Hadislerde dinini değiştireni öldürün gibi saçma salak cümleler yazıyor fakat Allahın kitabında yani Kuranı kerim de asla insan öldürmeyin yazıyor karar sizin.
yine mantık ve bilgi hatalarıyla dolu cevaplar aldığım başlık. ilk fırsatta hepsini gün yüzüne çıkaracağım. şimdilik daha fazla polemik kaldıracak durumda değilim aşırı derecede hasta olduğum için. domuz gribi olmamışsam sözüm olsun.
ikinci bir konuysa, tekrar hatırlatayım: "hadisi inkar"dan kasıt hadislerin gerekliliğini inkardır. yoksa benim de kabul etmediğim çok hadis var.
bu başlığın anlatmak istediği şey: kuran iman esaslarını kapsar ancak hadis/sünnete de çok kez işaret eder, dikkate almamızı buyurur. bunu inkar etmek kuranla çelişmektir.
ben sünnetleri hz.muhammed'in bakış açısı olduğu için yapıyorum.
ki ; namazda ki sünnetleri Hz.muhammed s.a.v yaşadığı zorluklarla empati yapabilmek için yapıyorum. Namaz empatidir zengine de fakire de Allah'ın emridir.
hadisler kur-anı en doğru şekil de anlayıp ileten Hz.muhammed s.a.v sözleridir..
hasan el basri'nin muhteşem tespitini paylaşmak isterim.
kuran'da kendine referans bulamayan her görüş açık bir sapmadır. yüce allah, resulüne itaati emrediyor. kuran'ı koruyacağını beyan ediyor. kuran ile dinimizi kemale erdiğrdiğini ve kitapta eksik birşey kalmadığını da belirtiyor.
namaz, resulden öncekilere farz olduğu gibi resule ve bize de farz.
dolayısıyla, allah'ı zikredin, yani atacağınız her adımda önce "bu davranışıma allah ne takdir eder" diye düşünün.
son bir örnek;
yanlış hatırlamıyorsam bedir savaşı öncesi resul, orduyu bir taktik ile dizmek istiyor. sahabe soruyor: ey allah'ın resulü, bu, allah'ın emri midir, yoksa sizin takdiriniz midir? resul, benimdir deyince sahabe yanlıştır ve doğru diziliş böyle olmalı diyor.
imanın ve islam'ın şartı bellidir. islamın şartı olmayan sünnet, allah'a imanın şartıda değildir.
Olay sadece geleneksel görüşlerdir. Kimi sünneti kuran yerine koyar, kimi ucundan uyar, kimi hiç esas kaynak olarak almaz.
Dinden çıkma tehditleri katolik-ortodoks savaşı gibi gereksizdir.
herkes hadislerin doğruluğu yanlışlığı üzerine tartışma yürütmüş de burada söylenen hadisin kuranın kabulu açısından temel taşı oluşturup oluşturmadığı yönünde. hadisleri inkar ederseniz hiçbir halt olmaz. ne de olsa kuran varken hadis yoktu. sünnet kısmı tartışılabilir, ben sünnetsiz olmayacağı görüşündeyim. onun dışında hadislerde mantıklı geliyorsa kulağa dinlenebilir, okunabilir, uygulanabilir. hayır hoşunuza gitmeyen bir hadis varsa açın kuran ı okuyun, anlamaya çalışın, bu denilen ne derecede doğrudur düşünün. sonra senin mantığına uyanı uygula kimse sana demiyor ki aga bu ne. yani fazla tartışmaya gerek yok.
sahih hadisler bellidir uydurma olan bellidir.kur'an da Allah peygambere itaat eden bana itaat eder buyuruyor.hadis inkarcılıgı başka bişey uydurma hadis başka bişey dikkat etmek lazım.
