bugün

derviş zaim'in 1963 yılında kıbrıs’taki çatışmaları "gerçekten" anlatan filmi. 47. uluslararası antalya altın portakal film festivali'den ulusal uzun metraj yarışma kategorisinden en iyi kurgu ve siyad ödülü kazanmıştır.
hem türk hem de rum oyuncuları bünyesinde barındıran ve merak uyandıran derviş zaim filmi.
derviş zaim'in minyatür sanatını anlattığı cenneti beklerken, hat sanatını anlattığı noktadan sonra üçlemenin son filmi olan ve gölge sanatını anlatacağı film. 11 mart'ta vizyona girecek.
settar tanrıöğen ve buğra gülsoy başrollerde.
son zamanlardaki gelişmelerin etkisiyle fazlaca izlenmesi muhtemel ve bu şansla da doğru bir hikayenin insanlara ulaşmasına
ön ayak olacak güzel oyuncuların var olduğu derviş zaim filmi.

(bkz: sabırsızlanmak)
gölgenin gölgesi, gölgenin suretidir. siya siyabend gibi mesela. *
epey bir zamandır sinemaya gitmek için sebep arıyordum. konusu dikkat çekici. filmi merakla beklemekteyim.
Aylardır merakla beklediğim film. Neyse ki bir hafta kaldı gösterime girmesine.
Derviş Zaim'in tüm filmlerini izlemiş biri olarak yine çok güzel bir film izleyeceğimizden kuşkum yok açıkçası.
büyük ihtimalle yine Türklerin olayların sorumlusu olarak aktarılacağı film. neden kendinizi savundunuz sonucu bile çıkartılabilir filmin sonunda.
Aslında filmi izlemeden önce Derviş Zaim'in neden böyle zor bir konu seçtiğini anlayamamış ve korkmuştum bir propaganda filmi izlemekten. Çünkü ister istemez yanlı bakıyorsunuz. Bu yüzden objektifliği yakalamak her iki taraf için de çok zor ama bence bu filmde objektif bakış açısına yaklaşılmış. Derviş Zaim dengeyi iyi korumuş bence. Oyuncular ise gerçekten çok iyi. Özellikle başrolde Veli rolünü oynayan oyuncu ile Ruhsar rolündeki genç kız. Derviş Zaim'in tarzını da seviyorsanız sinemadan kesinlikle iyi bir film izlemenin verdiği hazla ve uzun uzun düşünerek çıkacaksınız. Tıpkı benim olduğum gibi. Bu arada filmin çok az kopyayla vizyona girmesine sinir oldum ekleyeyim dedim.
22. ankara uluslararası film festivalinde en iyi film ödülünü almış filmdir. yönetmeni derviş zaim e ise en iyi yönetmen ödülü verilmiştir.
içinden gölge oyunları geçen film.
filmin oyuncuları ve yönetmeni işi layıkıyla yapmışlar fakat kuaför ekibi devamlılığı bazı sahnelerde sağlayamamış. özellikle kadın oyuncuların saçlarının öne ya da arkaya atılmasıyla farklı şekillerini aynı sahnenin farklı planlarında görmekteyiz. bu tarz bariz hatalara sahiptir. izlendikçe başka hatalar da belki bulunur ama bu kadar göze batmaz sanırım.
diğer derviş zaim filmleri gibi çok çok dolu olan bir film. bir derdi ve anlatacak bir şeyleri olan bir yönetmen derviş zaim ve her filminde bunu tekrardan kulağımıza fısıldıyor ya da yüzümüze çarpıyor.
gölgeler ve suretler' de ise yüzümüze çarpan cinsten bir gerçeklikle ve çarpıcı bir öyküyle yapıyor bunu.

--spoiler--

--spoiler--

küçük bir yerde farklı kültürlerden olmalarına rağmen mutlu, huzurlu bir şekilde yaşayan insanların bir hiç uğruna nasıl av ya da avcı olabildiğini gördük. o sokakta rumların türkleri kovaladığı sahnede sanki kaçanlardan biri de bendim ya da rum çobana sıkılan kurşun sanki bana değdi.

--spoiler--

--spoiler--

bana bunları hissettirdiği için derviş zaim' e şükranlarımı sunuyorum.
derviş zaim'in, kıbrıs olaylarını anlattığı film. derviş zaim filmde magusa'daki bir karakol komutanını 1 dakika kadar da canlandırmakta.

duygusal ve sakin olan film son anda şiddete bürünmekte ve garip bir sahne ile bitmekte. bu sahnede babasının öldüğünü düşünen bir kızın son anda babasına kavuştuğu canlandırılmakta.

çıkarılacak dersler:
-şiddetin her türlüsü kötüdür.
-akıl yerini heyecana bıraktığında bir çuval incir heba olmakta.
-büyük sözü dinle.
- (bkz: iyiki kıbrıs a çıkmışız)
derviş zaim 'in izlenesi, başarılı bir filmidir. 1960'ların başlarında kıbrıs'ta yaşanan türk-rum çatışmalarını gerçekçi bir şekilde ve köy insanlarının ve bir karagöz ustası ve kızının üzerinden anlatan bir filmdir. cenneti beklerken 'de olduğu gibi bu filmde de bir gerçeklik hissi yaşıyor, hikaye ile bütünleşebiliyorsunuz. karagöz oyunu üzerinden hem geleneksel bir türk sanatına daha selam çakılıyor, hem de film boyunca sembolik göndermeler yapılıyor.

