Uzun soluklu bir serüven... Ama sadece serüven değil; sizi Ortaçağın esrarengiz manastırında ağırlıyormuşçasına, dönemin bütün ruhunu, havasını suyunu hissettiren bir kitap.
Gülün Adı, manastırda yaşanan ölümleri konu alan bir polisiye gibi olsa da okurken geçtiği zamanla ilgili bir çok şey öğreniyorsunuz, özellikle de kilise, Hristiyan aleminde neler yaşanmış, tarih açısından ne gibi önemleri var yazar hepsine biraz değinmiş. ortaçağ tarihini araştırmaya da teşvik eden bir eser oldu çünkü, reform hareketleri öncesi avrupasının skolastik bir düşüncede nasıl bir siyasi atmosferde olduğunu bilmek kitabı okurken keyif vericiydi. Okurken rahiplerin vaaz vari uzun konuşmaları ve vaazları zaman zaman sıkıcı olsa da genel anlamda kitabı beğendim.
umberto eco, roman yazmış lakin tarih öğreticiliği ve bilgeliği ile bizi tarihe de yolculuğa çıkarıyor. büyük bir entelektüeldi, keşke daha fazla roman ve eser bırakabilseydi.
umberto eco nun bitirilemeyen eşsiz kitaplar listesinde zirvede yarışır.
ben azmetmiştim aslında bitirecektim fakat bir gereksiz arkadaşım ''sayfalar zehirliymiş'' dedi. bak şimdi hatırladım gene kızdım. sayfalar zehirliymiş efendim benden duymuş olmayın.