(bkz: hadisi inkar kuranı inkardır/#30998695) nolu entry üzerine konuyla ilgili cevap verme ihtiyacı hissetmeme neden olan mesele. ki yazarın kendisi de cevap istemiştir zaten. kendisine ben de bir soru sorayım;
1. istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?
şimdi cevaplara geçiyoruz;
1. peygamber döneminin hem dini hem de politik lideridir. ve dini konularda yalnızca kuranı referans alarak konuşur. dolayısıyla peygamberin söyledikleri, yani kuran ayetleri, hem bizi hem de dönemin de yaşayan insanları kapsar.
2. buradaki ayet benim dediğimi destekler peygambere, kurana itaat Allaha itaattir sorun yok. kaldi ki burada habibim ibaresi de yok. (bu ayrı bir tartışma konusu) burada biz seni anlara bekçi (muhafız) olarak göndermedik diyor. yani yüz çevirilerse kurandan yüz çevirmiş olurlar.
3. yukarıda bahsettiğim gibi namaz sirettir. siret değişmez. bütün mezhepler hatta mezhepsizler namazı aynı şekilde kılarlar.
4. sabah namazı 2 rekattır. kuran resimli namaz öğretmeni değildir. bunu kuran indiği dönem de herkes biliyordu, şuan da herkes biliyor.
5. sunni kaynaklarına göre peygamber kendi sözlerinin yazılmasını yasaklamıştır. hadisler peygamberin ölümünden 200 yıl sonra zabıt altına alınmaya başlanmıştır. o süre boyunca ağızdan ağıza, değiştirilerek tahrif edilmiştir. bu yüzden itimadımız yok. zaten en çok hadis rivayet eden kişi ebu hureyre bizzat halife ömer tarafından peygamberin ağzından yalan uydurduğu için meydanda sopayla dövülmüştür. aynı ebu hureyreye ayşe "anası onun mezarına ağlasın" demiştir.
6. resul kuranın emrettiğini emredip, yasakladığını yasaklıyor. hüküm yalnızca allahındır.
7. buhari kendi kitabının önsözünde büyük bir yalan söylemiştir. bu da sana göre, bana göresi olan bir yalan değil. matematiğin, bilimin ifşa ettiği bir yalan. detaylar için https://www.youtube.com/watch?v=7DPmfTwEO-8
8. tartışmamız boyunca bir tane dahi hadis referans göstermedim, verdiğim bütün kaynaklar kuran ayetleriydi.
9. peygamberin örnek ve erdemli yaşamı mukaddes kitapta yeterince yer bulur. bunun için palavralara ihtiyacımız yok. bize bu konuda da sadece kuran yeter.
10. kuran normal bir arapça, düşünen bir akıl ile gayet anlaşılabilir. bunun için dilbilimci olmaya gerek yok.
11. allah her şeyi bizden daha iyi bilir.
12. bunla alakalı ancak ayet verilirse konuşabiliriz.
13. çelişetiğini düşünülen ayetin kelime kelime analizinin yapılıp üzerine tartışarak.
14. şahsen benim iman ettiğim bir adam yok ben kurana iman ediyorum. bütün çevirileri okuyalım çelişkili olanları arapça ve akıl süzgecinden geçirelim.
15. belki direk kitap şeklinde inse bir peygamber tarafından yaşatılmasa gökten direk inen bir kitap olsa buna inanmayan olmazdı. yani imtihan olmazdı. bu benim şahsi fikrim.
16. evet ve ciddiyim. istiyorsan kahkaha at.
17. sorardım tabi ki ve aldığım cevaplar çok kıymetli olurdu benim için. burda anakronik bir tartışmaya da girmek istemiyorum açıkçası.
18. 19 sayma sistemi sadece total ayetler üzerinden yapılmıyor. metodolojisini öğrenip daha sağlıklı bir eleştiri alabilirsem ancak cevap verebilirim. bu haliyle soru mantıksız. iki ayet fazla derken tek ölçüt total ayet sayısının 19a bölünememesi değil.
