1964 yapımı, hayaller ve bir sorun olan göç üzerine, Ülkemiz profilini de en güzel şekilde çizen nadir filmlerden. Üzerinden 60 sene de geçse hâlâ ibretle izleniyor. Değişen bir şey olmadığını görüyoruz (bkz: coğrafya kaderdir)
Film trenden iniş sahnesi ile başlıyor (bkz: taşı toprağı altın şehir), öyle umutlarla inliyor öyle hayaller kuruluyor ki filmin şu 2 repliği ile sık sık karşılaşıyoruz :
- istanbulun şahı olacaz!
- ne şahı oğlum, gralı olacaz gralı!
Tabii ki hiç bir şeyin öyle kolay olmadığına daha ilk dakikalarda şahit oluyor ve bizler de ağlanacak bu hale gülüyoruz.
Bugünün izleyicisi için yeşilçam klişesi gibi gelse de o yılları yaşamış ailenizden birileri ile izleyince aslında hiç de klişe olmadığını, her sülale yada aile de bunları yaşayanların olduğunu dinliyorsunuz.
Benim babam bile artist olmaya istanbul'a gideceğim dediğinde babasından bir sopa dayak yemiş, olmayınca alamancı olmuş.
Uzun lafın kısası yaşananlar ve repliklerlr fazlasıyla güzel bir film. Cüneyt abi de o yıllarda jensen ackles'a benziyormuş.
cüneyt arkın'ın ilk filmi. toyluğu belli ediyor kendini biraz. tanju gürsu ise filmi taşıyor resmen. siyah beyaz olması geçmiş zamanı derinden hissettiriyor.
Tanju gürsu ve Cüneyt arkının en afili zamanlarında çekilmiş film. Cüneyt arkının ilk oyunculuk deneyimidir. film boyunca tutuk bir oyunculuk sergileyen cünayt abinin kameralara alışması bilahare oldu galiba. Tanju gürsu daha kendinden emin oynamış halbuki.
yeşilçamda olupta bugünün sinemasında olmayan şeyi de anladım. bugünkü filmlerimizin bir önermesi yok. ne varsa eskilerde var.
orhan kemal'in okunmayı hak eden eseri. halit refiğ 'in türk sinemasına binaen hayli değerli 1964 yapımı filmi. halit refiğ, metin erksan ve ö.lütfi akad 60'larda türk sinemasına bir anlatı yerleştirirken yapılıvermiş 3-5 son derece önemli filmden birisi. bence sevmek zamanı ve vesikalı yarim ,kızılırmak karakoyun gibi filmlerle adının beraber anılması tesadüf değildir. halit refiğ'in metin erksan'la beraber ve bence onun da önünde (sineması açısından olmasa bile akım açısından öncü) ulusal sinema akımının da en önemli örneğidir gurbet kuşları. üstelik dönemi için çok cesur sahneler de barındırır.
her haliyle cesur bir filmdir. ben filme 3 olgu çerçevesinden bakmaktayım. birincisi göçün bir türü olan beyin göçüyle ülkeden kopup dışarılarda hizmet vermek. film bu argümanın altını koyu kalemle çizerken ulusal dinamikleri önemsiyor. diğer nokta bilindiği gibi taşradan kente göç. ve büyük umutların bağlanması. kentin büyülü çekim alanlarına kapılıp gitmek. ki final açıkça bu düzenin devamını öngörüyor maalesef. bir aile sarsıntıların büyüğüyle dönüşünü gerçekleştirirken yeni gelen diğer aile için yeni umutlar söz konusu. üçüncü olgu, ülkesel farklılıklar icabı taşranın eğitime, doktora fazlaca ihtiyacının olduğu. sorunların kaçarak çözümlenemeyeceği. tabii bunları ifadelerken film manidar bir alt metine de oturuyor. sınıf çatışması. kentli bir bayana taşralı olduğunu ifadeleyememek, küçümsenmekten korkmak gibi ilişkiye etki eden örneklerle. (bkz insan psikolojisi- ötekileştirme- buralar da bozuluyorculuk) üstelik sevda ferdağ'ın durumu da taşra sıkışmışlığından kaçıp kurtularak uzaklaşmayı ve etik değerlemeleri birlikte ele alıyor. hatta buna türk sinemasında bir klişe olarak 1001 kere ele alınmış olan taşradan kente gelip papatya falı gibi açılmayı da eklemek mümkün.
sonuçta, mutlaka izlenilesi bir çalışma. hem ulusal sinema akımının öncül örneği hem de sinemamıza binaen kuşkusuz bir başyapıt. oyuncu kadrosu sağlam. tanju gürsu, cüneyt arkın, sevda ferdağ, filiz akın... bence, tanju gürsu ve sevda ferdağ döktürmüş. cüneyt arkın , hayli sönük kalmış tanju gürsu'nun yanında.
şu filmin cesurluğuna dair, birkaç dipnot paylaşayım: dönemi için ciddi sevişme sahneleri de var. hatta birisinde sevda ferdağ'ın memeleri alabildiğine ortaya çıkıyor. kadın bunun farkında değilmiş. ve film sonrası çok üzülmüş hayli de utanmış. halit refiğ'in sevda'nın bir kahkaha sahnesinde onu ayağının altından gıdıklaması da dikkat çekici bir diğer not. ah güzel istanbul , vesikalı yarim ve sevmek zamanı'yla beraber 60'ların en iyi meyvesi bu filmdir.
10 üzerinden 8,5!
19.08 2008 tarihli bölümü ile * ekrana bağlayan dizi rutkay aziz'i böyle bir rolde görmek gerçekten çok güzel. bu dizi yeni yaprak dökümü olur. hatta daha güzel olur.
son derece kaliteli bir dizi olmustur. oyuncular rollerini diger dizilerin aksine abartisiz bir sekilde oynamislardir. kaliteli bir yapim izlemek isteyenlere tavsiye edilir.
atvde ilk bolumu yayinlanmis dizidir. simdilik birsey soylemek zor olmakla beraber dayandigi kaynak o kadar saglam ve basrol oyuncusu * o kadar usta ki berbat edilmedigi surece iyi is cikmasi muhtemel. ilk bolum isinma kabilinden gecti ve fena degildi.
yönetmen koltuğunda halit refiğ vardır. senaryoyu orhan kemal yönetmenle beraber yazmıştır. başrollerinde Tanju Gürsu, Filiz Akın, Özden Çelik ve Pervin Par vardır.
konu:"Türkiye'nin 1950lerde başlayıp 1960lı ve 1970li yıllarda hız kazanan iç göç olgusunu ele alan ilk film. Sosyal, ekonomik ve politik alanda bir geçiş döneminde olan Türkiye'nin, değerleri ve düzeni değişen, sanayileşen ve içinden yeni bir burjuva sınıfı çıkaran istanbul'un kimlere kalacağını anlatıyor."
1964 yapımıdır, antalya film şenliğinde en iyi yönetmen ve film ödülünü almıştır.