--spoiler--
özellikle kızın karagözlü kabusu sahnesi çok etkileyici.
--spoiler--

--spoiler--
türk köylülerin sokaktaki kaçma ve kendilerini savunma çabalarını gösteren sahne çok etkileyici.
--spoiler--

--spoiler--
yönetmen kendisi de türk komutan olarak kısa bir rolde filme dahil olmuş.
--spoiler--

oyunculuklar (özellikle veli tiplemesi) başarılı. düşük bütçelerle de başarılı filmler yapılabileceğinin güzel örneklerinden biri ortaya çıkmış.
özellikle milliyetçi ve mukaddesatçı sözlükçülerin bir izlemesinde fayda var.

gözü kör şovenizmin nasıl da birbiriyle başlarda can ciğer kuzu sarması olan aileleri ayırıp birbirine düşman ettiğini bir sinema eseri ne kadar sade ve gerçekçi biçimde ortaya koyabilirse o kadar koymuş işe derviş zaim.
Bazı kaynaklar ve tarihçiler tabii emperyalist olanlar Karagöz Ve hacivatı Yunan sembolik ürünü diye sahiplenmeye çalışırlar.. Aslında bu film de buna da vurgu yapılmıştır.
hayretler, hayretengizler, dehlizler ki: şu anda trt 1'de oynayan film!
Kıbrıs olayları sırasında bir köyde beraber yaşayan Türklerin ve Rumların öyküsünü propaganda amacı gütmeden anlatıyor. Samimi buldum lakin TRT'nin rumcaya altyazı koymamasından ötürü eksik kaldı, bir daha izleyeceğim. Rumlar da izlemiştir umarım ve başkalarının yürüttüğü siyasetin dostluğumuzu nasıl bozduğunu anlamıştır. iyi seyirler.
biraz monoton bir filmdir ama kıbrısta yaşananlar açısından öğretici ve her anlamda gerçekçi bir filmdir.
film olayları objektif bir şekilde anlatmaya çalışırken; pek tabii iyi rumların da olabileceğini gösteriyor seyirciye. zaim bunu özellikle vurgulamak istemiş olacak ki onların da acılarını içimizde yaşatıyor. ve bu sayede sesleniyor seyirciye. bir milleti topyekün yaftalamayı bırakıp onların aralarında da günahsız insanların olabileceğini görmemizi sağlıyor.

anlamlı küçük ayrıntılar da saklanmış filmin içine; veli nin abisi ve yeğenini şehre gönderirkenki hali iç burkucuydu, önceden bir husumet var aralarında; ama veli o anda abisine dokunmak , sarılmak istiyor. aralarındaki gerginliğe rağmen içindeki o sevginin bitmediğini görüyoruz.
üzücü bir film.
yakın tarihe ışık tutan muhteşem film. filmin anlatısı ve elinden geldiği kadarı ile objektif olmaya çalışması ile benzer tarihi anlatım yapan filmlerden fersah fersah ileride.

ki burda olanı olduğu gibi anlatma çabası olan derviş zaim'in de tercihlerinden dolayı kendisine teşekkür etmemiz gerek.

bunun dışında oyunculuklar görüntü ses ve ışık (gölge) oyunları çok iyi idi.

hazal ergüçlü tv'de rolleri vasat oyunculuğu, hatun kişiliğini ön plana çıkararak piyasada (oh e yırttım) triplerinde takılmaya başlamadan önce çok ciddi bir işte ciddi bir oyunculuk ortaya koyduğunu söylemek lazım. kendisini bu filmde acaip beğendiğimi söylemem lazım. cuk oturmuş tebrikler ve geçimi dışında mesleğini bu tarz işlerde daha çok göstermesini isterim.

settar tanrıöğen yılların vermiş olduğu yemiş yutmuşluğu o kadar iyi yansıtıyor ki adeta köyden birine rol teklif etmişler kadar iyiydi.

bi buğra gülsoy'un oyunculuğunu beğenmedim. bir tek onun rol yaptığını ve tripten tribe girdiğini düşündüm. bence filme gölge düşüren tek isim.

filmin konusuna gelince, insanların birbirlerini sevmediklerini devvlet ve sistem olgusunun saçma sapan kullanımın insanları nelere yapmaya sürükleyebileceğinin en güzel örneği. hayır neyi paylaşamıyoruz, nedir bu birilerinin diğerlerinden nefret etme durumu. bir yerde ateşlenen fitil yıllarca kapanmayacak, kapanamayacak kan davalarının oluşmasına sbep olabilir. şimdi o köylüler bir araya gelseler kaç yazar. silahlı hallerini mi unutacaklar.

umarım ki usta yönetmen benzer bir yapımı güneydoğu için de yapabilir. insanı insana kırdıranların gösterimi için kendisine tekrar tekrar teşekkürü bir borç bilirim.