19. tabi ki hayır. tam anlamıyla kavramam da gerekmiyor. kaç kere okuduğumu da gerçekten bilmiyorum. ayrıca sübjektif meselelere takılmamamızda fayda var.
20. hadislerin peşinden gidenler peygamberin ağzından uydurulan palavraları ayetlere ortak koştukları için gayet tabi müşriktirler. evet farkındayım.
tabi bunların kalbindeki ve aklındaki buzları eritmiyeceğini biliyorum ısrarla cevap isteğin için yazdım.
dünkü tartışma sırasında bazı entrylerin silik yediği ve çok dağınıklaşan tartışma konusudur. şimdi toparlamak ve silikleri hatırlatmak için yeniden sorularımdan 1 kısmını paylaşacağım tartışma konusudur aynı zamanda.
soruları adam akıllı cevaplayan çıkarsa ben de sizin gibi 1 hadis inkarcısı (=yani kafir) olacağım.
1. kuranda geçen peygambere itaat ayetleri sadece politik konularda ise Allah neden belirtmemiş bunu? kuranda eksik bir şey yok diyoruz madem (ben de diyorum rahat olun)
veya yine kurana bakarak bu itaat konusunun sadece dönemin insanları için olduğunu nasıl anlayacağız?
2. Resule itaat "sadece" kurana itaatle oluyorsa Allah neden bu denklemi tersten kurma ihtiyacı görüp de "Kim Peygambere itaat ederse şüphesiz Allah (c.c)’a itâat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse; Ey Habîbim! Biz seni onlara muhâfız olarak göndermedik" demiş.
3.“Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve O Resûl’e itâat edin ki rahmete kavuşturulasınız.” (Nur Sûresi, Âyet: 56) ayetindeki "dosdoğru" ifadesine rağmen namazın bireysel inisiyatiflerle halledilebileceğini nerden çıkardınız? delirdiniz mi?
yoksa "dosdoğru" ifadesi boşuna mı?
4. sabah namazı kaç rekat? ve neden?
5. peygamberden yüzlerce yıl öncesinde yaşamış yunan filozoflarından kitaplar dolusu "hadis" kalmışken peygamberden neden kalmasın? neden ulaşamasın günümüze?
6. "Resul size neyi verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının, Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr 7)ayetine rağmen peygamberin hüküm koyma yetkisinin olmadığını nerden çıkardınız? (bu soruda ve diğerlerinde benim fikrim sizi ilgilendirmez siz önce kendinizi açıklayın bi)
7. birileri buhari adına yalan söylemiş olamaz mı? nasıl bu kadar rahat bir şekilde adamın günahını alabiliyorsunuz, yoksa birer zındık olduğunuz için mi? sadece bir soru.
8. tezlerinizi uydurma hadisler üzerinden savunmanızın ne kadar saçma olduğunun farkında mısınız?
9. hadi islam fıkıhında hadisin hiç yeri olmadığını ve hiç de gerek olmadığını kabul edelim bir an için, ulan saçma sapan adamların hayatlarını, söylediği sözleri merak ediyorsunuz da peygamberin hayatını silip atmaya çalışmak neden?
10. kuranı en iyi şekilde anlamak için çok iyi derecede arapça bilmek ve hatta hafız olmak gerekmez mi? sonuçta kuran bir "bütün" ve hiç bir dil bir diğerine olduğu gibi anlam kaybı ya da kayması olmadan aktarılamaz.
11. miras ayetindeki matematiksel hatayı (ya da öyle görünen durumu) nasıl açıklarsınız?
12. kuranda bazı spesifik durumlara işaret ettiği açıkça belli olan ayetleri o durumları bilmeden nasıl anlayacağız?
13. meal konusuna gelince, birbiri ile çelişen o kadar çeviri varken hadis olmadan nasıl işin içinden çıkacağız?
