak için yeterince güçlü olmasına ve gerçekte Râşidîn Halifeliği'ni ele geçirecek kadar güçlü olmasına rağmen, bunun yerine siyasetten uzak durmayı seçti ve dört yıl sonra 642'de Emesa'da öldü. Halife Ömer, Halid'a karşı olan davranışından utandığını hissettiğini ve öldüğünde "Halen hayatta olsaydı Halid'i halefi olarak atayacağını" söyledi söylenir.
----Ölümü----
vefât edeceği sırada kılıcını istedi. kabzasını tutarak şefkatle okşadı. sonra buyurdu ki:
" nice kılıçlar elimde parçalandı. işte bu benim ölümümü görecek olan son kılıcımdır. beni en çok üzen, hayatı hep savaş meydanlarında geçip, yatak yüzü görmemiş olan bu hâlid'in yatakta ölmesidir."
garip olarak şehîd oldular
"resûlullah (asv)'ın hiçbir eshâbı, rahat yatağında ölmedi. ya savaş meydanlarında veya uzak beldelerde dîn-i islâmı yayarken garip olarak şehîd oldu".
"ah hâlid! şehîd olamayan hâlid! harp, benim etimi çiğneyemedi. şehîdlik mertebesi hariç elde etmediğim makam kalmadı. vücûdumda bir karış yer yoktur ki, ya kılıç yarası, ya bir ok yarası veya bir mızrak yarası olmasın."
" ömrü, dîn-i islâmı yaymak için savaşlarda at koşturan kimsenin sonu, böyle yatak üzerinde mi olacak? ölümü her zaman, harp meydanında, atımın üzerinde, düşmana allah için kılıç sallarken şehîd olarak beklerdim. "
bundan sonra, "ölümü, savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım. öldüğüm zaman, atımı, savaşta tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz! atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim."
"mezarımı, bu kılıcımla kazınız! kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır" dedi ve yatağına düşüp kelime-i şehâdet getirerek vefât etti."
Muhammed'in Halid bin Velid'den hoşlanmama durumu Uhud savaşında manevra yapan atlilarin başında olmasından dolayı kaynaklanmamistir. Nitekim Muhammet halidi bu savaş gerçekleştikten sonra mektuplarla islam'a davet etmiştir.
Peygamber efendimiz Kabe'nin Fethi esnasında kesinlikle mecbur kalmadıkça kılıç kullanılmamasını emretti. Dört koldan şehre girildi. Sadece Halid bin Velid askerine kılıç çektirtti ve kan döktü.
Peygamberin akrabalarını iknaya çalışmadan davet etmeden öldürdü yaraladı.
Peygamberin halid'e kırgınlığı burada vuku bulmuştur.
Alevilerin Halid bin Velid'i sevmeme sebebi ise halid'in imam Ali'yi tehdit etmesi ve alinin onu yere fırlatmasına dayanıyor ki o mevzu uzundur ve ihtilaflidir.
efendimiz hz muhammed s.a.v tarafından allahın kılıcı (seyfullah) lakabını alan, girdiği bir çok harbi kazanan efsane komutan.
meşhur uhud savaşında...
Müslümanlara arkadan gelebilecek saldırıyı önlemek amacıyla dağın eteklerine okçuları yerleştirmiş ve kendisi emir verene kadar bu tepeyi terk etmemelerini söylemişti. Müslümanların savaşın başında öne geçmelerinin ardından “okçular tepesini” terk eden askerlere arkadan yapılan saldırı sonrasında müşrikler birçok Müslümanı şehit etmiş ve Efendimiz’i s.a.v. yaralamışlardı.
hz hamza, musab bin umeyr ve nice büyük sahabilerin içinde olduğu 70 e yakın kişi şehid olmuştur.
ve o müşrik safında yeralan ordunun komutanı o zaman islam la şereflenmemiş olan büyük strateji sahibi halid bin velid dir!
Uhud savaşında Mekkeliler safhında savaşan halid bin velid, müslüman okçuların yerini değiştirmesiyle arkadan saldırmış ve uhud savaşını kendilerinin lehine çevirmeyi başarmıştır. ondan sonrası ile malumunuz müslüman olup müslümanlar tarafında savaşmış ve
"Allah' ın kılıcı" olarak nitelendirilmiş bir sahabedir.
ölürken bile şehit olmadan öldüğüne üzülmektedir hatta ölmeden önceki son sözleri şunlardır:
“Nice kılıçlar elimde parçalandı, işte bu benim ölümümü görecek olan son kılıcımdır. Beni en çok üzen, hayatı hep savaş meydanlarında geçip, yatak yüzü görmemiş olan bu Hâlid’in yatakta ölmesidir. Resûlullah’ın hiçbir Eshâbı, rahat yatağında ölmedi. Ya savaş meydanlarında veya uzak beldelerde Din-i islâmı yayarken garib olarak şehîd oldu. 'Şehid olamayan Hâlid!'”
hudeybiye antlaşmasından önce hep kureyşlilerin safında olmuş fakat hep yenilgi gördüğü için saf değiştirmiştir. ve ölene kadar cihat etmiştir.
allahın kılıcı lakaplı, uhud savaşında müslümanların yenilmesine yol açmış ve daha sonra hendek savaşından sonra müslüman olmuş tarihte yenilgi yüzü görmemiş nadir komutanlardan biri olan sahabe.
secah bint haris isyanını bastırdıktan sonra ganimet olarak kendine kadın alacaktı madem, özünde secah bint haris'i alsaydı ya dediğim allahın kılıcı seyfullah ünvanlı komutan. malik bin nüveyre'yi öldürüp karısı leyla binti minhal'i kendine nikahlamasını 1420 yıldır araplar bile sindiremiyorlar kendi aralarında.