14.yoksa tüm insanların sizin iman ettiğiniz adamın çevirisine inanmasını mı dayatacaksınız? evetse neden, hayırsa nasıl?
15. hadis ve sünnet gereksizse Allah neden peygamber gönderdi? her şeye gücü yeten kuranı yollamak için başka bir (sizin deyiminizle) postacı bulamadı mı? direk pat diye indirseydi işte kuranı?
16. peygamber döneminde tüm insanların kuranı gayet iyi bir şekilde anladığını ve anlamak için peygambere hiç danışmadığını mı sanıyorsunuz?
evetse; ciddi misiniz? güldürmeyin adamı.
hayırsa; biz neden günümüzde ihtiyaç duymayalım bu açıklamalara
17. peygamber döneminde yaşasaydınız ve onunla konuşma imkanınız olsaydı kendisine kurandan ve kuran dışından hiç soru sormaz mıydınız gerçekten? alacağınız cevapların önemi ne olurdu sizin için?
18. kuran'da eksik ya da fazla ayet olabilir mi? 19 sistemine göre 2 ayetin fazla olduğu iddia ediliyor, ya 17 tane eksikse? o zaman ne olacak? ya da iki değil de 21 tane fazla ise? veya 40 tane? veya 59?
19. kuranı tam anlamıyla kavradığınızı düşünüyor musunuz? kaç kere okudunuz?
20. hadislere inananlar müşrik midir? eğer öyle olduklarnı iddia ediyorsanız ya bunca insan müşrik ya da siz kafirsiniz, farkında mısınız bunun?
özelden ya da burdan bakalım cevap verebilecekler çıkacak mı.
ha bir de, ben kuran mealini okurken hiçbir yerinde uydurma hadis olamaz demiyor ama kuranın bozulamayacağını, korunduğunu söylüyor.
pek çok yerinde insanın nankörlüğünden, riyakarlığından, dönekliğinden kısaca insanın tüm zayıf yönlerinden uzun uzun bahsediyor. bilmem anlatabildim mi?
gerçek müslüman hadislere değil, kur'ana bakar. arapçasına değil türkçesine, manasına, anlamına. bu işine gelmeyen uyanık dürzüler hadislerle kandırılar sizi. uyanık olun diyor kitabında allah. sen uyuyarak neden karşı geliyorsun allahına bakayım?
hadis kitaplarının adeta resim koyarak şematize ettiği namaz biçimini mutlak doğru sanan, onun dışında namaz kılma biçimi olmadığını, olmayacağını düşünenler varmış.
çok meraklılarsa namazın ibrahim peygamber zamanında emrolunduğunu ve muhammed peygamberin zamanında insanların zaten namaz kıldığını kuran vasıtası ile öğrenebilirler.
ikkokulda kulaktan kulağa oynardık. Öğretmen komşu komşunun külüne muhtaçtır dedi. Amk 20 kişilik sınıfta sonuncu koşu gülmesine açtır dedi. Hahaha ne gülmüştük amk.
hala resule itaat ile alakalı ayetlerin listelendiği başlık bu meseleyi yukarıda açıkladığım için tekrar değinmiyorum.
“Eğer o (Peygamber) bize atfen, bazı sözler uydursaydı, biz onu kıskıvrak yakalayıp can damarını koparır, helak ederdik, hiçbiriniz de buna engel olamazdınız.” (Hakka, 44–47 )
“Ey Muhammed! Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: Size temiz ve hoş olan şeyler helal kılındı. “ (Maide, 4) ( buyrun sahih hadis)
“De ki: Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” De ki: “Bunun için Allah mı size izin verdi, yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz? (Yunus, 59)
“Ey Peygamber, sen eşlerinin gönlü olsun diye Allah’ın helal kıldığı şeyi neden haram kılıyorsun!” (Tahrim, 1)
“Onlar Allah’ın kulları için yarattığı güzellikleri ve temiz rızıkları nasıl haram kılarlar?” (Araf, 32)
buyrun bakalım hüküm allahın mıymış yoksa başkasının mı?
"şüphe yok ki, Allah (c.c), benim de Rabbim, sizin de Rabbınızdır. Öyle ise O’na kulluk edin. işte doğru yol budur.” (Âl-i imran Sûresi, Âyet: 51)
“De ki: “Ey insanlar, Ben sizin hepinize gönderilen Allah (c.c)’ın Resûlüyüm. O Allah (c.c) ki; bütün göklerin ve yerin mülkü O’nundur. Ondan başka hiç bir ilâh yoktur. Hem diriltir, hem öldürür. O’nun için gelin Allah (c.c)’a ve Resûlüne îman edin. Allah (c.c)’a ve Allah (c.c)’ın bütün kitaplarına îman etmiş olan O ümmi Peygambere, Ona uyun ki kurtuluşa eresiniz.” (A’raf Sûresi, Âyet: 158)
“Ey îman edenler! Allah (c.c)’a ve Resûlüne itâat edin. Ve işitip durduğunuz halde, Peygamberin emirlerinden yüz çevirmeyin.” (Enfal Sûresi, Âyet: 20)
“Allah (c.c)’a ve Peygamberine itâat edin ki, size merhamet edilsin.” (Âl-i imran Sûresi, Âyet: 132)
“Ey îmân edenler! Allah (c.c)’a itâat edin. Peygamberine ve sizden olan Emir-ül-mü'minin sahiplerine de itâat edin. Sonra bir şeyde ihtilafa düşerseniz, hemen onun Allah (c.c)’a ve Resûlüne arz edin. Allah (c.c)’a ve ahiret gününe inanan mü’minler iseniz. Bu, hem daha hayırlı hem de netice itibariyle daha güzeldir.” (Nisâ Sûresi, Âyet: 59)
“Aralarında hükmetmesi için Allah (c.c) ve Resûlü’ne dâvet olundukları zaman mü’minlerin sözü ancak: “Dinledik ve itâat ettik” demeleridir. işte bunlar kurtuluşa erecek olanlardır. Kim Allah (c.c)’a ve Resûlüne itâat eder Allah (c.c)’tan korkar ve O’nun (yasaklarından) sakınırsa işte onlar kurtuluşa erecek olanlardır.” (Nur Sûresi, Âyet: 51-52)
“(Ey Resûlüm) de ki: “Allah (c.c)’a itâat ediniz. Resûlüne itâat ediniz. Eğer (bunlardan) yüz çevirirseniz, artık O (peygamberin) üzerine düşen ancak (tebliğ) yüküdür. Sizin üzerinize düşen de size yükletilen (itâat)tir. Eğer O’na itâat ederseniz hidayete erersiniz. Resûlün vazifesi de ancak apaçık bir tebliğdir.” (Nur Sûresi, Âyet: 54)
“Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve O Resûl’e itâat edin ki rahmete kavuşturulasınız.” (Nur Sûresi, Âyet: 56)
“Ey îmân edenler! Allah (c.c)’tan korkun ve doğruyu söyleyin ki O, işinizi yoluna koysun ve günahlarınızı bağışlasın. Her kim de Allah (c.c) ve Resûlüne itâat ederse O, hakikaten büyük bir kurtuluşa ermiştir.”
“Ey îmân edenler! Peygamber (s.a.v) sizi, kendinize hayat verecek şeye (dîne) dâvet ettiği zaman Allah (c.c)’a ve Resûlü’ne dâvetine icâbet edin. Ve bilin ki, Allah (c.c), kişi ile kalbinin arasına girer (kalbine ondan daha yakındır). Ve siz hakîkatten hep O’nun huzurunda toplanacaksınız.” (Enfal Sûresi, Âyet: 24)
“De ki: “Eğer siz hakikaten Allah (c.c)’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah (c.c) da sizleri sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah (c.c) çok yarlığayıcı ve çok esirgeyicidir.” De ki; “Allah (c.c) ve Peygambere itâat ediniz. Eğer yüz çevirirlerse yok ki Allah (c.c) kâfirleri sevmez” (Âl-i imran Sûresi, Âyet: 31-32)
“Kim Allah (c.c)’a ve Peygamberine itâat ederse, bu gibi kimseler, Allah (c.c)’ın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, sıddîklarla, şehitlerle, iyilerle birliktedirler. Onlarsa ne güzel arkadaştırlar! işte bu, Allah (c.c)’tan bir lütuf ve nimettir. Hakkıyla bilici olarak Allah (c.c) yeter.” (Nisâ Sûresi, Âyet: 69-70)
“Kim Peygambere itâat ederse şüphesiz Allah (c.c)’a itâat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse; Ey Habîbim! Biz seni onlara muhâfız olarak göndermedik” (Nisâ Sûresi, Âyet: 80)
“Her kim, Allah (c.c) ve Peygamberine itâat ederse, Allah (c.c) onu, altından ırmaklar akan cennetlerine koyar, içlerinden ebedi kalmak üzere. Bu ise en büyük kurtuluştur. Her kimde Allah (c.c)’a ve Peygamberine isyan eder, Allah (c.c)’ın koyduğu sınırı aşarsa, onu da ebediyen kalmak üzere bir ateşe koyar, aynı zamanda ona aşağılayıcı bir azap da vardı.” (Nisâ Sûresi, Âyet: 13-14)
“ister erkek, ister kadın olsun mü’minler birbirlerinin dost ve yardımcılarıdırlar; insanlara iyiliği emredenler, onları kötülüklerden vazgeçirmeye çalışırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, Allah (c.c)’a ve Peygamberine itâat ederler. işte bunlardır ki, Allah (c.c) onları rahmetiyle yarlığayacaktır. Çünkü Allah (c.c), Aziz’dir, Hakim’dir.” (Tevbe Sûresi, Âyet: 71)
“Andolsun ki, Allah (c.c)’ın Peygamberlerinde sizler için, Allah (c.c)’ı ve ahiret günün uman ve çokça Allah (c.c)’ı zikredenler için güzel bir (ahlâk) örneği vardır.” (Ahzab Sûresi, Âyet: 21)
“Peygamber Efendimiz (s.a.v) size ne verdi ise onu alın, size ne yasak etti ise ondan sakının.” (Haşr Sûresi, Âyet: 7)
“De ki; Şüphesiz benim Rabbim, beni doğru yola, dünya ve ahiret işlerini düzene koyan dine; sapıklıktan doğru yola yönelen ve Allah (c.c)’a eş koşmayan ibrahim’in dinine iletmiştir. De ki: Benim namazım, ibâdetim, hayatım ve ölümüm, ölenlerin Rabbi olan Allah (c.c)’ındır. O’nun ortağı yoktur. Buna emrolunmuşumdur. Ve müslümanların ilkiyim.” (En’am Sûresi, Âyet: 161-162)
“Sana ganîmetlerin hükmünü sorarlar. De ki: ‘Ganîmetler, Allah’ın ve Peygamberinindir. O halde eğer mü’min iseniz Allah (c.c)’tan korkun ve aranızı düzeltin, Allah (c.c)’a ve Peygamberine itâat edin.’ Mü’minler o kimselerdir ki, Allah (c.c) anıldığı zaman yürekleri ürperir, karşılarında Allah (c.c)’ın ayetleri okununca ayetler îmanlarını artırır ve hep Rablerine dayanıp güvenirler. (Mü’minler) o kimselerdir ki, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah (c.c) yolunda harcarlar. işte onlar gerçek mü’minlerin ta kendileridir. Onlar içinde Rableri katında büyük dereceler, bol mağfiret ve değeri yüksek bir rızık vardır.” (Enfal Sûresi, Âyet: 1-4)